Değirmenlik Belediyesi Sağlık Şubesi ekipleri, bölgede LSD hastalığı ile ilgili panik yaratacak bir durum olmadığını, ancak tüm önlemlerin de alınması gerektiğinin altını çizdi.
Ülkemizde büyükbaş hayvanlarda tespiti ilk kez yapılan Yumrulu Deri Hastalığı (LSD) virüsü ile ilgili olarak, Değirmenlik Belediyesi Sağlık Şubesi ekipleri, belediye sınırları içerisinde bulunan mandıraları kontrol ederek gereken ilaçlamaları yaptı, ilgili hayvancıları bilgilendirdi.
Değirmenlik Belediyesi Sağlık Şubesi Sorumlusu, Veteriner Hekim Şifa Berkan, LSD hastalığı ile ilgili yaptığı incelemeleri sonrasındaki açıklamasında, Değirmenlik Belediyesi sınırları içerisinde yer alan tüm mandıraların, hastalığın taşıyıcısı sinekler bakımından kontrol edildiğini belirterek, tüm mandıraların rutin olarak ilaçlandığını ve ilaçlanmaya da devam edileceğini ifade etti. Berkan, ortada panik yapılması gereken bir durumun olmadığının ama önlem alınmasının da şart olduğunun altını çizdi.
Şifa Berkan hastalığın insanlar için herhangi bir tehlike arz etmediğini söyleyerek, LSD hastalığına sadece sığırlarda rastlanılabileceğini ve kendi sorumlulukları altında bulunan Değirmenlik Belediyesi sınırları içerisindeki mandıralarda bu hastalıkla karşılaşılmadığını vurguladı. Sağlık Şubesi ekipleri ile mandıraları gezen Berkan, LSD hastalığı ile ilgili endişe taşıyan hayvancıları da bilgilendirerek, hayvancılara almaları gereken önlemleri anlattı.
Veteriner Hekim Şifa Berkan LSD hastalığı ile ilgili merak edilen soruları cevapladı:
LSD hastalığı nedir?
En basit tanımı ile bu hatalık sığırların çiçek hastalığıdır. Hastalık deride, özellikle baş, boyun ve bacaklarda, 7 cm kadar büyüyebilen nodüller ile karakterizedir.
Bu hastalık nerelerde ve ne şekilde ortaya çıkar?
Sadece sığırlarda görülür. Ayrıca hastalığın bugüne kadar koyunlarda veya insanlarda görüldüğüne dair de bir bulgusu yoktur. Yani, Küçükbaş hayvan üreticileri ve vatandaşlarımız bu konuda rahat olabilirler.
Hastalığın ortaya çıkmaması için alınması gereken önlemler nelerdir?
- Öncelikle hayvancıların hayvanlarını çok iyi gözlemlemeleri gerekir.
- LSD hayvanlarda normal bir hastalık belirtisi gibi başladığından, yani etken alındıktan sonra; yüksek ateş, burun akıntısı gibi birçok hastalıkta karışılaşılabilen bulgular gösterdiğinden dolayı, hayvancıların şüphelendikleri anda mutlaka en yakın veterinere ya da Veteriner Dairesi’ne danışmaları gereklidir.
- Delici ve emici ağız organeline sahip insektler (sivrisinek, küp düşen, bazı karasinek türleri hatta keneler) ile bu hastalık yayılır. Ayrıca yalayıcı ağız organeline sahip ev karasinekleri gibi insektler de hastalığın bulaşmasında rol oynayabilirler. Bu nedenle de mandıralardaki sineklerle ciddi şekilde mücadele edilmesi gerekir.
- Ve en önemlisi de hastalığın görülmesi ile birlikte alınan karantina ve kontrol tedbirlerine mutlak suretle uyulması gerekir. Basitçe bu şu demektir, özellikle bu süreçte hayvanları bir bölgeden çıkarıp diğer bir bölgeye sokmak yanlıştır. Hayvancılarımız, lütfen buna gerçekten dikkat etsin yoksa sinekten çok hastalığı kendileri yaymış olurlar. Bu konuda bir de şu var; bulgusu yoksa bile hayvan etkeni almış hale hazırda taşıyor olabilir. Bu yüzden hayvancı, sağlıklıdır kararını bakıp verip, hayvanı taşıyamaz.
