Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Gündem Özel programında BRTK Müdürü Aysu Basri Akter ve TAK Müdürü Fehmi Gürallı’nın sorularını yanıtladı.
MOBİL TELEFONLARDA MUTABAKAT…
Mustafa Akıncı, 26 Şubatta Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ile yaptığı görüşmenin detaylarını aktardı. Görüşmede varılan uzlaşmalara işaret etti ve mobil telefonlarla ilgili olarak dünyanın her yerinde çalışan Kıbrıs’taki mobil operatörlerin temin ettiği hatların, karşılıklı olarak sadece Güney Kıbrıs’ta veya Kuzey Kıbrıs’ta çalışmamasının kabul edilebilir bir durum olamadığını, adadaki mobil telefon operatörlerinin hizmetlerinin her iki tarafta da erişilebilir kılınmasının Mayıs 28, 2015’te yapılan toplantıda kararı alınan güven arttırıcı önlemlerden bir tanesi olduğunu kaydetti. Akıncı “bugün dünyanın her yerinde cep telefonlarını kulanabilen Kıbrıslı Türklerin Limasol’a ya da Baf’a gittiklerinde telefonlarını kullanamaması, ya da bir Kıbrıslı Rum’un Karpaz’da, Girne’de aynı şekilde iletişimden kopması bu çağda artık kabul edilebilir değil” dedi.
Kuzey Kıbrıs’taki mobil telefon operatörlerin ve iki toplumlu teknik komitede bulunan Kıbrıslı Türk üyelerinin masaya koyduğu önerinin bugün kabul edilen öneri olduğunu belirten Akıncı, ilk başta Kıbrıs Rum Kesimi’nin önce Kuzey’deki operatörlerin Avrupa’daki bir merkezden izin alamayacağını öne sürdüğünü, bu izinlerin alınmış olduğunu görünce, bu kez de Güney Kıbrıs’ın uluslararası telefon kodu olan +357’nin kullanılmasını talep ettiklerini, bunun olamayacağı söylenince de çift sim kartlı telefonların kullanılmasını önerdiklerini, en son olarak da Güneydeki operatörlerin Kuzeydeki operatörlerle işbirliğini engelleyen bir yasal düzenlemenin bulunduğunu ileri sürdüklerini anlattı.
“İLERİ SÜRDÜKLERİ GEREKÇELER TEK TEK BOŞA ÇIKTI, BİZİM DURDUĞUMUZ NOKTAYA GELDİLER”
AB, BM ve uluslararası uzmanların da görüşü alındığında Rum tarafının ileri sürdüğü tüm bu gerekçelerin zamanla boşa çıktığını aktaran Akıncı, geç de olsa Rum liderliğinin Kıbrıs Türk tarafının en başta durduğu noktaya gelmek durumunda kaldığını vurguladı.
İki tarafın birbirini tanımadan işbirliğinin geçmişte kendisinin Lefkoşa Belediye Başkanlığı döneminde yapılmaya başlandığını, arayışlarının yine bu şekilde bir işbirliği olduğunu kaydeden Akıncı, ancak Kıbrıs tarafının istikrarlı duruşu sonucu, mobil telefonlarla ilgili işbirliğinin Avrupa’daki bir merkez üstünden yapılması konusunda uzlaşıldığını söyledi.
“TEKNİK ÇALIŞMALAR TAMAMLANINCA KARAR HAYATA GEÇMİŞ OLACAK”
KKTC’deki mobil iletişim alanındaki iki operatör, ilgili bakanlığın yetkilileri ve iki toplumlu teknik komitedeki Türk üyeleri Cuma günü (bugün) toplantıya çağırdığını kaydeden Akıncı, bu toplantıda mutabakatı anlatacağını, gerisinin onlara kalmış çalışmalar olduğunu söyledi. Akıncı, çalışmanın sonlandırılması konusunda “bir takvim yok, ancak büyük bir yatırımlara ihtiyaç yok. Teknik çalışma tamamlanır tamamlanmaz sistem çalışmaya başlayacak” dedi.
“ELEKTRİK KONUSUNDAKİ ANLAŞMA HER İKİ TARAFIN YARARINA”
Akıncı, elektrik şebekelerin kalıcı bağlantısı konusunda benzer bir durum yaşadıklarını anlattı. 2016’dan beri geçici bağlantıların Haspolat ve Güneşköy yakınlarından yapılmakta olduğunu aktaran Akıncı, ancak Kıbrıs Rum tarafının önce kalıcı bağlantının çözümden sonraya kalmasını, daha sonra uyumluluk bakımından uluslararası bir uzman kuruluşa inceleme yaptırılmasını istediğini, neticede bir incelemeye gerek kalmadan kalıcı bir bağlantı yapılmasını kabul ettiklerini söyledi.
Şebekelerin kalıcı olarak bağlı olmasının pek çok yararları olacağını ifade eden Akıncı, geçici anlaşmalara gerek kalmadan ihtiyaç durumlarında elektrik tedariki sağlanacağını, alınan ve verilen elektriğin mahsuplaşmasının kilowatt üzerinden yapılacağını, sadece herhangi bir tarafta çok büyük bir arıza olduğunda ticari bir anlaşma yapılacağını söyledi.
Kalıcı bağlantının sisteme daha çok yenilenebilir kaynak ekleme olanağı sağlanacağını ifade eden Akıncı, santrallerin bakımları esnasında herhangi bir bölgenin elektriğinin kesilmesine gerek kalmayacağını, aşırı yükten şebeke çökmelerinin yaşanmayacağı ve başka yararlarının da olacağını söyledi.
“Elektrik olayında kalıcı bağlantı yapılmıştır diyebiliriz. Sistem zaten bir süredir deneniyordu. Bu konuda mobil telefonlarda olduğu gibi teknik bir sürece gerek yok” ifadesini kullanan Akıncı, uzmanların fiyatların düşmesi ihtimalinin de olabileceğini dile getirdiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, bu anlaşmadan Kıb-Tek’in ögördüğü yatırımlardan vazgeçmememsi gerektiğini, aslolanın artan ihtiyacı da dikkate alarak KKTC’nin kendi elektrik ihtiyacını karşılaması olduğunu da vurguladı. “Biz yatırım yapmayalım ihtiyacı Güney Kıbrıs’tan karşılayalım gibi bir yaklaşım olmaması gerektiğini belirten Akıncı “Bizim kendi bölgemizde artan ihtiyacın kendi üretimimizle karşılanması akıl işidir” dedi.
MAYINLAR’DAN TAMAMEN ARINMIŞ BİR ADA İSTİYORUZ
Mayınlarla ilgili varılan mutabakat hakkında da Akıncı, “Buradaki hedef önemlidir, mayından tamamen arınmış bir ada istiyoruz” dedi.
Varılan mutabakatta Kuzey’de mayın bulunduğu şüphesi bulunan 9, Güney’de de 9 bölge olmak üzere 18 bölgede mayın temizleme çalışması yürütüleceğini kaydeden Akıncı, toplamda 47 mayın tarlasının bulunduğunu, alınan kararın arkasının da gelmesi gerektiğini söyledi. Akıncı, mayın temizleme çalışması yapılacak alanların bu alanların daha çok batıda Güzelyurt bölgesinde olduğunu, Kuzey’de Alayköy yakınlarında, Güneyde’de Akıncılara yakın alanlar da bulunduğunu kaydetti.
