Doğal gaz ve Suriye’deki gelişmeler çerçevesinde, ABD, Fransa, İtalya, İngiltere, Türkiye, Yunanistan’ın bölgede bulunuyor olmasının, Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde güvenlikle ilgili endişelere yanıt teşkil edebileceği öne sürüldü.
Haftalık Kathimerini “Çözümün Garantörü Olarak NATO” başlığıyla manşete çektiği haberinde, ABD, Fransa, İtalya, İngiltere, Türkiye, Yunanistan’ın oluşturduğu ve Rusya’nın rolünün de dikkate alınabileceği bu büyük resme, BM Barış Gücü ile ilgili beklenen gelişmeler de eklendiğinde, NATO’nun Kıbrıs sorununun potansiyel garantörü olması argümanının, birçok soruya aynı zamanda cevap verebileceğini yazdı.
Gazete bir süredir perde gerisinde seyreden bu konunun, Güney Kıbrıs’taki yabancı büyükelçiler tarafından artık alenen ortaya koyulmakta olduğuna işaret etti, diplomatların “Kıbrıs üzerinde, Kıbrıs sorunundan, doğal gazdan geçen ve Suriye’ye uzanan bir NATO yayı oluştuğu” görüşünde olduklarını yazdı.
DİSİ Başkanı Averof Neofitu’nun da, NATO yayına, Kıbrıs’la ilgili boyutlar katarak değindiğini kaydetti ve Neofitu’nun “Kıbrıs’ta İngiliz üsleri bulunuyor olması esasen NATO’nun da varlığını teşkil eder. Hepsi de NATO üyesi olduğuna göre, çözümden sonra birleşik Kıbrıs neden NATO’ya girmesin? argümanı masaya konulabilir. NATO üyesi olmak Kıbrıs’ın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü garanti eder” sözünü hatırlattı.
Kaynaklarının, şu anda dikkatlerin 10’uncu parseldeki sondajda olduğuna, Türkiye’nin bu meseleye olumlu yanıt vermesinin nasıl sağlanacağına dair ilk cevabın da bu sondajdan çıkacağına işaret ettiğini yazan gazete, sondajın ExxonMobil-Quatar Petroleum konsorsiyumu tarafından yürütüldüğünü hatırlatarak Katar’ın Ankara ile iletişim ‘hattı’ olabileceğine dikkat çekti, bunun ilk ayak olduğunu belirtti.
Haberde ikinci ayağın, Türkiye’nin “Kıbrıs”ın enerji kaynaklarına katılım talebiyle ilgili görüntünün tamamlanması olduğu belirtildi özetle şunlar kaydedildi:
“Lefkoşa, Kıbrıs sorunu çözülmeden Ankara’nın doğal gaz görüşmeleri prosedürüne girmesini istemiyor. Ancak, Kıbrıs sorunu-doğal gaz dengesi değerinde bir rol bulunabileceği, bunun da –aynı kaynaklara göre- boru hattının Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye ve oradan da AB’ye geçmesi olabileceği inancı kaydediliyor. Bu, Kıbrıs MEB’indeki aktörlerin hiçbirinin tepkisine neden olmayacak bir şeydir, Kıbrıs da dahil.
Bu resmim, Doğu Akdeniz genelinde enerji ve diğer konularda ortak çıkarlar tamamlanır ve halen Suriye’de rol sahibi olan aktörlerin özellikle diplomasi alanında büyük bir çıkar örtüşmesinden ilham alır. Diplomatik perde gerisinden, Suriye’nin Kuzey kesiminde Türkiye’nin güçlü varlığı kalacak ki bu Türkiye için Kıbrıs’tan çok daha önemli bir şeydir. bunun olması için ABD’nin de olumlu yaklaşması gerekir ki ilk kez olumsuz değildir. öte yandan gerek Suriye gerek Doğu Akdeniz’deki Rus unsuru da dikkate alınmalıdır. Rus kuvvetlerinin Suriye’deki varlığı Moskova için çok önemlidir ve askerî kaynaklar bunun, doğal gazdaki gelişmelerden çok daha önemli olduğunu vurguluyor. (Moskova) buna şirketler aracılığıyla katılmayabilir ancak Kıbrıs’ta da altyapı çalışmalarını üstlenmesi senaryoları vardır. Bu senaryo gerçekleşirse bölgedeki bütün aktörler arasında mutlak bir çıkar örtüşmesi sağlanır.”
Fileleftheros “Türk Pokeri İki Devlet… Ankara BM İnisiyatiflerini Yakmaya Çalışıyor, ‘Kutu Dışında’ Temaslar Öneriyor” başlığıyla manşete çektiği haberinde, BM’nin Jane Holl Lute aracılığıyla ileri götürmekte olduğu gelişmeleri frenlemeye çalışmakla suçladığı Türkiye’nin, kendi eylem ve hareket planlarını yaptığını, gelişmeleri de bu yöne çekmek istediğini iddia etti.
Ankara’nın, “kutu dışı’ görüşmeler olarak nitelenen temaslara ağırlık vermek, bu yeni tür görüşmelerle müzakere zeminini değiştirmek istediğini savunan gazete “Türkler, müzakerelerin, konfederal model çerçevesinde iki devlet anlaşması hedefleyecek şekilde hareket etmesini istiyor. Başkan Anastasiadis ve Türk Dışişleri Bakanı’nın 23 Kasım’da New York’ta gerçekleşen görüşmesine göndermede bulunarak kısa süre önce Kıbrıs Rum tarafı ile olan görüşmelere atıf yapıyorlar” ifadelerine yer verdi.
Gerek Rum tarafının gerek Türkiye’nin ExxonMobil’in 10’uncu parseldeki sondajının Ocak ayında çıkacak sonuçlarını beklediğini belirten gazete, Türkiye’nin saptanacak yatakların büyüklüğünü bilmek ve ona göre hareket etmek, Rum tarafının da sondajlardan çıkacak iyi sonuçları Kıbrıs müzakerelerinde araç olarak kullanmak istediğini kaydetti.
Haberde BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs geçici danışmanı Jane Holl Lute’un referans şartlarının belirlenmesi hedefinin hiç de kolay olmayacağı belirtildi ve Rum tarafının, yakınlaşmalar, anlaşmazlıklar, Guterres Çerçevesi, izlenecek (toplumlararası diyalog, beşli konferans) usul ve çözümün uygulanması başlığını da içerecek geniş bir metin istediğine dikkat çekildi.
Alithia ve Haravgi, Türkiye’nin, Genel Sekreter’in geçici Kıbrıs danışmanı Jane Holl Lute’a henüz görüşme randevusu vermediğini öne sürdü.
Habere göre Rum Yönetiminden bir kaynak, “Lute’un Türkiye’ye gitmek istediği ancak Ankara’nın kendisine tarih vermediği bilgisi edindiklerini” söyledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.