Sineklerin çoğalmaması ve yayılmaması için mandıralarda neler yapmalıyız?
Günümüzde ve gündemimizde hep kimyasal ilaçlarla mücadele konuşulmakta ve talep edilmektedir. Bizler yıllardır hayvancılarımıza bunu anlatmaya çalışıyoruz. Sivrisineklerin üremek için durgun sulara (ağzı açık kaplara veya su yalaklarında bekletilen durgun sulara), diğer sinek türlerinin ise organik atıklara (evsel organik atıklara, dışkı, gübre ve ölü hayvanların atıklarına) ihtiyacı vardır. Bu nedenle basit gibi görünen ama etkili çevre şartlarının düzeltilmesi de bir mücadele şeklini oluşturur ki buna fiziksel mücadele denir. Aşağıda açıkladığımız bu mücadeleyi uyguladığımız zaman sadece LSD değil tifo, leishmania, sıtma hastalığı gibi sineklerle yayılıp bulaştırılan birçok hastalıklar da önlenmiş ve/veya azaltılmış olunur.
Fiziksel mücadelede tüm hayvancıların hatta halkımızın yapması gerekenler:
- Durgun su biriktirmemek için:
1-Çiçek sulamak da dahil olmak üzere, kullanım sularını ağzı açık kaplarda 5 günden fazla tutmamak (kaplarınızın içerisinde gördüğünüz oynayan kurtçuklar sivrisinek larvasıdır. Lütfen bu suyu dibine kadar boşaltınız)
2-Mandıralardaki yalaklardaki suları en çok 5 günde bir tamamıyla boşaltıp, temizleyip, yeniden doldurmak gerekir. (Unutmayınız ki, etinden, sütünden, hatta yumurtasından yararlandığımız hayvanların, biz insanlar gibi sağlıklı suları temiz kaplardan içmeye ihtiyaçları vardır) Köpeklerimizin ve tavuklarımızın önlerindeki su kapları, hatta çiçek saksılarımızın altında bulunan su dolu kaplar da bunlara dahildir.
- Organik atıklarda üreyen sinekler için:
1-Çöplerinizi sağa sola atmak yerine lütfen belediyenin çöp bidonlarına veya konteynırlarına atınınız.
2-Hayvanlarınızın altındaki gübreleri düzenli olarak temizleyin ve mümkün olduğunca yerleşim yerlerinden uzağa götürünüz. Karasinekler özellikle sığırların gübrelerinde çoğalmak için kendilerine çok güzel ortamlar bulurlar. (Gübrelerinizin içinde gördüğünüz küçük beyaz kurtcuklar karasinek larvasıdır) Bu nedenle gübrelerinizi ağılların içinden sık sık temizleyip, mümkünse tarlalarınıza kullanmak üzere çıkarmalısınız.
3- Karasinekler için yine süt, noro suyu gibi maddeler çok çekicilik arz ettiğinden, sağım hanelerimizdeki genel temizliğimize ve süt içirdiğimiz buzağılarımızın kaplarındaki temizliğe daha çok önem vermeliyiz. Noro sularımızı da sağa sola boşaltmak yerine, devletin gösterdiği yerlere boşaltmalıyız.
4-Özellikle sığır işletmelerinde gözlemlediğimiz yanlışlardan biri de, dar ve çatısı alçak alanlarda yapılmaya çalışılan hayvancılıktır. Bu durum, temizliğin sürekliliğini zorunlu kılar. Böylece düzenli şekilde yapılmayan temizlik ise; işletmeleri, maalesef sinek üretim tesisi haline getirir.
5-Hayvan ölülerinin mutlaka gömülmesi gerekiyor. Leş yiyici hayvanların ölü hayvanlardaki hastalık etkenlerini çevreye yayması birinci riski, sinek üretmeleri de ikinci riski oluşturur. Sinekler bu ölü hayvanlardan da hastalık etkenlerini alıp bulaştırabilir. Bu nedenle hayvancıların daha duyarlı olup, hayvan ölülerini doğaya atmak yerine gömmeleri gerekmektedir. Yaptığımız çalışmalarda bazı hayvancıların ölü hayvanlarını uzun süre mandıralarında bıraktıklarını dahi gözlemledik.
