[caption id="attachment_24466" align="alignleft" width="100"] BARIŞ BAŞEL[/caption] Belli ki Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar siyasi partiler başta olmak üzere basının da vereceği gazla toplum ciddi bir algı yönetimine maruz bırakılacak ve sosyal sorunlarla ilgili yine ciddi adımlar atılmayacak. Yeni bir çocuk tecavüzü, kadın cinayeti veya trafik kazası gerçekleşene kadar bu sosyal hastalıklarımız ne yazık ki görünür olmayacak renkli medyamızda. Örneğin sentetik uyuşturuculardan kaynaklı ölümler yaşanana kadar biz uyuşturucu konusunu tartışmaya devam edeceğiz ama ciddiyetini sanırım pek kavramış olmayacağız. Çünkü Bonzai diye bilinen zehirden kaynaklı ölümler, cinayetler veya öz kıyımlar yaşanacağı gün gibi ortada. Bu ölümler yaşanınca kimse hop oturup hop kalkmasın o gün geldiğinde. Son bir yıl içerisinde 18 yaş altı çocuk diye tanımladığımız grup için medyaya yansıyan haberlere baktığımızda kullanım yaşının aşağı doğru indiğini ve bu çocukların azımsanacak bir sayıda olmadıklarını görüyoruz. Bu nedenle olsa gerek sabah programlarında haber başlıkları okunmaya başlayınca neredeyse tüm gazetelerde ayni konu işleniyor. Fakat gözden kaçırılan önemli bir nokta var ki bu aslında sadece 18 yaş altı olanlar için değil tüm madde bağımlıları için uygulanması gereken Denetimli Serbestlik Mekanizmasının ülkemizde bulunmayışıdır. Bağımlılık bir sağlık problemidir ve bu sorunun çözümü cezaevinde değil tedavi merkezindedir. Özellikle 18 yaş altı olanlar için verilen tutukluluk sürelerine bakınca devletin bir anlamda suç işlediğini görüyoruz. Çünkü devletin bu çocukları koyacağı belli hizmetlerden faydalanmalarına olanak tanıyacağı bir yapılanması mevcut değildir. Bağımlılığın bir beyin hastalığı olmasına rağmen bu bireylerin suça itilmiş çocuklar kategorisinde değerlendirilerek yetişkin suçlularla ayni tutukluluk süresi ve cezaların verilmesi, yetişkinlerle ayni muameleyi görmesi ve birlikte tutulması aslında çok tanıdık bir durum bizim için. Oysa 1996 yılında kabul ettiğimiz Çocuk Hakları Sözleşmesi “Çocukların özgürlüğünü kısıtlayıcı tedbirlere mümkün olan en az süre ile başvurulur.” diye belirtmektedir. Çocuk yaşta zehir batağına sağlanmış bu kişilerin yeri kapalı hücre veya cezaevi asla olmamalıdır. Devlet çocuklar söz konusu olduğunda sorumluluklarını bilmeli ve en kısa sürede aile ve ergenlerin hizmet alabileceği bir tedavi merkezi açmalıdır. Bu çocukları etiketlemek, açık mahkeme oturumlarında basının deşifre etmesine imkantanıması noktasında ne yazık ki devlet bir kez daha “Çocukları devletten koruyun!” cümlesini akıllara getirmektedir. Konuya genel uyuşturucu kullanım sorunu olarak bakmak yerine çocukların uyuşturucu kullanımı olarak tanımlamak daha geçerli bir yaklaşım olmaz mı?Gerek yaşı küçük olanlar gerekse yetişkin bağımlıların hizmet alabileceği tam teşekküllü bir tanı ve tedavi merkezinin oluşturulması seçimlerden önce dikkate alınması gereken en önemli konudur.
HAFTANIN FOTOĞRAFI
DUVAR EDEBİYATI
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.