Dışişleri Bakanlığı’nın 41 milyon 140 bin 800 TL’lik bütçesi dün akşam oy çokluğuyla Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi.
Bütçe üzerine konuşmaların yapılmasın ardından Meclis kürsüsünden eleştirileri yanıtlayan ve değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Emine Çolak, Kıbrıs sorunun çözümü için sürdürülen müzakerelerin niteliğinin herkesi eşit şekilde etkilediğini vurguladı.
Çolak, “Bu süreç Denktaş’ın torununu da Taçoy’un çocuğunu da, Sayın Akıncı’nın torununu da aynı şekilde etkileyecek. Bu sürecin hepimiz için önemli olduğunu farkındayız” dedi.
Genel Kurul’daki konuşmaları dikkatle dinlediğini, vekillerin birçok konuyu iyi niyetli bir üslupla aktardığını söyleyen Çolak şunu ekledi:
“Kıbrıs sorunu kolaylaşmadı. Zorluklar var. Ben, ‘zaman çözüm için uygundur’ dedim. Bunun için eleştirildim. Bu konuda halüsinasyon görmüyorum. Türkiye de olmak üzere birçoğumuzun çıkarı çözümde yana. Üstelik zamanın uygunluğu sadece benim tespitim değil. Bu yoğun bir süreç. Değişik liderlerin elde ettiği yakınlaşmaları malzeme ederek bir sonuç elde etmek için çalışıyoruz.”
“Hepimizin çözüme ihtiyacı var” vurgusu yapan Çolak, “Bu yönde hepimiz azami gayret göstermezsek olmayacak” şeklinde konuştu.
Her görüşmede zıtlıklar, zigzaglar olabileceğini ifade eden Çolak, son günlerde ihtiyatlı iyimserlikten bahsedildiğini söyledi.
Vekillerin bilgilendirme talebi olduğunu söyleyen Çolak, her hafta görüşmecinin siyasi partilere bilgi verdiğini ifade ederek, yine de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve heyetine bu isteğin iletileceğini söyledi.
“Sürecin korunması benim için çok önemli” diyen Çolak şunu ekledi:
“Peki süreci korumak ne demektir? Art niyetin, spekülasyonun, olumsuzlukların baz alınmaması, sürecin baltalanmaması, raydan çıkacakmış gibi kurban edilmemesi için hem dışarıda hem de içerde çağrı yapıyorum, yapacağım da.”
Çolak, Kıbrıs’ın Avrupa Birliği için anomali olduğunu da sözlerine ekleyerek, “Bunu onlar da kabul ediyor” dedi.
Çolak şöyle devam etti:
“Türkiye için Kıbrıs sorunu önemli. Bu konuda ilerleme sağlanması Türkiye’nin mi bizim mi çıkarımız için daha önemli? Böyle bir tartışmaya ihtiyaç yok. Şu anda çözüm için uygun bir ortam var. Bunu söylemekten çekinmem.”
Güven Yaratıcı Önlem konusunda da çekinceleri olmadığını söyleyen Bakan Çolak, “Aplıç ve Derinya kapılarında mayın temizleme işlemi tamamlandı” şeklinde konuştu.
Derinya Kapısı’nın alt yapısı için ihalesinin açıldığını, ihaleye Kıbrıslı Türklerin ve Rumların başvurabileceğini dile getiren Çolak, “Benzer bir projelendirme Aplıç için de yapılacak” dedi.
Bakanlığın bütçesine de değinen Çolak, “Tüm vekiller bütçe az dedi, evet bu bütçe yetersizdir ama şöyle bir gerçek de var ki biz maksimim performans göstermek için elimizden geleni yapacağız” şeklinde konuştu.
Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesinin üzerinde durulmasının kendisini mutlu ettiğini söyleyen Çolak, bir vekilin kendisini “Devlete sahip çıkma noktasında” sorguladığını ifade etti.
Çolak,“Bu diplomatik olarak haksızlık. Diplomasi dışında da insafsızlıktır” dedi.
Bakan Çolak şöyle devam etti:
“Otonom, federe ya da KKTC…. adı ne olursa olsun…Biz devletimize sahip çıkıyoruz.Burada olmak devletimize sahip çıktığımızın göstergesidir.”
Yurtdışındakilerin Kıbrıslı Türkleri, Rumlardan dinlediğini de söyleyen Emine Çolak şunu söyledi:
“Bize, ‘Türkiye size ne derse onu yapıyorsunuz’ ya da‘oradaki sorun işgal sorunudur’ diyorlar. Biz de ‘bizi bizden’ dinleyiz diyoruz. Biz Türkiye’den farklıyız. Devletimiz var, hukuk sistemiz var, mükemmel mi? Değil ama var…. Ülkemizi savunmak için, bunları anlatmak için bayrağa mı sarılmak gerekir?”
