Önceki köşe yazımızda bu hükümet acemiler mangası mı, yoksa kahramanlar takımı mı olacak diye sormuştuk…
Cevaplamakta gecikmediler, yaptıkları icraatlarla acemiler mangası olma yolunda ilk adımı attılar, hem de güçlü attılar, öyle ki, toplumun ayaklarının altındaki yer sarsıldı, yüreğindeki güven sarsıldı desek yeridir…
Bu hükümet de diğer hükümetler gibi, koltuğa oturur oturmaz elinin uzandığı yere kadar herşeyi irili ufaklı zam yağmuruna tuttu.
Evlenmeye kalksanız zamlı evleneceksiniz, ehliyet alacak olsanız zamlı alacaksınız, seyrüsefer ruhsatı çıkaracak olsanız zamlı çıkaracaksınız…
Seyrüsefer ruhsatı demişken, anladık ki bu hükümette de hiç utanma, sıkılma, arlanma yok.
Kendilerinden öncekiler gibi trafik konusunda zerre kadar topluma hizmet vermemelerine, hiçbir radikal önlem almamalarına rağmen, hatta yakın geçmişte artık seyrüsefer kalkacak sözü vermelerine ve hemen arkasından da dünyada fiyatları dibe vurmuş akaryakıt fiyatlarına okkalı zamlar yaptıktan, yani çaktırmadan kaldıracakları seyrüseferin harcını bir çırpıda akaryakıt fiyatlarına endeksledikten sonra, hala halktan trafik vergisi alıyorlar, üstelik de zamlı olarak, halkı akaryakıt üzerinden çifte çifte kazıklıyorlar.
Trafikle ilgili bütün masrafları da Türkiye maliyesi üstleniyor, ne hikmetse!
Böylece, yenisi de dahil olmak üzere, gelen giden KKTC hükümetleri devlet eliyle düpedüz halkı dolandırmaya devam ediyorlar.
Fantazi hükümetinin de bu konuda ötekilerden zerre kadar farkı olmadığını gördük.
Trafik konusunda ilk mühim marifetler, yolda kaza oluyor diye yol kapatmak oldu!
Gel gelelim memleketin yollarının tek bir karışı bile nizami yol değil, her karışı resmen ölüm tuzağıdır, buna karşı ne yapacakları konusunda hiçbir açıklama yok, sadece projeleri varmış, ne projesiyse...
Trafikle ilgili toplanan vergiler de, daha doğrusu dolandırıcılıkla elde edilen haraçlar da doğrudan maliye aracılığıyla maaşların ödenmesine gitmektedir, bu da maliye bakanlarının itirafları arasındadır, ki en yetkili ağızdan halkın dolandırıldığının da açıklamasıdır.
Bu rezillik medeni bir ülkede olsaydı, örneğin Rum tarafında olsaydı, halk o hükümeti yola paspas yapardı…
Bizde ise beyinlere ve yüreklere ölü toprağı serpilmiş olduğundan, halkın ruhu siyasete paspas yapılmıştır.
……………..
Başbakan Ankara’dan rendevu istedi, günlerce tıs çıkmadı, iş dallanıp budaklanmaya başlayınca ve Doğu Akdeniz’de oldukça kritik bir döneme girildiğinin herkes farkına varınca, dostlar alışverişte görsün misali, bir rendevu ayarlandı, “bizimkiler” anında fırlayıp Ankara’ya gitti, karşılıklı dostluk, kardeşlik mesajları verildi.
İşin ilginç tarafı, kimse karşılıklı verilen dostluk mesajlarını yutmadı.
Türkiye’nin Afrin operasyonunu her zamanki bildik provokatif yayınlarla eleştiren Afrika gazetesine karşı düzenlenen ve günün sonunda çapulculuğa dönüşen saldırının elebaşlarından bazılarına verilen hapis cezalarına tepki olsun diye mi bu mesele bu kadar sürüncede kaldı, bir diğer deyişle, Ankara Lefkoşa’da yaşanan olaylardan dolayı bizim fantazi hükümetine ince ayar çekmeye mi çalıştı, pek anlayamadık…
Ancak işin doğrusu şu ki, özde Türkiye ve Kıbrıs tarihinin, genelde ise Doğu Akdeniz coğrafyasının en kritik dönemlerinden birinde KKTC siyasileri ile TC siyasileri arasında ciddi ciddi soğuk rüzgarlar esiyor, bu soğuk rüzgarlar yapmacık tavırlarla ısıtılmaya çalışılıyor.
Bu arada, bir grup çakma milliyetçi, sırf şov olsun diye Hatay sokaklarında ellerinde KKTC ve TC bayraklarıyla tur atıyor, hava gazı basıyor…
Millet de bunlara bir yerleriyle gülüyor.
Sanki memleketteki onca rezilliği hallettiler de, bir bu kaldıydı yapılacak.
Lafla, şovla peynir gemisi yürüseydi, bulutlar da ayaklarımızın altında olur…
Şov yapacağınıza, alın elinize silahı, çekin ayağınıza postalı, giyin kamuflajı, dalın Afrin sokaklarına, görelim boyunuzun ölçüsünü…
Ha, ne yapacağınızı bilemezseniz, biz gelir elinizden tutarız, ne yapacağınızı, nasıl yapacağınızı gösteririz, merak etmeyin , yeter ki gitmeye karar verin!
