Covid-19 salgınıyla mücadelede tablonun giderek kötüleştiği Hindistan'da vaka ve can kaybı sayılarının en üst düzeye çıkması, aşı patentleri ile ilgili tartışmaları bir kez daha gündemin ön sırasına taşıdı. HIV/AIDS salgını döneminde gündeme alınan Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Anlaşması (TRIPS) üzerinde yapılan tartışmalar, ABD'nin de devreye girmesi ile ivme kazandı.
Aralarında Nobel ödüllü bilim insanları ve eski liderlerin de bulunduğu 175 kişi, Beyaz Saray'a, aşıların fikri mülkiyet haklarının askıya alınması için devreye girme çağrısı yapmıştı.
İlaç şirketleri ise Çarşamba günü Dünya Sağlık Örgütü (WHO) çatısı altında yapılan son toplantı öncesi, ABD Başkanı Joe Biden'a bu baskıya karşı direnmesini istedi.
Biden'e, patent feragati talebine direnme çağrısı yapan AstraZeneca PLC, Pfizer ve Johnson & Johnson firmaları, mevcut patent sistemi içinde bu yıl içinde toplam 10 milyar doz aşı üretebileceklerini vadetti.
Ancak patentten vazgeçilmesi gerektiğini savunan gruplar, 10 milyar doz hedefine ulaşılamayacağını savunuyor.
ABD, pandeminin bir an önce son bulması için Covid-19 aşılarına fikri mülkiyet hakkı istisnası getirilmesini isteyen ülkeler arasına katıldı. En az 80 ülke daha bu teklifi destekliyor.
Uzmanlar, bu gelişmenin anlamlı bir anlaşmaya dönüşmesinin, en erken aylar alacağını tahmin ediyor.
İlaç endüstrisinin büyük çoğunluğu, kararın hayata geçirilmesi durumunda dahi bu yıl içinde tek doz aşı üretilemeyeceğini, dahası mevcut üretim zincirinin de sınırlı kaynakların aktarımı nedeniyle aksayacağını savunuyor
BioNTech: Fikri mülkiyet haklarından feragat çözüm değil
BBC Türkçe'ye açıklama yapan BioNTech, Covid-19 aşısı üretiminin artırılmasının yolunun, fikri mülkiyet haklarından feragat edilmesi olmadığına inandığını kaydetti.
BioNTech, buna karşılık olarak, bazı yetkiler için üreticilerle özel lisans paylaşımı olasılığını değerlendiğini açıkladı.
Patent feragati üzerinde anlaşılması durumunda, gelişmekte olan ülkeler, dava açılma korkusu olmadan, kendi kopya aşılarını üretebilecek.
Ancak uzmanlar, patent sorunu olmasa da çok sayıda ülkenin aşı üretim altyapısı bulunmadığına dikkat çekiyor.
Konu nasıl tartışılmaya başlandı?
İlaç şirketlerinin aşı patentlerinden feragat etmesi oldukça kapsamlı ve karmaşık bir konu. Bugün tartışılmaya da başlanmış değil.
HIV salgını sırasında benzer bir patent krizi yaşanmış ve 1995 yılında imzalanan kısaltması TRIPS olan anlaşma ile halk sağlığı krizi yaşanması durumunda devletlere patentleri aşabilme hakkı tanınmıştı.
Üstelik bu anlaşma ile, kapasitesi olan ülkeler "zorunlu lisans" maddesini kullanarak aşıların veya ilaçların jenerik versiyonlarını üretme hakkına sahip. Ama diplomatik kriz çıkarmamak için kimse bunu ülkesel yani tek başına denemek istemiyor.
Patent feragatı konusu bu nedenle, WHO çatısı altında TRIPS Anlaşması'nın devreye sokulması üzerinden tartışılıyor.
Hindistan ve Güney Afrika girişimiyle gündeme gelen konu 5 Mayıs günü yapılan son zirvede ele alındı. Düne kadar tavrını netleştirmemiş olan Biden yönetimi, patent haklarının TRIPS anlaşması noktasında askıya alınmasını destekleme kararı aldı.
Ancak bu noktada, bir "feragat zorlamasının" geri tepebileceğine ilişkin görüşler de dile getiriliyor.
Beyaz Saray Sağlık Danışmanı ve bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Anthony Fauci de, olası bir zorlamanın, uzun hukuki süreçler doğurabileceğini söyledi.
Bu noktada ABD hükümetinin elinde, ilaç şirketlerini ikna edebilmek için bir kart daha var.
Bu da Moderna ve Pfizer/BioNTech'in ürettiği Covid 19 aşısında kullanılan kilit önemdeki bir patentin devlete ait laboratuvarda, halkın vergileri ile üretilmiş olması. Bu Beyaz Saray yönetimine, söz konusu kritik patent noktasında mülkiyet hakkı veriyor ve aşı üreticileri ile yapılan pazarlıkta ABD'nin elini güçlendiriyor.
ABD'de yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre, halkın yüzde 60'ı, feragat seçeneğine destek veriyor.
İlaç şirketleri patent feragati talebine ne yanıt veriyor?
Aşı üretmiş olan firmalar teknoloji paylaşımı çağrılarına karşılık verirken, "aşı güvenliği ve kalitesi" savını öne sürüyor.