SANAT ESERLERİNİN VE KIBRISLI TÜRKLERE AİT ERŞİVLERİN İADESİ
Kültür sanat alanında önemli bir adım atıldığını, Atatürk Kültür Merkezi deposunda 45 yıldır duran Kıbrıslı Rum sanatçılara ait 200’ün üzerinde tablo bulunduğunu kaydeden Akıncı, eserlerin iadesinin sanatçılardan oluşan iki toplumlu Kültür Komitesi’nin ilk günlerden itibaren gündeme taşıdıkları bir olay olduğunu aktardı. Cumhurbaşkanı Akıncı, bu eserlerin çürümeye terk edilmemesi gerektiğini, envanter çalışması yapıldığını ve hangi sanatçılara ait olduğunun tespit edildiğini, kollektif akılla bunun doğru bir iş olacağı kararına vardıklarını ve karşı tarafa ilettiklerini söyledi. Akıncı bunun karşılığında da Kıbrıs Türklerin Aralık 1963’den itibaren Kıbrıs Yayın Kurumunda (RIK’de), Kamuran Aziz, Abülaziz Azim Topluluğu, Mustafa Kenan Topluluğu gibi müzik gruplarının eserleri, Aleko ile Cafer gibi skeçlerin iadesinin sağlanacağını ifade etti. Bunların BRT için kültürel servet olacağını kaydeden Akıncı, teknik çalışmaları tamamlayıp değiş tokuşun yapılmasını sağlayacaklarını söyledi.
“MANEVİ HUZUR DUYUYORUM”
Alınan kararlarla ilgili olarak “Manevi bir huzur duyuyorum” diyen Akıncı, mantıklı taleplerle gelinmesi halinde güveni arttırmaya yönelik yeni uzlaşma noktaları sağlanabileceğine inandığını söyledi.
“YENİ KAPILARIN AÇILMASI ÖNEMLİ BİR OLAY”
Derinya ve Aplıç kapılarının açılmasının da önemli olay olduğunu kaydeden Akıncı, rakamlara bakıldığında Derinya’da Kuzey’e geçenlerin Güney’e geçenlerden daha çok olduğunu, Mağusa Surları içerisindeki esnafın yüzde 99’unun durumdan memnun olduğunu kaydetti.
“ERENKÖY’DE KORİDOR MÜMKÜN DEĞİL”
Eski Erenköy’de bir koridor açılması konusunda Akıncı, bölgenin tamamen kapalı ve askeri bir bölge olduğunu, bazı şeylerin yapılmasının mümkün olmadığını, bunu Anastasiadis’e izah ettiğini kaydetti.
RUM TARFINININ TURİSTLERE YÖNELİK ENGELLERİ
Elektrik ve telefonda Kıbrıs Rum Kesiminin 180 derece dönüşünü önemsediğini kaydeden Akıncı, ancak Anastasiadis’ten beklenen daha olumlu sinyallerin bulunduğunu bunlardan bir tanesinin de Güney’deki havalimanına gelen ve Kuzeye geçmek isteyen turistlere çıkarılan engeller olduğunu, bunların atmosferi zehirlediğini, Amerikan ve AB pasaportlu turistlere izin verilirken üçüncü ülkelerden gelen turistlerin Kuzeye geçmesinin engellenmesinin saygılı bir davranış olmadığını, ayrımcılık yapıldığını söyledi.
“HELLİM’DE ORTAK ANLAYIŞ GEREKLİ”
Hellim tescili konusunda da Kıbrıslı Rumların varılan mutabakatın dışında hareket etmesinden dolayı AB’nin adım atmadığını kaydeden Akıncı, Rum tarafını bu konuda da ortak anlayışa çağırdı.
PARÇA PARÇA ÇÖZÜM
Parça parça çözüm konusunda ise Akıncı, 11 Şubat 2014’te dönemin liderleri arasında varılan uzlaşmada bütünlüklü çözüm maddesi bulunduğunu, bunun mantığının bazı önemli konularda Türk tarafı bazılarında da Kıbrıs Rum tarafı bir şeyler alacağını, bunların dengeli ve eş zamanlı olmaması durumunda dengelerin bozulması ihtimalinin bulunduğunu anlattı.
Örnek olarak, dönüşümlü başkanlık veya bakanlar kurulunun oluşumunda uzlaşmaya varıldığı halde, Kıbrıs Rum tarafının bazı beklentilerinin gerçekleşmemesi halinde çözümü gerçekleştirmenin mümkün olmadığını anlatan Akıncı, ‘parça parça’ çözümde dengeyi gözetmenin çok zor olduğunu, öncelikle 11 Şubat anlaşmasından uzaklaşılması gerektiğini ifade etti.
