Boğazda kaşınma ve öksürük, baş ağrısı, burunda akıntı… Bundan bir yıl önce bu tip ufak tefek ağrıları, ya da hafif bir soğuk algınlığını çok da fazla dert etmez, hatta belki hiç dikkate almazdık.
2020 sonbaharında ise durum çok farklı. Sadece bir kez hapşırmak bile zihnimizde, "Son günlerde nerelerdeydim, insanlara ne kadar yakındım, neye dokundum? Koku ve tat alabiliyor muyum? Sanki nefes darlığım var..." gibi soruların akla gelmesine neden oluyor.
Aralıksız bir şekilde bu düşüncelerle haşır neşir olan araştırmacılar ve tıpçılar da, Covid-19'un izini gösterdiği düşünülen bir dolu semptomdan en doğru olanı bulmaya çalışıyor.
Deutsche Welle Türkçe'nin aktardığına göre Viyana Tıp Üniversitesi'nde araştırmacılar, koronavirüs belirtileri ile ilgili uzunca listeyi en azından bir düzene koymayı başardı. Söz konusu bilim insanları, nispeten hafif bir seyir izleyen Covid-19 hastalık süreci ile alakalı, Allergy isimli tıp dergisinde de yayımlanan yedi farklı belirti olduğunu ortaya koydu.
Araştırmanın öncelikli amacı, atlatılan bir koronavirüs enfeksiyonunun ardından iyi bir bağışıklığın nasıl olduğunu ve bunun nasıl ölçülebileceğini anlamaktı. Bunun için immünoloji uzmanı Winfried Pickl ile alerji uzmanı Rudolf Valenta etrafında bir araya gelen araştırmacılar, Covid-19 hastalığını büyük oranda atlatan ve iyileşme sürecine giren 109 kişi ile tamamen iyileşmiş olan 98 kişiyi inceledi ve kanlarını test etti.
COVID-19 İLE İLGİLİ YEDİ SEMPTOM GRUBU
Bilim insanları, elde edilen veriler temelinde farklı semptomların Covid-19 hastalığında birbirleri ile alakalı olduğunu ve semptom grupları halinde görüldüğünü tespit etti. Araştırmada ortaya çıkan yedi semptom grubu şunlardan oluşuyor:
1. Gribal semptomlar (ateş, ateşli titreme, halsizlik ve öksürük)
2. Nezle semptomları (burun akıntısı, hapşırma, kuru boğaz ve burun tıkanıklığı)
3. Eklem ve kas ağrıları
4. Göz ve mukoza iltihabı
5. Akciğer rahatsızlıkları (akciğer iltihabı ve nefes darlığı)
6. Mide-bağırsak sorunları (ishal, mide bulantısı ve baş ağrısı)
7. Koku ve tat alma duyularının kaybı ve diğer semptomlar
Araştırmanın sorumlusu immünoloji uzmanı Winfried Pickl, DW'ye yaptığı değerlendirmede, "Tat ve koku alma duyularını kaybeden kişilerin çoğunlukla bağışıklık sistemi genç insanlar olduğunu" vurguluyor. Ancak buradaki "genç" kavramı hastanın yaşı ile değil, timüs tarafından üretilen T hücrelerinin (bağışıklık hücreleri) ne kadar genç olduğu ile ilgili bir ifade.
Pickl, yapılan araştırmaların, "açık bir şekilde, Covid-19 hastalığında sistemsel (örneğin 1. ve 3. grup) süreç ile organsal (örneğin 6. ve 7. grup) sürecin birbirinden ayrıldığını ortaya koyduğunu" dile getiriyor.
Ancak bu sonucun semptom grupları arasında örtüşme olmayacağı anlamına gelmediğini de vurgulayan Pickl, diğer yandan bazı gruplar arasında bağışıklık parametreleri açısından bir bağ olduğunu ifade ediyor.
Buna göre yüksek ateşli bir Covid-19 süreci, vücudun bağışıklık hafızası ile korelasyona girerek nispeten daha uzun bir bağışıklık dönemi sağlıyor. Tat ve koku alma duyusunun yitirildiği hastalık süreci ise aynı şekilde ortalamanın üstünde bir T hücresi üretimi ile korelasyon halinde.
COVID-19: KANDAKİ PARMAK İZİ
Kısacası bilim insanları, kan testleri sonucunda Covid-19 ile ilgili bazı önemli bulgulara ulaşmayı başardı. Bunlardan biri Covid-19'un, hastalığın atlatılmasından on hafta sonra bağışıklık sisteminde yarattığı değişiklik, bir başka tabirle hastanın kanında bıraktığı parmak izi.
Bağışıklık sistemi içinde, bakteriyel hastalıklara sebep olan virüslerle mücadele eden granülositlerin (akyuvarların bir bölümünü oluşturan hücre tipleri) oranı, Covid-19'da daha düşük çıkmış örneğin. Pickl, bunun "şaşırtıcı ve tamamen yeni" bir bulgu olduğunu ifade etti.
"Öte yandan CD4 ve CD8 bağışıklık hücreleri bir hafıza oluşturuyor ve CD8 T hücreleri de güçlü bir biçimde aktif oluyor. Bu da bağışıklık sisteminin, enfeksiyondan haftalar sonra bile güçlü bir biçimde hastalıkla mücadele ettiğini gösteriyor" diyen Pickl, Covid-19'u atlatmış olan pek çok hastada görülen uzun süreli halsizliğin bununla ilgili olabileceğini belirtti. Yapılan kan testlerinde, aynı zamanda regülatör T hücrelerinin çok azaldığının da tespit edildiğini kaydeden Pickl, bu durumun, otoimmün hastalıklara sebep olabilecek tehlikeli bir karışım anlamına geldiğini vurguladı.
YÜKSEK ATEŞ YÜKSEK BAĞIŞIKLIK
Hastalığı tamamen atlatan kişilerin kanında ayrıca fazlasıyla antikor üreten bağışıklık hücresi tespit edildiğini de belirten Winfried Pickl, hastalık sürecinde bir hastanın ateşi ne kadar yüksekse, sonrasında koronavirüse karşı bağışıklığın o derece güçlü olduğunun görüldüğünü de dile getirdi.
"Edindiğimiz bilgiler, hastalığı daha iyi anlama açısından ve bize çok şey vadeden biyolojik işaretler sundukları için, hastalığı daha iyi izleyebildiğimiz için olası bir aşı geliştirebilmemiz açısından önemli" diyen Pickl, "artık biliyoruz ki, aşılarla ilgili bir değerlendirme yaparken B ve T hücreleri çok önemli birer parametre olacak" ifadesini kullanıyor.
Söz konusu araştırmanın ortaya çıkardığı en önemli bulgulardan birinin de, insan vücudundaki bağışıklık sisteminin, bir hastalığa karşı verdiği mücadelede, futbol takımlarının savunmalarında olduğu gibi antikorlarla bağışıklık hücrelerinin birbirlerinin kademesine girdiğinin anlaşılması olduğunu vurgulayan Pickl, bağışıklık hücrelerinin, virüsün belli hamlelerini hafızasında tutup buna göre tepki verebildiğini belirtti.
Pickl, şimdi yapılması gereken şeyin ise, elde edilen bilgileri hastaların tedavisinde ve olası bir aşının geliştirilmesinde kullanmak olduğunu dile getirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.