Üniversiteler ciddi bir toplumsal gereklilikle
kurulur. Toplumlar, halklar, ülkeler geleceğe dair hedefleri doğrultusunda daha eğitimli kadrolar yaratmak, hedefleri için bilimin desteğini almak amacıyla üniversiteler kurarlar. Buna ek olarak toplumların entelektüel birikimi
üniversitelerin açılması için bir ön şarttır.
Her toplum nüfusu ve imkanları doğrultusunda
üniversiteler kurar. Dünyada en fazla üniversiteye sahip Amerika Birleşik Devletleri'nde 105 bin kişiye bir üniversite düşmektedir. Ülkemizde ise 15 bin
kişiye bir üniversite düşmektedir. Britanya'da her 200 bin kişiye bir, Almanya'da 173 bin kişiye bir, Türkiye'de 400 bin kişiye bir üniversite düşmektedir.
Britanya, Almanya ve hatta Türkiye'de
yüzlerce, bazı ülkelerde binlerce yıllık akademi, üniversite geleneği bulunmaktadır. Ülkemizde bırakın köklü bir bilim geleneği olmamasını; ilk
üniversite mezunlarımız 70-80 yıllık bir geçmişe sahiptir.
Tüm bu olgular dikkate alındığında ülkemizde
üniversite sayısının kendi başına bir anomali olduğunu görebiliriz. Dolayısıyla asıl çürümüşlük bu küçük adayarısında 26 üniversiteye izin vermek ve bu durumu sürdürmeye çalışmaktır. Asıl sorun bir bakanın 16 üniversiteye izin vermesini
normal görebilmektir. Zamanında buna tepki koyanların düşman ilan edilebilmesidir.
Üniversitelerin aşırı sayıda olması doğal
olarak anomali yaratacaktı ve yaratmıştır. Çok sayıda üniversite mezunu ara eleman ve işçi gibi kritik bir işgücünü ortadan kaldırmış, on binlerce kaçak yabancı öğrencileri yaratmış, sosyal ve altyapı sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Devletin hiçbir kontrolü olmadığı bu alan ayrıca vergi ve sahte diploma cenneti yaratmıştır. Sahte diplomaların konuşulduğu bir ortamda kolay diploma sorununun da altını çizmekte fayda vardır. Kolay diploma, en az sahte diploma kadar ciddi
bir sorundur ve bu ülkemizde çok yaygın şekilde mevcuttur.
Üniversite gibi çok ciddi ve hassas bir alanda
yapılması gereken en son şey şunlardır:
1. Üniversite sayısını aşırı artırmak
2. Bu alanı herhangi bir denetime ve standarda
tabi tutamamak
3. Eğitimi sadece ciddi bir kazanç alanı
olarak kurgulayıp, ticarileştirmek.
Ne yazık ki ülkemizde tüm bu hatalar yapılmıştır. Rüşvet, sahte ve kolay diploma, sahte ve ucuz profesörlük tüm bu hataların sonucudur. Doğru teşhis, doğru tedavinin şartıdır. Polisiye işlemler
tedavi değil semptomların bastırılmasından öteye gitmeyecektir.
Yapılması gereken bellidir: Devlet yeni
akreditasyon programı ve kalite kriterleriyle tüm üniversiteleri yeniden kaydetmelidir. Uluslararası eğitimde kalite kriterlerini yerine getirmeyen
üniversiteler kapatılmalı, öğrenciler diğer üniversitelere aktarılmalıdır. Bu bağlamda üniversite sayısı azami olarak 5'i aşmamalıdır. Bu mümkündür, acildir ve tek çare olarak görülmektedir. Bunun dışında tüm uğraşlar fayda
etmeyecektir. Böyle bir yola girebilmenin ön koşulu ise rüşvet aldığı iddia edilenlerin yanında o rüşveti veren ve verdirenlerin üzerine gidebilmektir.
DAÜ-SEN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.