BBC Türkçe'ye bu soru ile ilgili yanıt veren BioNTech şirketi de benzer bir şekilde patent haklarından vazgeçmenin doğru yöntem olmadığını savundu.
Şirketten yapılan açıklama şu şekilde:
"Geçen yıl içinde üretim kapasitemizi ve ortaklık havuzunu genişletmek için her çabayı gösterdik. Küresel arzı desteklemek için birçok şirketle çalışmaya devam ediyoruz. Şu anda, 13 ortakla çalışıyoruz ve Pfizer ile birlikte bu yıl 2,5 milyar doz aşı üretmiş olacağız. 2022'de bunu 3 milyar doza çıkaracağız.
"Bizim temel önceliğimiz güvenli ve etkili bir aşı üretmek. Bunun gerçekleşmesi, yalnızca yıllar içinde elde edilen uzmanlığa ve yaklaşık 50 bin üretim adımına değil, aynı zamanda uzmanlaşmış üretim tesislerine bağlı. Bu tesislerin kurulabilmesi oldukça zaman alıyor ve onay süreci gerektiriyor.
"Bu teknik uzmanlığı yirmi yıldan uzun bir sürede elde ettik ve aşımızın geliştirilmesinin henüz klinik aşamaları devam ederken üretim kapasitemizi en fazla kişiye, en kısa zamanda ulaştırabilecek şekilde de artırdık.
"Bizim görüşümüze göre fikri haklardan feragat edilmesi Covid 19 aşısının üretiminin artırılması noktasında doğru bir adım değil. Buna karşın, bazı yetkin üreticilerle, özel lisans paylaşımı olasılığını değerlendiriyoruz. Çünkü bizim aşımızın üretimi çok zahmetli ve karmaşık."
Türkiye'nin mRNA aşısı üretecek altyapısı var mı?
mRNA aşılarında, aşı kişiye enjekte edildikten sonra kişinin hücreleri, virüsün genetik kodunu kullanarak bağışıklık sistemini uyaran maddeleri (antijen) üreterek, bağışıklık sistemini harekete geçiriyor.
Bu tür Covid 19 aşıları, Moderna ve ilk olarak da Pfizer-BioNTech firması tarafından üretildi. Moderna firmasından, Ekim 2020'de yapılan açıklamada, başka üreticilerin Covid 19 aşısının patent haklarını kullanması karşısında hukuki bir adım atılmayacağı açıklandı. Bu fiili olarak diğer üreticilere Moderna aşısını kopyalama olanağı sunuyor.
Ancak ilaç ve aşı üretimi işlemlerinde uzman olan virolog Semih Tareen, "Buna rağmen deneyim, altyapı ve yatırım eksikliğinden başka ülkeler Moderna mRNA aşısını üretemiyorlar" diyerek aşı üretimindeki zorluklara dikkat çekiyor:
"Covid19 aşıları arasında farklı teknolojiler kullanılıyor. Örneğin, Sinovac aşısı çok geleneksel bir yöntem olan inaktif virüs aşısını kullanıyor. BioNTech ve Moderna aşıları ise mRNA teknolojisini kullanıyor. Pandemi üzerinden 1,5 yıl geçti. Türkiye'de bile, patent kısıtlaması olmadığı halde en basit teknoloji olan bir inaktif virüs aşısı bile henüz doğru dürüst yapılamadı. Sinovac'ın ürettiği inaktif virüs aşısını istese pek çok ülke üretebilir hem de herhangi bir patent kısıtlaması olmadan. Ama Türkiye'de bile bunun üretilememesi buna bir örnek. Bu yüzden patent feragatı olsa da, aşıların imalatında çok büyük bir değişim olacağına inanılmıyor"
BBC Türkçe'ye konuşan Tareen, mRNA aşılarında durumun daha da karmaşık bir hal aldığını söyleyerek, "Üretilse bile, farklı kalite kontrol kriterleri altında üretilecekleri için yeni klinik deneyler yapılması gerekecek, yeni acil kullanım yetkileri gerekecek. Bu da Covid19 pandemisi için çok geç olabilir" diyor.
Türkiye'de Selçuk Üniversitesi çatısı altında mRNA aşısının geliştirilmesi için çalışılıyor. TÜBİTAK desteğiyle yürütülen araştırmada hedefin, "yaz ayları içinde aşının üretilmesi" olduğu açıklandı.
mRNA temelli Covid 19 aşısı üreten BioNTech firması, üretim kapasitesi olan ülkelerle özel lisans paylaşımı olasılığının değerlendirildiğini söyledi.
Almanya merkezli firma, BBC Türkçe'nin, "Türkiye'de üretime ilişkin bir takvim belirlendi mi?" sorusuna "açıklamanın zamanı geldiğinde yapılacağı" yanıtını verdi.
Rusya Yatırım Fonu'nun, Türkiye'de Viscoran İlaç firmasına ati tesislerde, Sputnik V aşısının üretilmesi için anlaştığını duyurulmuştu.
Sputnik V İngiltere'de geliştirilen Oxford/AstraZeneca ve Belçika'da geliştirilen Janssen'e benzer bir aşı.
WHO'ya üye 164 ülke arasında olan Mısır, Fas, Endonezya ve Pakistan; patent sağlanması halinde aşı üretimi yapabileceklerini duyurdu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.