UBP- DP koalisyon hükümetinin Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun bu göreve geldiği günden beri Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın liderliğinde yürütülen müzakereleri her fırsatta olumsuz etkileyebilecek hal ve davranışlarda bulunduğu sır değil elbet.
Sayın Ertuğruloğlu kişisel sığ siyasi görüşü doğrultusunda bunu hep yapıyor.
Ve bir şekilde yapmaya devam ediyor.
Eline fırsat geçirmeyedursun bunu hemen kullanıyor.
İşte bu noktada da bir süreden beridir hükümetin arkasına saklanarak devam eden müzakerelerin olumlu havasını bertaraf edebilecek, sürece olumsuz yansıyabilecek ne varsa onu yapmaya çalışıyor.
Kendi çapında tabi.
Malum bu hususta son hamlesi, Rumlar’ın Kuzey’de kalan kilselerde ayin yapmalarını engelleyecek kararlar üretmesiydi.
Sözüm ona bu ayinlerin yapılmasına ilişkim kriter getirmeyi amaçlıyormuş UBP-DP hükümeti adına Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu.
Yani bu ne demek?
Kuzey’deki kilselerde Rumlar’ın ayin yapmasına kısıtlama getirmek ve/ veyahut engellemeye çalışmaktır.
Din ve inanç özgürlüğüne kota koymaya kalkmaktır.
Burada amaç düzenleme falan yapmak da değildir.
Kuzey’de çözümsüzlüğe oynayan bir grubun devam eden müzakere sürecine yönelik olumsuz hava yayma gayretidir.
Maalesef UBP-DP koalisyon hükümetinin kurulması ile birlikte bu yönde ki çabaların yoğunlaşmış olduğunu üzülerek görmekteyiz.
Hükümet yetkililerinin zaman zaman yaptıkları açıklamalarda da bunu zaten görmek mümkün.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da bunu farketmiş olacak ki, geçtiğimiz gün yerinde bir çıkış yaparak Kuzey’deki kilselerde ayin kısıtlamasına gidersek, ya da bu yönde bir yasaklama getirmeye teşebbüs edersek bunun kendi bacağımıza sıkacağımız bir kurşun olduğunu söylemesi konunun vahimiyeti açısından çok önemliydi.
Sayın Cumhurbaşkanı yerden göğe kadar haklıydı.
Bırakın yürütülen müzakere sürecini, böyle bir hareket doğrudan insan hakları ihlali olarak algılanacaktır.
Zira burada yapılmak istenen şey, inanç özgürlüğüne kota koymaya kalkmaktır.
Kim tarafından?
Kuzey’deki otırite tarafından.
Soğuk harp dönemi kafasında kalmış sığ siyasi zihniyet tarafından.
İşte bunu gören Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı anayasal yetkileri ve sorumluluğu dahilinde konuya müdahil olmuş ve Kuzey’deki kilselerin kullanımı konusunda kriter getirmeye çalışan hükümete uyarılarda bulunmuştur.
Bunu yanlış algılayan ve fırsat kollayarak konuyu saptırmaya çalışan Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu ise haddini aşarak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ya laf yetiştirmeye kalkmıştır, çeşitli tenkitler yaparak.
Oysa Sayın Cumhurbaşkanı’nın da belirttiği gibi Dışişleri Bakanı bu mevzuda Cumhurbaşkanı’nın muhatabı değildi ve olamazdı.
Cumhurbaşkanı hükümetin başkanına yönelik gerekli uyarılarını anayasal hak ve sorumlulukları dahilinde yapmıştı.
Bu bağlamda Dıişleri Bakanı da muhatabı değildi ve olamazdı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.