Akıncı’nın en son konuşması gereken konuları önce konuştuğu yönde gelen eleştiriler hakkında ise, 11 Şubat Anlaşmasının tüm konuların dönüşümlü olarak konuşulmasına amir olduğunu, sonuç alamak için konuların dönüşümlü konuşulması gerektiğini söyledi.
“BM PARAMETRELERİ ESAS”
BM parametrelerinin ve federasyon tezlerinin gerçekçiliğini yitirdiği şeklindeki yorumlar hakkında düşüncesinin sorulması üzerine Akıncı, 2017 Haziran ve Temmuz aylarında İsviçre’de yapılan müzakerelerde epey mesafe alındığını, Türkiye’nin gerekli esneklikler gösterebileceğini mesajını verdiğini, ancak Rum tarafının tavrında hep bir olumsuzluk bulunduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Akıncı, Anastasiadis’ten dönüşümlü başkanlığa gerek olmadığı, seçimlerde tek seçmen listesi olması taleplerinin geldiğini, Yunanistan Başbakanı’nın gelmesinin Rum tarafınca engellendiği, Türk tarafı çözüm yolu arayışı içerisindeyken Rum tarafının ayrılmak için bavullarını hazırladığını öğrendiklerini, bunların hayal kırıklığı yarattığını bildirdi.
Çözüm umutlarının tükendiğine inanmadığını, statükonun da sürdürülebilir olmadığını, statükonun sürdürebilir değilse de yerine anlaşarak bir şey konması gerektiğini ifade eden Akıncı, önünde 14 aylık görev süresi bulunduğunu, BM Genel Sekreterinin yardım çağrısını elinin tersi ile itme gibi bir hakkı olmadığını söyledi.
Çözümün müzakerelerle bulunması, çözüm arayışının Birleşmiş Milletler’le yapılması, müzakerelerin ucu açık olmaması, siyasi eşitliğin temel kavram olması üzerinde kendi aralarında mutabık kaldıklarını belirten Akıncı, ayrıştığımız nokta, ben mümkün çözümün BM parametreleri ile olduğu iddiasındayım, bazı arakadaşlar da diyor ki o defter kapandı” dedi.
Merkezi Hükümette karar alınırken Kıbrıslı Türklerin de bir olumlu oyunun aranması parametresine, Kıbrıslı Rumların elektrik ve mobil telefonlarda olduğu gibi yaklaşacağını belirten Akıncı, “İddia ediyorum, olumlu oy meselesinde de yaşanacak olan süreç budur. Doğru noktaya geleceklerdir, başka çareleri yoktur çünkü bu bir BM parametresidir” dedi.
“SİYASİ EŞİTLİKTE SONUNA KADAR DİRETEMEZLER”
Siyasi eşitlik sayısal anamda eşitlik olmamakla beraber, kurullarda Kıbrıs Türk toplumunun temsiliyeti ve karar alınırken etkin katılımının BM parametrelerinde yer aldığını kaydeden Akıncı, “Kuvvetle inanıyorum, Kıbrıs Rum tarafı sonuna kadar diretemez diretirse yalnızlaşacaktır” ifadesini kullandı.
“FEDERASYONDAN VAZGEÇERSEK DOĞALGAZDAN DA VAZGEÇMİŞ SAYILACAĞIZ”
Federal bir çözümden vazgeçilmesi halinde doğal gaz zenginliklerinden de vazgeçilmiş olunacağını belirten Akıncı, BM parametrelerinin dışında, iki ayrı devlet talep edilmesi halinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin de kararlarını değiştirmesi gerekeceğini söyledi. Akıncı, “Rusya, Amererika ve Çin’in de yer aldığı Güvenlik Konseyinin karar değiştirmesi mümkün mü?” diye sordu.
