• BIST 9949.01
  • Altın 2976.723
  • Dolar 35.1352
  • Euro 36.6264
  • Lefkoşa 9 °C
  • Mağusa 11 °C
  • Girne 12 °C
  • Güzelyurt 8 °C
  • İskele 11 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 3 °C

DAÜ-SEN: Hükümet Yanlış Yoldadır

" Her şeyden önce devletten bağımsız kurumlar olan sendikalara böylesi bir şartın getirilmesi  hukuka da akla da  aykırıdır. "
DAÜ-SEN: Hükümet Yanlış Yoldadır

İşte açıklama;

22 Kasım 2024 tarihinde Bakanlar Kurulu’nun Resmi Gazete’de yayınladığı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası önerisinde Toplu İş Sözleşmesi’nin imzalanabilmesi için Maliye Bakanlığı’nın onayı şartı getirilmesi değişikliği bulunmaktadır. Hükümet önerisinde bu şartı sadece kamuya bağlı kurum ve kuruluşlara değil sendikalara da getirmiştir. Her şeyden önce devletten bağımsız kurumlar olan sendikalara böylesi bir şartın getirilmesi  hukuka da akla da  aykırıdır. Ancak esas önemli nokta Toplu İş Sözleşmesi hakkı garanti altına alan Anayasa’nın 54. Maddesi açıkça şarta bağlanmaya çalışılmaktadır. Bir yasa, Anayasa’da belirtilmediği, durumda, Anayasa ile garanti altına alınan bir hakkı sınırlayamaz. Buna ek olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından kabul edilen uluslararası sözleşmeler Toplu Sözleşme hakkının bu şekilde kısıtlanamayacağını göstermektedir. Hükümet hukuka ve akla aykırı bir uğraş peşindedir.

 

Hükümetin bu önerisi aslında idari olarak bir tür iflasın ilanıdır. Çünkü hükümet kendi atadığı kamu kurum ve kuruluşların yönetimlerinin  yürütme mekanizması içerisinde Toplu İş Sözleşmesi imzalamadan önce Maliye Bakanlığından  onay almasını talep edebilmekte ve fiilen bunu yapmaktadır.  Ancak Hükümet göreve getirdiği ve hukuken işveren pozisyonunda olan bir kamu iktisadi kuruluşunun yönetim kuruluna güvenememekte, yürütme mekanizması içerisinde süreçleri yönetememekte ve bir toplu sözleşme imzalamadan önce işveren pozisyonunda olan ve hükümetin atadığı yöneticilerin maliye bakanından yasal zorunluluk olarak onay alması gerektiğini ifade etmektedir. Bunun adı yönetememektir, pozisyonları menfaat ilişkileri içerisinde dağıtıp, tüm kurum ve kuruluşlarda Maliye Bakanını işveren pozisyonuna getirmektir.

 

41/2019 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası Hükümete ve Maliye Bakanlığı’na belediyeler dahil olmak üzere tüm kamu kurum ve kuruluşlarını mali açıdan tamamen kontrol etmeye fırsat vermektedir. Herhangi bir kurumun herhangi bir mali işlemi, bütçe hazırlanmasından uygulanmasına kadar, tamamen Maliye Bakanlığı’na bağlıdır. Söz konusu yasa Maliye Bakanlığı’na tüm kamu kurum ve kuruluşlarında tek bir liranın harcanmasını kontrol etme, harcanmasını önleme hakkı vermektedir. Böylelikle Hükümet çok geniş yetkilerle donattığı Maliye Bakanlığı’na ek bir yasa değişikliğiyle yeni bir yetki vermek istediği ortaya çıkmaktadır. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası’nda yetkilerini kullanmayı beceremeyen Maliye Bakanlığı yeni yasa değişikliğiyle elde edeceği yetkiyi kullanmayı becerebilecek midir? Böylesi bir adım kamu güvenliğini sağlamak için kurulan kolluk kuvvetlerini korumak için bir kolluk kuvveti kurmak kadar ironiktir.

Özetle Hükümet hem Hukuka aykırı bir yasa önerisi yapmakta, hem de mevcut yasalarla idare edemediği kurumları yeni bir yasa değişikliğiyle idare edeceğini sanmaktadır. Hükümet böylesi gülünç ve aciz bir duruma düşmüştür.

UBP-DP-YDP Hükümeti, ayrıca kamu çalışanlarına hayat pahalılığı ödeneğini yılda iki kez ve konsolide edilmeksizin verilmesine dair bir dizi yasa değişikliği hazırlamıştır. Bilindiği gibi 2024 yılında hayat pahalılığı ödeneği yılda üç kez ve konsolide edilerek verilmiştir. Uzun yıllardır ise 6 ayda bir ve konsolide edilerek verilmiştir. Bu uygulamanın, Hükümetin yasa değişikliğindeki ifadesiyle, maaşlarda  reel artışa neden olduğu ve devlet bütçesine ek mükellefiyet getirdiği hükümet tarafından iddia edilmekte ve değişiklik istenmektedir. Bu değişiklik önerisi reel artışı durdurma iddiasının ötesinde alım gücünü eriten niteliktedir.

Hayat Pahalılığı karşısında çalışanı ezdirmektir.Hükümetin yapması gereken çalışanları enflasyona karşı korumak için hayat pahalılığı ödeneğini DOĞRU ZAMANDA ve oranda vermesidir. Hükümetin hesapsız ve öngörüsüz tutumunu, rijit tavrını terk edip sendikalarla diyalog içerisinde bu konuyu görüşmesi gerekliliği açıktır.

Hükümet yönetememe ve hesapsız yönetme krizi yaşamaktadır.  Hukuka aykırı yasa önerisi ve hayat pahalılığından konsolidasyonu kaldırma çabası buna işaret etmektedir. Çare vardır. Çare tüm paydaşlarla, kibirden uzak sağlıklı ve mantıklı bir müzakerededir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler