• BIST 9961.34
  • Altın 2965.752
  • Dolar 35.151
  • Euro 36.5037
  • Lefkoşa 6 °C
  • Mağusa 3 °C
  • Girne 12 °C
  • Güzelyurt 5 °C
  • İskele 3 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara -3 °C

Diğerininki, Ötekininki, Sıradaki, Seninki, Benimki…

Ayşegül Garabli

Yan komşuda kavga var. Gelen sesler, mahalleyi inletiyor. Aslında, buna kavga demek çok da doğru değil. Zira, tek taraflı bir şiddet ve şiddete maruz kalanın çığlıkları var ortada. Çocuk aç ve ağlıyor. Ağladıkça, baba çocuğa, bir tokat daha indirip, iştahla yediği yemeğe devam ediyor. Çocuk nefesinin yettiğince ; “Gün boyu çalışıp, kazandıklarımı hep sana veriyorum; hiç olmazsa, yediğinden bir lokma ver açlığımı yatıştırayım” diye bağırıyor. Ancak sonucunda, okkalı bir tokat daha yiyor. Kardeşlerinin her biri, bir köşede sessiz Kimisi, aç olduğu için sessiz sessiz ağlıyor; kimisi, az da olsa karnı doyduğu için, olayı umursamıyor, kimisi de, açlıktan daha çok önemsediği, dersine, gürültüden  dolayı  çalışamadığı için, sessiz bir isyan içinde. Ancak, hiç biri, ağlayan kardeşe, destek vermiyor. Oysa, onlarında karnı aç ve sorun ortak. Ama, rahatsız olsalar da, ses çıkarmamayı yeğliyorlar. Mahalleli de gürültüden rahatsız. Haklılar da. Kimisinin işi gücü var, kimisinin uykusu. Çocuk , ağladıkça rahatsız oluyorlar. O yüzden de, ya gidip, çocuğu azarlayarak susturmaya çalışıyorlar; ya da içlerinden söyleniyorlar. Baba çocuğu dövüyor, sonra ötekini, sonra diğerini, diğerini, diğerini… Kimseden ses seda çıkmayınca, baba işi daha da büyütüp, komşu çocukların ekmeğini elinden almaya göz koyuyor. Komşunun çocuğunu dövüyor. Bu sefer ağlayan, komşunun çocuğu oluyor; sessiz sedasız seyredenlerse diğerleri. Bu diğerleri, ses çıkarıp; gürültüyle ağladığı için, komşunun çocuğunu da azarlıyorlar. Derken, baba, ötekilerin çocuklarını da dövüp, ekmeğini elinden alıyor. Sonuç yine aynı; ağlayan yalnızca ötekilerin çocukları. Kızılıp, “ağlayarak,  huzur hakkımızı  gasp ediyorsun” diye azarlanan da yine, diğerlerinin, beridekilerin ve ötekilerin çocuklarıdır. Oysa, çocukların, “huzuru gasp etme” sebepleri de budur. Ağlayarak, haklarının gasp edildiğini, yardıma ihtiyaç duyduklarını anlatmaya çalışırlar. Aslında, ilk çocuğun, çığlık çığlığa ağlayışı da; “Gel beni kurtar”, ”sizin huzur hakkınızı gasp eden ben değilim, beni döven ,babamdır.”, “zamanında, ağladığım için bana değil de, dövdüğü için babama kızsaydınız, sizin çocuklarınız da dövülmeyecekti” demektir. Sözün özü; Ağlayacaksak da beraber, güleceksek de beraber, yoksa bir taraf ağlarken, diğer taraf huzur bulamaz!!! Haa aklıma gelmişken, söyleyeyim; gerçi konumuzla ilgisi yok ama, çiftçiler, paralarını alamadıkları, hükümete karşı eylem yapıyorlarmış. Dolayısıyla da trafik sorunu ortaya çıkıyormuş. Yani, her iki taraf da mağdurmuş; Hem emekleri gasp edilen çiftçiler, hem de trafikten dolayı işleri aksayan vatandaşlar. Vatandaşlar, mağduriyetlerinin suçlusunun ,çiftçiler olduğunu söyleyip; çiftçilere kızıyorlarmış. Sanki de çiftçiler, bu sıcakta, onca masraf ederek, işlerini, güçlerini bırakarak Lefkoşa’ya gelmeye bayılıyorlarmış gibi. Bunca insan mağdurken, kulakları sağır, gözleri kör olanlar, kimse mağdur olmadan yapılan eylemleri mi dikkate alacaklar. Yani demem o ki; sessizlikle, sensizlikle, hiçbir sorun çözülmez, çiftçilerin eyleminden rahatsız olan kardeşim…  

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları