Günümüzden çokta eski değil 1983 yılında Howard Gartner Amerikalı psikolog zeka kavramının değişik boyutlarını incelemiş ve bununla ilgili, günümüzde çok önemli bir yere sahip olan çoklu zeka kuramı kavramını ortaya atmıştır. Kısaca bahsetmek gerekirse, zekayı, tek ve baskın bir yetenek olarak görmekten ziyade, çeşitli ve özel boyutları olan bir kavram olarak yeniden tanımlamıştır. Çoklu zeka kuramı, her insanın öğrenmesinin farklı şekilde olduğunu savunur. Bazı bireyler, konuyu müzikal şekle dönüştürerek öğrenebiliyorken, bazıları ise sözel zekaları iyi olmasından dolayı sözel olarak, bazıları oyun yoluyla, bazıları renkli uyaranlar ile iyi öğrenir. Hepimiz yer yüzünde olan eşsiz canlılarız. Bizden bir tane daha yok. Hepimizin istekleri, duygu ve düşünceleri, dış görünüşleri farklı olduğu gibi öğrenmemizde birbirimizden farklıdır. Atatürk Öğretmen Akademisin’den hocam bir defasında bize ‘Öğrenme olayı parmak izi gibidir. Her birey farklı yollarla bilgiyi zihninde kalıcı hale getirebilir’ demişti. Gartner’de tam da bu düşünceden yola çıkarak, zekanın farklı şekillerde olduğunu ortaya atmış ve dokuz farklı zeka türü olduğunu savunmuştur.
Sizlere, Amerika’da faaliyet gösteren Wolf Trap Sanat Yoluyla Erken Dönem Öğrenme Enstitüsü’nden bahsetmek istiyorum. Burada tamda Gartner’in çoklu zeka kuramı ışığında örnek çalışmalar yürütülmektedir. Burada Matematik öğretmek için öğretmenler Tiyatro ve Dansı kullanıyor.. Çocuklar öğretmenlerinin yaptıklarını tekrarlıyor, göğüs kafeslerini şişiriyor, boşaltıyor, büyük ve güçlü ‘gergedan sesinin’ provasını yapıyor ve Matematik öğreniyor. Nasıl olur ? diye aklınızdan geçiyor değil mi? Bu anaokul öğrencileri drama öğretmenleri eşliğinde, gruplar halinde hayvan ve böcek rolüne giriyorlar. Müzik eşliğinde yere güm güm vurarak yürüyen büyük gergedanlar, yerde yürüyen uğur böcekleri, sıçrayan kangurular, uçan kuşlar oluyorlar. Aslında bu basit bir oyun gibi gözüken ders, onlar için ciddi bir matematik dersi. Bu yolla ileriki eğitim yaşantılarında daha detaylı karşılarına çıkacak olan matematik dersine bir farkındalık yaratıyorlar. Çocuklar yaptıkları, hayvanların yürüme ve yer değiştime hareketleri sayesinde, hayvanların adımları veya kanat çırpmalarını bir ölçü birimi olarak algılamaları, bu hayvanlardan kaçını kullanarak hedefe ulaştıkları konusunda farkındalık yaratılarak, ölçüyü, hesaplamayı, rakamları kısacası matematiğin özünü kavrıyorlar. Çocuklar bu etkinliklerde, sanatın özünü kavramayı, dans etmeyi, hareket kabiliyetlerini geliştirmeyi ve matematiğin özünü kolaylıkla, en önemlisi eğlenerek, sıkılmadan öğreniyorlar.
Aslında eğitim sistemimizde yanlışlıkları düzeltmek, okullarımızı çoklu zeka kuramına uygun olarak dizayn etmek ve bu yönde öğretim faaliyetleri uygulamamız gerekiyor. Watford Sanat Okullarında uygulanan bu yöntem, çocuklarımıza diğer becerileri kazandırmada da çok rahat uygulayabiliriz. Umarım okullarımızı Wolf Trap Sanat Okullarında olduğu gibi sanat ve drama ile iç içe görme fırsatımız olur. Böylece düşünebilen, kendini ifade eden, üst düzey düşünme becerileri gelişmiş, geleceğe daha güvenle bakan bir nesile yarınlarımızı emanet ederiz. Görüşmek üzere....
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.