Hastalığa yakalanan hayvanların iyileşme şansı var mı?
Evet, var. Ama hasta olduğu sürece hem kendisi ekonomik kayıp yaşattığı için, hem de hastalığı bulaştırma riskini taşıdığı için, hayvancılık ve hayvan sağlığı bakımından iyileşmesi maalesef artık önemini yitirmiş olur.
Peki, hayvancılar bu konuda ne kadar bilgili?
Gördüğümüz kadarıyla hayvancılar bilgili olmaktan çok panik olmak halindedirler. Bu nedenle bizce, hayvancının bire bir yetkili kişiler tarafından bilgilendirilmesi ve panik yapmak yerine önlem almasının sağlanması gereklidir. Biz, mandıralarda yaptığımız çalışmalarda bazı hayvancıların maalesef günü kurtarmak adına emek harcadıklarını ve birçoğunun da ileriye yönelik planlamalardan ve çalışmalardan uzakta bu işi yaptıklarını gördük. Hayvancılar alınmasın elbette ülke şartlarını, mevsim koşullarını biliyoruz ama yaptığınız emeğinizin de bir tık daha artması ile alacağınız kazancı da görebiliyoruz. Örneğin, birçok hayvancı halen eski tip, kırık dökük mandıralarda, yetersiz imkânlarla, çok hayvanı dar alanda barındırarak bu işi yapmaya çalışıyor. Bunun sonunda da verimsiz bir işletmede ömür törpülüyor. Bir de sadece zararı kendisine de olmuyor, diğer hayvanlara, hayvancılara ve halka da bunun etkisi yayılıyor. Bizim kolay hizmet verebileceğimiz mandıralar, havalandırmasının iyi olduğu, gübre kontrolünün düzgün yapıldığı, temiz tertipli alanlar. Bu mandıralar bizim sineğini, faresini v.s kolay ilaçlayabildiğimiz, hatta haşere üretimi de oldukça az olan mandıralardır. Ekibimizi yormaz, bunaltmaz. Kısa süre aldığı için başka bir hayvancının ve vatandaşın hakkını çalmaz.
Değirmenlik Belediyesi’nin LSD hastalığı iler ilgili almış olduğu önlemler nelerdir?
Bizim belediyemiz köylerden oluşan bir belediyedir. Ve doğal olarak hayvancılık bölgemizde yoğun olarak yapılan bir iş sahasıdır. Ülkemizde haşere mücadelesi de birincil öncelik olarak belediyeler tarafından yapılır. Bu nedenle mandıralarda yaşanan sinek sorununu ve hayvancılıkla ilgili tüm sorunları senelerdir görüyor, çözümüyle ilgili de sadece bu döneme özgü değil, her zaman elimizden geleni yapıyoruz. Yalnız, bazı şeylerin düzelmesi için, illa canların mı yanması gerekiyor, bazen gerçekten merak ediyorum?!
Belediye olarak genellikle bizden beklenen havaya zehir sıkarak sinekleri öldürmeye çalışmamızdır. Biz bunun yerine 3 sene önce mandıralara girip, sineğin esas kaynağında, daha uçmadan önce larva halinde iken mücadelesinin çalışmalarına başladık. Gübrelerdeki karasinek larvalarını ilaçlıyor, sivrisinek larvaları ile dolu su yalaklarını boşaltıyoruz. Senelerdir gerçekten de ciddi maliyetlerle ve emeklerle dolu çalışmalar yapıyoruz. Bu sene de her sene olduğu gibi daha profesyonel ve daha tecrübeli bir şekilde sezona Aralık ayında başladık ve üstüne bu hastalık paniği geldi.
Umarım gelen bu hastalıkla yaşanan panik, kısa sürede, bu konuda bir fırsata çevrilir ve daha sağlıklı bir çevrede yaşayan, daha sağlıklı hayvanlarla yapılan hayvancılıktan elde edilen, daha sağlıklı süt ve et ürünleri ile beslenmeye başlarız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.