• BIST 9916.22
  • Altın 2962.961
  • Dolar 35.2472
  • Euro 36.7735
  • Lefkoşa 8 °C
  • Mağusa 8 °C
  • Girne 11 °C
  • Güzelyurt 7 °C
  • İskele 8 °C
  • İstanbul 11 °C
  • Ankara 6 °C

Dedikodu

Mesut GÜNSEV

Epeydir Doç. Dr. Şafak Nakajima’dan bir alıntı yapmadık…Şafak Hoca gündelik hayatımızın vazgeçilmezlerinden “dedikodu “yu yazdı geçenlerde kendi bloğunda.Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’ nın Türkiye temaslarında çok eski bir söylem olan ve ünlü vatan Şairi Namık Kemal’in Magusa da sürgünken deneyimlerine ve yaşadıklarına dayanarak dile getirip “ bu Kıbrıs dedikodudan batacak “söylemini anavatanda  de kameralar karşısında kinayeli bir şekilde ve espri olarak söylemesinden sonra  adada gösterilen tepkiler de tam da bu yazıya denk geldi..

Bakılım Ruh-Beden Sağlığı Bütüncül Tıp Hekimi olan Şafak Hoca nasıl yaklaşmış bu konuya,yani “dedikodu” ya:

“Doğamızın, vaz geçilmez bir parçasıdır dedikodu.

Hepimiz yaparız!

Ahlaki ilkelerimiz ya da inançlarımız bize bunun yanlış olduğunu bildirse de, içimizde dedikodunun baştan çıkarıcılığına yenilmeyenimiz yoktur.

Neden?

Dedikodu, binlerce yıldır insanlığın kullandığı bir haberleşme aracıdır.

Etrafımızda olan biteni, dedikodu aracılığıyla öğreniriz.

İçinde yaşadığımız toplumun beklentilerini, arzularını, korkularını ve takıntılarını bize, dedikodudan daha iyi belleten bir araç yoktur.

Dedikodular aracılığıyla, hangi hareketlerimizin kabul görüp hangilerinin eleştiriyle karşılanacağını anlarız.

Kime güvenebileceğimizi, kimin üçkâğıtçı olduğunu ve başımıza iş açabileceğini, yan komşumuz yakışıklı bekâr delikanlının öğretmen bir eş aradığını, Gizem’in ‘ah keşke benimki de böyle olsa! ’diye hayran kaldığımız burnunun aslında estetikli olduğunu ve ameliyatını hangi doktora yaptırdığını öğrenmemizin, dedikodu dışında pek başka bir yolu yoktur!

Dedikodunun yegâne işlevi, bir şeyler öğrenmekten ibaret değildir.

Dedikodu, bizim gibi düşünen insanlarla aramızdaki bağı güçlendirir. Ortak değerlerimizi fark edip, yakınlaşmamızı sağlar.

İşyerinde sevilmeyen bir yönetici hakkında dedikodu yapmak, çalışanlar arasında dayanışma duygusu yaratır.

Sevmediğimiz birisinin; kötü, çirkin, başarısız yanlarını paylaşmak, muazzam bir psikolojik rahatlık getirir beraberinde.

Dedikodu, başkalarının talihsizlik ve mutsuzluklarını öğrenip, kendimizi iyi hissetmemiz gibi, anlaşılması ve itirafı zor bir rahatlamaya yol açar.

Kötü şeyler yaşayanlara bakıp halimizden memnun olur ve şükrederiz.

Almanların ‘Schadenfreude’ adını verdiği bu durumu bazen, başına talihsizlik gelen kişinin bunu hak ettiğine inandığımızda da yaşarız.

Dedikodunun bir başka işlevi, diğer insanların hayatlarıyla meşgul olurken, kendi hayatlarımızdaki eksik ve yanlışlarla ilgilenmekten kaçınmamızı sağlamasıdır.

Bütün magazin haberleri bu amaca hizmet eder.

Sanatçıların ya da hiç tanımadığımız birilerinin evlenmesini, boşanmasını ilgiyle izler, üstümüze vazife olmayan kumar borçlarından haberdar olur, ceviz büyüklüğünde taşı olan yeni yüzüğünün fiyatını öğreniriz.

Dedikodu, bize kendimiz hakkında da çok şey anlatır.

Neyin dedikodusunu neden yaptığımızı doğru tahlil edebilirsek, elde ettiğimiz bilgi bize, arzularımız, beklentilerimiz, düş kırıklıklarımız, değer yargılarımız, özgüvenimiz hakkında önemli ipuçları verir.

Dedikodu, kadınlara özgü bir davranış olarak bilinse de, bu saptama pek doğru değildir.

Evet, kadınlar gün boyu daha fazla sözcük kullanır ama erkekler de konuşurken dedikodu yapar ve dedikoduyu sever.

Kadın dedikodusu daha kişiseldir: ‘’Duydun mu? Merve, Kerem’le hafta sonu Bodrum’da kaçamak tatil yapmış!’’

Erkeklerinkiyse sıklıkla statüyle ilgilidir: ‘’Duydun mu? Can, son model BMW almış!’’

Kendi hakkımızda olmadığı sürece, dedikodu baldan tatlıdır.

Ama ya dedikodu bizim hakkımızdaysa?

İşte o zaman her şeyin tadı kaçar; dedikodu ‘’çok kötü, ‘’ ‘’çok ayıp!’’ ‘’çok günah!’’ bir şeye dönüşüverir birden!

Dedikodu yapmak doğamıza uygun olsa da, başkaları hakkında söylediğimiz doğru ya da yanlış her sözün, hiç ummayacağımız boyutlara ulaşıp, kalpleri kıracağını, ilişkileri mahvedebileceğini, insanların şerefleriyle oynayıp isimlerini lekeleyebileceğini unutmamalıyız!

Neyse ki, dedikodunun hasarını azaltmak için yapılabilecek bazı şeyler var.

Onları da başka bir yazıda anlatırım!

O zamana dek; kimse hakkında kötü dedikodular yapmayalım.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları