CTP Kadın Örgütü tarafından yapılan açıklama şöyle:
Kıbrıs’ta yaşayan kadınlar olarak 60 yıla yakın bir süredir devam eden çözümsüzlük koşullarına mahkûm yaşamak zorunda bırakılıyoruz. Dün olduğu gibi bugün de yurdumuz Kıbrıs'ı ve bu adayı yurt bilen herkesi etnik, dini, milli ve cinsiyetçi ayrımlar yaratarak bölmeye çalışanlar, Kıbrıs sorununu, ada halklarının bütünsel çıkarları yerine, dar ve konjonktürel bir zemine hapsetmeye çalışıyorlar. Biz kadınlar açısından, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini tartışmaya açanlar ile BM karar ve parametreleri dışına çıkarak dünyanın kabul etmeyeceği "iki devletlilik" tezini savunanlar arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü biliyoruz ki, barışın olanakları, savaşın nedenlerinden bağımsız değildir ve barış için yürütülecek müzakere süreçleri ancak çatışmaya sebep veren nedenlerin aşılması ile mümkün olur. Tarafların yıllardır masada sergilediği milliyetçi, cinsiyetçi, karşı tarafa güvensizlik üzerinden kurgulanan anlayış, bugün kendini Güven Yaratıcı Önlemleri (GYÖ) yürürlüğe koymayı reddeden ve adanın kuzeyini uluslararası hukukun dışında tutmaya çalışan bir zihniyet olarak göstermektedir. Öyle ki, Türk Lirası kullanıyor olmaktan dolayı ağır bir yoksullaşma içine itilen Kıbrıs Türk toplumuna ekonomik ve siyasi fayda sağlayacak bir GYÖ olarak Mağusa Limanı'nın seyahat ve ticarete açılması bile Ersin Tatar tarafından müzakere edilmemekte, 1977-79 Doruk antlaşmalarında, Rauf Denktaş imzasıyla "BM gözetiminde yasal sahiplerine iade edileceği" taahhüt edilen Maraş (Varosha), uluslararası hukuk ve kararlar hilafına bir "açılıma" tabi tutulmaktadır.
Barış, güvenlik ve savaşın cinsiyetlendirilmiş olduğu gerçeğinden hareket eden ve Kıbrıs'ta bölünmüşlüğü büyüten baskıcı, milliyetçi ve cinsiyetçi kültüre karşı mücadeleyi barışın ilk adımlarından biri olarak gören CTP Kadın Örgütü olarak, GYÖ'leri müzakere etmeyi reddeden bu zihniyetin terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bütünlüklü çözüm müzakerelerinin başlaması ve toplumlararası uzlaşı kültürünün gelişmesi yanında, ada halklarının ortak menfaatlerine ve bölgesel barışa hizmet edecek olan GYÖ'lerin Ersin Tatar tarafından hiçbir siyasi parti ve sivil toplum örgütü ile görüşülmeden reddedilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguluyoruz.
Kıbrıs’ta varılacak kapsamlı çözümün, ada nüfusunun yarısını oluşturan, savaştan ve mevcut çözümsüzlükten en orantısız şekilde etkilenen kadınların sürece dâhil edilmesi ile sürdürülebilir kılınacağına olan inancımızla çözüme dair atılacak her adımda BMGK 1325 sayılı kararı uygulamanın bir seçenek değil gereklilik olduğunu söylüyoruz. Ülkemizi bölmek isteyen zihniyete karşı mücadelemizi sürdürürken, kökeni, dili, dini ve cinsiyeti fark etmeksizin herkesle federal çözüm için çalışmaya devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.