Yüksek Öğrenim Denetleme ve Akreditasyon Kurulu’nun yasası Yükseköğretim Kurumları Kurulu, Görev, Denetleme ve Akreditasyonu Yasası 1986 yılında Cumhuriyet Meclisi’nden geçmiş sonrasında da 5/6 yılda bir değiştirilmiş.
Yani anakaradaki Evren Cuntası’nın rüzgârları kuzey Kıbrıs’ta henüz daha eserken ve Kenan Evren T.C. Cumhurbaşkanı iken.
Türkiye’de Evren Cuntası akademik özgürlükleri zaptu rapt altına almak ve Üniversiteleri bir elden yönetmek/kontrol etmek/ baskı altına almak için YÖK’ü kurar.
YÖK uygulamaları Türkiye’de her dönem akademide tartışma konusu olur. YÖK’ün kaldırılması gerektiği birçok siyasal partinin programına girer.
6 Kasım 2015’de EĞİTİM İLKE-SEN tarafından yapılan açıklamada YÖK’ün yeni baskıcı yöntemlerle 12 Eylül zihniyetini devam ettirdiği belirtilerek “YÖK Kapatılmalı, Üniversiteler Özgürleşmelidir” denildi. “Bugün, Türkiye üniversitelerinin üzerinde bir karabasan gibi duran ve onların hem özgürlüğünü hem de niteliğini sınırlayan Yüksek Öğretim Kurumu'nun 34. yılı. Tam 34 yıldır öğrenciler sistemin üniversiteler üzerindeki sopası haline gelmiş bir kurum tarafından elleri ve ayakları bağlanan üniversitelerde eğitim almaya çalışıyor. Tam 34 yıldır, 12 Eylül 1980 darbesinin en sembolik miraslarından biri olan YÖK üzerinden üniversitelere dikte edilen resmi ideolojiyle muhatabız. Resmi ideoloji ne zaman ihtiyaç duysa yardıma koşan YÖK, gerek 1402'likler rezilliği, gerekse 28 Şubat post-modern darbesi gibi olaylarda üzerine düşen vazifeyi harfiyen yerine getirmiş bir kurumdur. Tam 34 yıldır, YÖK ve onun düzenlemeleri neticesinde üniversiteler, düzen iktidarlarının arka bahçesi olma konumundadır. Üniversitelerde ilmî kriterler, yerlerini siyasi iktidarlara yakınlığa bırakmış durumdadır.” denilerek, YÖK’ün kapatılması çağrısı yapıldı.
20 Ağustos 2016’da daha yakın tarihte FETÖ operasyonlarını değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, "YÖK kapatılmalıdır. Bu operasyonları karartan merkez, YÖK'ün yönetim kuruludur. Açıkça söylüyorum YÖK'teki yönetim kurulu üyeleri görevden alınmalıdır" dedi.
Onedio.com’da 2015 yılında yayımlanan bu yazı aslında işin özetini veriyor aynen aktaralım.
YÖK, yani Yükseköğretim kurulu 1982 Anayasası'nın 131. maddesi esasında; "Yükseköğretim kurumlarının öğretimini planlamak, düzenlemek, yönetmek, denetlemek, yükseköğretim kurumlarındaki eğitim-öğretim ve bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirmek bu kurumların kanunda belirtilen amaç ve ilkeler doğrultusunda kurulmasını, geliştirmesini ve üniversitelere tahsis edilen kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak ve öğretim elemanlarının yetiştirilmesi için planlama yapmak maksadı ile kurulmuştur.
Ancak bugün eşi dostu hısım akrabayı işe almak, kendinden olanı rektör yapmak, üniversitelerin kafalarına göre takılmasının önüne geçmek, iktidarın sopası olmak gibi daha asli görevleri vardır. YÖK nedir, ne değildir anlatmayacağız, sorumluluklarından, görev alanlarından bahsetmeyeceğiz, dilimiz döndüğünce neden gereksiz onu anlatacağız.
1. Yök, Üniversitelerin, orada çalışanlar tarafından seçilen kişilerce yönetilmesine engeldir.
2. Türkiye gibi 75 milyonluk bir ülkenin, dünyanın en iyi 100 üniversitesine hiç üniversite sokamayışının sebebidir Yök.
3. Bilimsel özgürlüğün önündeki en büyük engeldir.
4. Ödül alan neredeyse bütün Türk bilim insanlarının ya yurt dışında eğitim görmüş ya da yurt dışında çalışan kişiler olmasının baş sorumlusudur Yök.
5. Üniversitelere seçmece kendi adamlarını doldurmanın bir numaralı aktörüdür kendisi.
6. Dünyaca kabul gören bilimsel dergilerde, yayınlarda Türk üniversitelerinden çok az makale bulunmasının sebebidir.
7. Türkiye’nin bir “ara eleman” ülkesi olmasının en önemli sorumlusudur.
8. Türkiye’nin tıp, mühendislik, bilişim, sosyal bilimler, vb. hiç bir alanda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmamasının temellerini atandır yök.
9. Yök, Demokles’in kılıcıdır, bilim yapan, düşünen, fikir üreten insanların tepesinde sallanan.
10. Yök, bilim insanlarını, düşünce insanlarını, eğitimli kişileri, bunlarla hiç alakası olmayan kişilerin yönetmesinin aracıdır.
11. Kuruluş amacı üniversiteleri tek tipleştirmek, bilimden uzaklaştırmak, akademik özgürlükleri yok etmek, bilim insanları üzerinde baskı kurmak olan bir kuruldan başka bir şey beklemek yanlıştır.
12. Kurulduğu tarihten bu yana, bütün hükümetlerin muhalefetteyken eleştirdiği, kaldırılması gerektiğini savunduğu, ancak iktidara gelince bağrına bastığı bir kurumun asıl amacı çok nettir.
13. Bağımsız, özgür, bilimsel bir yüksek öğretim isteniyorsa, toplumda olumlu yönde bir değişim ve gelişim arzulanıyorsa, üniversitelerin bilim, teknoloji üretmesi bekleniyorsa bunun önündeki en büyük engel kesinlikle kaldırılmalıdır.
14. Aksi halde Türkiye’nin gelişmeyi betonda aramaya devam etmesi kaçınılmaz olacaktır.
İşte bizim YÖDAK’ın da örnek almaya çalıştığı kurum budur.
Tam da bu nedenlerle YÖDAK kapatılmalı Üniversiteler özgürleşmelidir. 40 yılı aşan Üniversitelerimizin kurumsallaşması artık tamamlanma noktasındadır. Yeni üniversite açma izinleri ise Cumhuriyet Meclisi’nin yetkisine verildiğinden YÖDAK’a artık ihtiyaç yoktur. KKTC Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı, KKTC Milli Eğitim ve Yüksek Öğrenim Bakanlığı’na dönüştürülmeli Yüksek Öğrenimin ihtiyaçları Bakanlık aracılığı ile yürütülmelidir.
YÖDAK’a ayrılan ve oralardakilerin kişisel hırs ve ihtiraslarını tatmin etmeleri için kullanılan para da Lefkoşa’ya daha faydalı olacak mesela köpek barınağına aktarılmalı bu ucube yapıdan bir an önce kurtulmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.