Hatırlatalım, 1974’de kafası bozulan Rumların bölgede yaşanan tüm rezilliklerden sorumlu tuttukları ABD’nin Lefkoşa büyükelçisine yaptıklarından yapacaksınız ki kendi çıkarları uğruna milyonlarca insanın, çoluğun çocuğun yaşam hakkını katledenler, katledilmenin ne demek olduğunu da görsünler…
Göze göz, dişe diş diyeceksiniz…Yüreğiniz varsa, yapacağınız budur, yoksa beş yaşında çocuklar gibi sokaklarda elde bayrak fır dönmek, hariçten gazel okumaktır…
……………….
Gece kulübünün birinde bitlinin birine peşkeş çekilen gencecik bir kadının yüreği yaşadığı rezilliklere dayanamayıp da iflas edince, gece kulüplerindeki rezaletler bir daha gündeme geldi, hatta kapatılmaları da gündeme geldi.
Bu rezilane yerlerin patronlarından biri de piyasaya çıkıp, vekillerin, memurların maaşlarını biz ödüyoruz, neyi kapatıyorsunuz, hade kapatın da görelim deyiverdi…
Bu söylem basında eleştiri aldı ama siyasilerden kimse de çıkıp bu herifçioğlunun lafını ağzına tıkmadı, cevabını vermedi, gereğini yapmadı…
Nasıl yapsınlar ki!
Bunlardan birine dalaştınız mı, verdikleri “hizmetler” sayesinde kendileriyle haşna fişne olan siyasilerin ve uzantılarının bildikleri bütün kirli çamaşırlarını sokağa dökecekler, gizlice çekilen görüntüler ortaya çıkacak, verilen özel hizmetler anlatılacak, vesaire vesaire, ve rezalet üstüne rezalet yaşanacak…
Bu yüzden de kimse bu rezaletin üzerine gitmeyecek, hatta Meclis’deki kadın milletvekilleri bile sin da gülle geçsin politikası güdecek, gütmek zorunda kalacak.
Bir süre sonra da bu konu yine küllenecek, ta ki yeni bir olay çıkana kadar da kül halinde kalacak.
Adına gece kulübü denen bu pislik yuvalarında ise yüzlerce ruhunu kaybetmiş, hayattan ümidini çoktan kesmiş genç kadın üç kuruş para kazanmak uğruna, içine düştükleri lağım çukurunda hayatta kalmak uğruna, sabah akşam hiç tanımadıkları, leş kokulu, erkekliği iki kadeh alkol alınca, kadının etini satın alınca coşan, itten kopuktan, sokak pisliğinden başka birşey olmayan erkek müsveddelerinin altına yatmaya devam edecek.
Ta ki bu pis ve rezil dünyanın cehenneminde yanan bahtsız yürekleri artık dayanamaz noktaya gelinceye ve bu pislikler dünyasından göçene kadar…
Bu rezilliğe karşı çıkanlara da, “ne yapalım yani, bırakalım da fuhuş merdiven altına mı insin” diye mazaret uydurulacak…
Aklınızı kendinize saklayın, bırakın merdiven altındaki fuhuşu filan, siz esas tecavüze uğrayan, üç kuruşluk rant uğruna bile bile tecavüze uğrattığınız, salamuraya dönen kokuşmuş beyinlerinize bakın…
Bu memleketin, bu toplumun anasını işte bu beyinlerle ağlattınız, insanlığı işte bu kokuşmuş beyinlerle katlettiniz.
Daha ne!!!
Cevaplayalım
- 20:19 - Yeni yıl haftası gök gürültülü sağanak yağmurlu geçecek
- 19:18 - DAÜ 3'üncü Uluslararası ve 6'ıncı Ulusal Sağlık Hizmetleri Kongresinde temsil edildi!
- 18:38 - İskele’de Şehitleri Anma Gecesi düzenlendi
- 18:15 - Berova: Elimimizden gelen katkıyı dün olduğu gibi bugünde vermeye devam edeceğiz
- 17:47 - Son dakika! Kira ödemeleri bankanlar aracılığıyla yapılacak
- 17:14 - Telekomünikasyon Dairesinden abonelerine uyarı!
- 16:47 - 32 sendika yarın genel grev ve eylem yapacak
- 14:49 - Geçitkale-Tatlısu yolunda kaza: Kontrolden çıkan araç bahçeye savruldu
- 14:37 - Tatar Ankara'ya gitti
- 14:36 - Erdoğan'dan asgari ücret açıklaması: Çalışanı enflasyona ezdirmedik
- 14:33 - İsias Otel davasında karar açıklandı: 'Bilinçli taksir' suçundan Ahmet Bozkurt'a 17 yıl 17 ay hapis cezası!
- 14:33 - İskele’de eş zamanlı asayiş ve trafik denetimi
- 14:29 - En fazla yağış Zafer Burnu’na düştü… Metrekareye 12 kg!
- 14:27 - 2024 Güney Kıbrıs’taki yargı sisteminin en kötü yılı
- 14:12 - İskele Boğaz’da Köpek Saldırısı: 29 Yaşındaki Kadın Yaralandı
- Atatürk'ün ilk kez yayınlanan fotoğrafları
- Atatürk’ün az bilinen fotoğrafları
- Beş bin yıllık problem: İyi karpuz nasıl seçilir
- Karpuz kilo yapar mı?
12345678
Tüm Hakları Saklıdır © 2014 Detay Kıbrıs | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Tel : +90 392 444 79 79 - +90 533 851 38 51 Faks : haber@detaykibris.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.