CTP  suyu akışına bırakacak gibi

UBP parti meclisi oturdu ve CTP’ye ikinci bir süre verdi. Yani yine resti çekti. Genel Başkan Hüseyin Özgürgün, ya Çarşambaya kadar başbakan bu sorunu çözer, ya da parti meclisinin bana verdiği yetkileri kullanırım dedi. Ve CTP’nin Ankara’da bizzat bakanlarının da hazır bulunduğu toplantılarda su işletmesi ve yönetimi hususunda varılan mutabakata uyulmasını istedi. Özgürgün CTP’yi devlet ciddiyetine esas almaya da davet etti. UBP’nin bu resti CTP tarafından anında görüldü. Başbakan Ömer Kalyoncu hükümet ortakları UBP’nin kararlarına hassasiyet gösterdiklerini belirtti. Ve ta başından bu yana sorunu gidermek için çalıştıklarını vurguladı. Kalyoncu,belediyelerin su mevzusunda ki hassasiyetleri doğrultusunda sorunu çözmeye çalıştıklarını da ifade etti. Hoş bu hassasiyetlerin hangi noktada giderileceğini bilmiyorum. Lakin anlaşılan o ki,CTP’nin de bu mevzuyu daha fazla sürüncemede bırakmaya niyeti yok. Dolayısı ile her ne kadar da CTP parti meclisinde konuya ilişkin ortaya konulan  yaklaşım CTP’li bakanların Ankara’da sergilediği tavırla örtüşmüyorsa bile hükümetin bekası ve Ankara ile ilişkilerin sekteye uğratmamak  adına CTP bu metni imzalayacak. Bu benim düşüncem tabi. Peki neden böyle düşünüyorum. Onu da belirteyim. Daha önce hatırlayacaksınız UBP bu konuda yine rest çekmiş ve CTP’ye bir süre vermişti. Ya Ankara’da üzerinde mutabık kalınan metni imzalayın, ya da koalisyonu bitirin mesajı verilmişti. Bunun üzerine CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat CTP’nin iktidarlarla bir yerlere  gelmediğini, koltuk sevdalısı olmadıklarını söylemişti. Bu karşılklı rest orada kalmıştı. Mevzu yine sürüncemeye bırakılmıştı. Bunun üzerine ikinci rest yine UBP’den geldi. Ve CTP’ye tanınan süre uzatıldı. UBP Genel Başkanı Hüseyin Özgürgün bu işi artık çözün ve o metni imzalayın dedi. Özgürgün’ün bu çağrısı başbakana idi. Aksi taktirde yetkilerini kullanacağını ifade etti. Bunun üzerine Başbakan Ömer Kalyoncu anında cevap verdi ve dedi ki; hükümet ortağımızın hassasiyetlerini dikkate alıyoruz. Bu elbette resti görüp bir yumuşaklık getirdi ortama. İlk reste karşılık rest pozisyonu almadı CTP bu defa. Ve uzlaşılabileceği mesajı verdi hassasiyetleri dikkate alıyoruz ifadesiyle Başbakan Ömer Kalyoncu’nun. Peki tek sebep bu mu? Değil elbet. Önceki gün apar topar CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat İstanbul’a gitti. Tabi ki su mevzusunda ki sıkıntıları TC yetkilileri ile görüşüp gidermek. Kuvvetle muhtemel Sayın Talat’da İstanbul’dan istediğini almadan mutlu dönecek. İşte bu nedenlerledir ki CTP bu metni imzalayarak hükümetin tıkanıklığını giderecek gibi duruyor. Ama parti meclisi ne olacak? Hiçbirşey olmayacak. Onlar Genel Başkanları Mehmet Ali  Talat tarafından ikna edilecekler. Zira sıkıntı sadece su yönetimi ve işletilmesi ile sınırlı değildir. Akabinde ekonomik protokol vardır. Darboğaza giren mali kaynakların işlevsellik kazanması vardır. Kıbrıs sürecinde gelinen nokta vardır. Ki bu süreçte CTP’nin hükümet dışında kalması Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya da zor günler yaşatabilir çözüm sürecinde. Dolayısı ile iktidarın elini kolunu bağlayan, ve kimilerine  göre dayatma, kimilerine göre işbirliği olarak algılanan su mevzusu artık bir nihayete erdirilmelidir. Peki nasıl? Ortak paydaları daha çok görünür kılarak. Malum UBP kararlı bu metni imzalamada. CTP’nin çekinceleri var. Lakin bu çekinceler hükümet üyelerinde değil, parti meclisinde. Yoksa mevzu CTP’nin hükümet üyelerine kalmış olsaydı bu metin  şimdiye kadar imzalanacaktı. O halde? Bu noktada toplumsal kazanımları ortak paydalar üzerinden değerlendirmek gerekecek. Ve bu neyi gerektiriyorsa o tereddüt edilmeden yapılacak. İmza ise imza. İstifa ise istifa. Erken seçimse erken seçim.