SOYER
Öte yandan Dışişleri Bütçesi üzerine CTP Milletvekili Ferdi Sabit Soyer, CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları, CTP milletvekili Teberrüken Uluçay ve CTP Genel Sekreteri Tufan Erhürman ve DP UG Genel Başkanı Serdar Denktaş söz aldı.
Soyer, Emine Çolak dönemindeki Dışişleri Bakanlığı bütçesinin en uzun süre görüşülen Dışişleri Bakanlığı bütçesi olduğunu söyledi.
Bazı vekillerin Meclis kürsüsünden “Acaba Akıncı’nın gönderdiği tutanaklar doğru mu?” tarzında konuşmalar yaptığını söyleyen Soyer, “Biz en sert muhalefet yaptığımız dönemde bile Denktaş ve Eroğlu’nun Meclis’e gönderdikleri tutanaklar konusunda kuşku içeren hiçbir açıklama yapmadık” dedi.
Asgari ortak noktanın berhava edilemeyeceğini kaydeden Soyer, Türkiye’deki ve bölgedeki duruma dikkat çekti.
Türkiye’nin içinde ciddi çatışmalar olduğunu, bölgede vesayet savaşı sürdürüldüğünü kaydeden Soyer, “Türkiye Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı AB’de bloke edilen bütün başlıkların açılacağı hedefini vurguladı. Biz bu dalgada hangi pozisyonda olmalıyız?” ifadesine yer verdi.
“Türkiye ile ciddi bir duygu kırılmasına gidiyoruz” diyen Soyer, bazı vekillerin Rum tarafını hedef gösteren açıklamalarında aslında Türkiye’yi işaret ettiğini söyledi.
Soyer, bazı vekillerin hükümeti, Dışişleri Bakanlığını ve Cumhurbaşkanını dövmek etrafında şekillenen söylemleri olduğundan söz etti.
HAMZAOĞLU
CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları da, vekillerin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın görüşmelere yalnız gittiği ve TC’nin de bundan haberdar olmadığı gibi davrandığını belirterek, “Bu konuda neden ateş alınmış gibi davranıyorsunuz?” diye sordu.
Hamzaoğulları, Erenköy halkının 1976’da köyden sandallarla taşındığını ve nüfus mübadelesi ile köye yerleşmediğini kaydederek, her fırsatta Yeni Erenköy, Siphai ve Adayaç gibi köylerden göç edileceğinin söylendiğini, bu halkın rahatsız edildiğini ifade etti.
Hamzaoğulları, “Her güzelliğin bir bedeli var ve eğer daha güzel günler görülecekse bir bedel de ödenir” dedi.
CTP İskele Milletvekili Biray Hamzaoğulları, “Anlaşma olduğu takdirde ister Rum, ister Türk ister federe çatısı fark etmez, biz Kemal Hamzaoğulları ve ailesi olarak Erenköy’e gidip, buraya yerleşeceğiz. Bu da böyle bilisin” şeklinde konuştu
ULUÇAY
CTP Milletvekili Teberrüken Uluçay, Dışişleri Bakanlığı bütçe olanaklarının güçlendirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Bakanlığın görev ve çalışmaları Kıbrıslı Türklerin daha etkin olması için önemli ” dedi.
Uluçay, Dışişleri Bakanlığı’nın hem yurtiçi hem de yurtdışında taraflarla bağlantı noktası olduğunu kaydederek şunu söyledi:
“Görüşmeler bitti, her şey güllük gülistanlıktır diye bir açıklamayı ne Cumhurbaşkanı Akıncı ne de müzakereci Özdil Nami yaptı. Bunun aksine açıklamalar yapmak konuyu manipüle etmektir. Güvenlik ve garantiler konusunun henüz ele alınmadı ancak bu konuşuluyormuş gibi yanlış bir algı oluşturuluyor. Kıbrıs konusunda sonuçlanma noktasında olan konuları tartışsak Kıbrıs Türk halkına daha fazla yarar getireceğiz.”
Uluçay, görüşme sürecini takip etmenin milletvekillerinin görevi olduğunu ve meclise gönderilen tutanakların tartışılmasının Kıbrıs Türk halkına fayda getireceği görüşünü dile getirdi.
İade takas ve tazminatın 11 Şubat metninde var olduğuna ve görüşmelerde bu belgenin bulunduğuna dikkati çeken Uluçay, çözümün ekonomiye getireceği pozitif etki konusunda bir takım çalışmalar yapıldığını belirtti.
Uluçay, buna göre, çözümün KKTC ekonomisine yüzde 40, Güney’ e ise yüzde 20 katkı yapacağının ortaya çıktığını vurguladı.
1 milyon turistin kara kapılarından Kuzey Kıbrıs’a geçiş yaptığını anlatan Uluçay, bu turistlerin 2-3 gece KKTC’de kalmasının sağlanması halinde turizm gelirlerinin iki kat artacağına dikkati çekti.
ERHÜRMAN
CTP Genel Sekreteri Tufan Erhürman, CTP-BG Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’ı bir panelde DISI Başkanı Averof Neofitu ile konuşmacı olduğu için eleştirenler olduğunu söyleyerek, “Talat, Neofitu’ya şunu söylesin, bunu söylesin diyenler, kendi parti başkanlarının UBP merkez binasında Neofitu ile görüştüğünden habersiz. Eğer haberleri varsa ve böyle söylüyorlarsa, bu daha da garip. Neofitu’ya iletilecek sözleri varsa bizim başkanımıza değil, kendi başkanlarına söylesinler” dedi.
Dönüşümlü başkanlık konusuna değinen Erhürman, “Kıbrıs’ta bir federasyon kurulacaksa bu yapıyı AB ile karşılaştırmak sıkıntılı. Buradan bir sonuç alınamaz” dedi.
Erhürman, Meclis kürsüsünden Oktay Feridun’un “Zamanı Ti’ ye Aldım” kitabından alıntı yaparak, dönemin Başsavcısı Oktay Feridun’un ve Yüksek Mahkeme Başkanı Necati Münir Ertekin’in mülkle ilgili değerlendirmelerini anımsattı.
Ülkede yine mülkiyet konusunda söylemler geliştirildiğini, sorun yaratan ve çözüm üretmeyen bir zihniyet olduğunu söyleyen Erhürman, “2005’te kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu konusunda benden ve Sayın Soyer dışında başka kimsenin detaylı şekilde konuştuğunu duymadım” dedi.
Taşınmaz Mal komisyonun bütçesi olmadığını da anımsatan Erhürman şunu kaydetti:
“Türkiye’nin eski Rum mallarını ödemesi mi önerilen? Bu değil mi ? Çözüm olmazsa bu bedelleri kim ödeyecek. Komisyonu bunu ödeyecek durumda değil. Onun için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidilecek. O zaman da bu kurum pay-pass edilecek. Ve her şey başa dönecek. Louzidi kararı kararları üretecek. Tazminatları kimin ödeyeceği değil, malın kimin olacağıdır önemli olan. Mülkiyet ne olacak çözüm olmazsa?
Liderler henüz mülkiyetle ilgili kriterler belirlemedi. Bunlar belirlenmemişken bütün bunlar belirlenmiş gibi konuşulup eleştiri yapılması doğru değil. Ciddi sıkıntılarla karşı karşıyayız. Eleştiri yapılacaksa da bunun samimiyetle yapılması gerek. Toprak konusunda hiçbir görüşme yapılmadı, bunun üzerine konuşmak falcılık, tahmin ve öngörü yeteneği gerektirir.”
DENKTAŞ
DP UG Genel Başkanı Serdar Denktaş, ülkede Türk tarafının attığı en büyük politik adımın kapıların açılması olduğunu söyledi, “Bu Önemli bir açılımdı” dedi.
Nüfusa bakılmaksızın dönüşümlü başkanlığın eşit zamanlı olması gerektiğini de ifade eden Denktaş, “Çözüme hayır dersek ne olacağını düşünmemiz isteniyor ama çözüm olursa ertesi gün ne olacağını da düşünmek zorundayız. Mülkiyetle ilgili görüşlerimizi herkes dikkate alsın” şeklinde konuştu.
1996’dan beri koçana dönüldüğünü ve ekonominin bu şekilde hareketlendiğini söyleyen Denktaş, “Rum’un keyfini mi bekleyecektik? Rum’un malını düşündüğümüz kadar, kendi insanımızın hayatını, geleceğini, evini, köyünü düşünüyor muyuz? Doktor olacakken mücahit olan gençlerimizin hayatını kim tazmin edecek?” diye sordu.
Bunların hesabının elbette sorulacağını söyleyen Denktaş, “Ben bu adaya aşığım, burada barış ve huzurlu yaşamak istiyorum. İyi yönetmediğimiz devletin daha iyi yönetilmesini istiyorum. Türkiye’nin haklarının korunması iyi ancak haklarımız nerde çelişirse kendi hakkımı ben kendim görüşürüm” dedi.
Erhürman’ın çözüm olmazsa mülk konusunda sıkıntılar yaşanacağı yönündeki açıklamalarını eleştiren Denktaş, “Hayır dersek mahvoluruz tarzındaki açıklamalar doğru değil. Plan içeriği Kıbrıs Türkünün geleceğini garanti altına almayacaksa ve bu anlaşmaya hayır denirse, Rum’un hayrına saygı gösteren dünya buna da saygı gösterecek” şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Bakanlığın 41 milyon 140 bin 800 TL’lik bütçesi oy çokluğuyla kabul edildi.
Genel Kurul, görüşmesine Ulaştırma Bakanlığı’nın bütçesiyle devam edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.