Cumhurbaşkanı olarak pek çok girişimde bulunmasında rağmen, KKTC’nin tanınmış olmamasından dolayı Azerbaycan’a bile ziyaret gerçekleştiremediğini belirten Akıncı, Azerbaycan’ın KKTC ile ilişkilerinde Karabağ sorunu öne sürdüğünü, Rusya’dan çekindiklerini, KKTC’nin ayrı bir devlet olarak tanınmasının kolay olmadığını söyledi.
Kazakistan’da yer alan İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısında Teşkilat’tan davet almasına rağmen KKTC Cumhurbaşkanı olarak katılamadığını, Kazakistan’ın Kuzey Kıbrıs’ı ayrı bir heyet olarak kabul edemeyeceklerini söylediklerini kaydeden Akıncı, Türkiye’nin heyetine dahil edilmesi teklif edildiğini ancak bunu ahlaksız teklif olarak gördüğünü söyledi.
Türkiye’nin futbol takımları ile dostluk maçı dahi yapamadıklarını ifade eden Akıncı, Türkiye takımlarının suçlamadığını, Kıbrıs Türk takımları ile maç yapmaları durumunda ceza yiyeceklerini anlattı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Ana muhalefet UBP liderinin önerdiğini yapması halinde, BM Genel Sekreterinin geçici olarak Kıbrıs konusunda atadığı yetkilinin defterini kapatacağını, Kıbrıslı Türklerin BM parametrelerinin dışında arayış içerisinde olduğunu söyleyerek “suçlu gömleğinin bu toplumun sırtına giydirileceğini” söyledi.
“DESANTRALİZASYON DİYEREK SİYASİ EŞİTLİĞİN BERTARAF EDİLMESİNİ KABUL ETMEYİZ”
Kıbrıs Rum Yönetiminin desantralizasyon düşünceleri konusunda da Akıncı, Anastasiadis ile 26 Ekim 2018’de yaptığı görüşmede bir sonraki toplantıya hazırlıklı gelmesini talep ettiğini, yaptıkları son toplantıda görüşmenin bu konuda daha ayrıntılı geçtiğini söyleyebileceğini kaydetti.
Anastasiadis’in desantralizasyon konusunda tek tek hangi yetkilerin kanatlara aktarılacağını söylemediğini belirten Akıncı, Anastasiadis’in merkezde kalacak yetkileri sınırlandırmaya; Sayın Eroğlu’nun 11 Şubat 2014’te kabul ettiği, tek egemenlik, tek uluslararası kimlik, tek vatandaşlığın yanısıra, merkezi idarenin yetkilerinin tek münhasır ekonomik bölge, tek FIR hattı, BM ve AB’de tek ses, federal finans konuları gibi konularla sınırlı kalması ve geriye kalan yetkilerin büyük oranda kurucu devletlerde olmasına hazır olduğunu belirtti.
Kurucu Devletlerin daha güçlü yetkilerle donatılması Kıbrıs Türkünün önceden savunduğu bir fikir olduğunu ifade eden Akıncı, bu konuda herhangi bir sıkıntı bulunmadığını, sıkıntının merkez devlete verilecek yetkilerde kararların nasıl alınacağı noktasında olduğunu söyledi. Akıncı,”Sayısal çoğunlukla alalım derseniz siyasi eşitlik bertaraf edilmiş olur” dedi.
Anastasiadis’in Kıbrıslı Türklerin olumlu oyunun sadece Kıbrıslı Türkler açısından hayati öneme sahip konularda olmasını talep ettiğini kaydeden Akıncı, Anastasiadis, aksi olması halinde, çıkacak gazın Girit ve Yunanistan üzerinden Avrupaya ulaştırılmasını içeren Eastmed projesinin Türkiye’nin isteği üzerine engellenebileceğini bir örnek olarak gösterdiğini anlattı. İsviçre’deki görüşmelerin açılışında, 28 Haziran 2017’de Anastasiadis’in yaptığı konuşmada Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğini tanıdığını ve bakanlar kurulunda olumlu oyu olacağını da örnek verdiğini hatırlatan Akıncı, Anastasiadis’in siyasi eşitlik konusunda öne sürdüğü sıkıntılara, kendi içlerinde bile itirazlar geldiğini kaydetti. Akıncı, 800 bin nüfusu olan Güney Kıbrıs’ın AB’de 83 milyon nüfusu olan Almanya ile eşit oya sahip olduklarının dile getirilerek Anastasiadis’in savlarının yanlışlığına işaret edildiğini vurguladı.
“SÜREKLİ KARŞI DURUŞLARI SONUNA KADAR GİDEMEZ”
“Sürekli karşı duruş telefondaki gibi sonuna kadar gidemez ” diyen Akıncı, Kıbrıs Rum Kesiminin, dış politika, güvenlik, savunma konularında kararların Başkan ve başkan Yardımcısının birlikte karar vermesini kabul ettiğini belirtti. Akıncı “ Bu gibi alanlarda yetki verdiğiniz zaman geriye ne kalıyor da bu inat sürüyor. Federal bütçeyi yalnız mı yapmak istiyor? Kıbrıslı Türklerin bir oy hakkı olmasın mı? Görülecektir ki Rum bu tavrı yanlıştır ve uluslararası alanda destek bulmayacaktır, yeter ki yalpalamayalım başka yollara sapmayalım” dedi.
“GERGİNLİKLER YAŞANABİLİR”
Cumhurbaşkanı Justafa Akıncı doğalgaz konusundaki soruları da yanıtladı. Göreve geldiğinde, müzakereler başlamadan önce Rum tarafından kazıların durdurulmasını talep ettiğini kaydeden Akıncı, Anastasiadis’in bunu kabul ettiğini, ancak bir sonraki yıl kazı için lisans verme aşamasına gelince doğal gaz arama hakkının görüşme mevzusu olmadığını egemenlik hakkı olduğu yaklaşımı sergilediğini söyledi.
“Bu iş iki tarafın da kazmasına doğru gidiyor” diyen Akıncı, Türkiye’nin de gerek kendi münhasır bölgesinde gerekse KKTC’nin izin verdiği bazı bölgelerde sondajlara başlayacağını belirtti. Akıncı, doğlagaz konuusnda çakışan alanlar bulunduğunu da hatırlatarak, bölgede yeni gerginlikler doğabileceğini söyledi.
Uluslararası toplumun Kıbrıs Rum tarafının sırtını bu konuda sıvazlamasının barışa katkı yapmadığını kaydeden Akıncı, bu konuda Kıbrıs Türkü’nün dışlanmasına ve Türkiye’nin denklemin dışına bırakmana müsaade edilemeyeceğini söyledi.
CUMHHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI
2020’de yer alacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olup olmayacağı sorusu karşısında akıncı, adaylık yarışının tartışmalarının kızıştırılmasının yarar sağlamayacağını, 14 aylık sürede yapılacak çok iş bulunduğunu bunu gündeme getirmenin hiç de yeri olmadığını söyledi.
“Yeri ve zamanı geldiğinde bunu değerlendireceğim” diyen Akıncı, adaylık konusunda kesin bir şey söylemenin çalışmaları sıkıntıya sokacağına inandığını söyledi.
İşbirliği modeli önerisiyle ilgili olarak da Akıncı, Dışişleri Bakanının söz ettiği işbirliği modelini kendisinin yıllardır, Lefkoşa Belediye Başkanlığı döneminden itibaren yaptığını, bunların yeni şeyler olmadığını, bunların sürdürülmesinin gerektiğini ama doğal gaz konusunda yaşananların ortada olduğunu ve Kıbrıs Rum tarafının işbirliğine yaklaşmadığını söyledi.
Akıncı, Kıbrıs Rum Kesmi ile işbirliklerine kapalı olmanın söz konusu olmadığını ancak statükonun devam etmesi ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin, Kıbrıs Cumhuriyetinin tek temsilcisi olarak hareket etmesi konusunda adım atılmamasına razı olamayacağını vurguladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.