Demokrat Parti, her kesimin görüş ve düşünceleri sonrasında TC-KKTC İktisadi ve İşbirliği Protokolü ile ilgili görüşlerini paylaştı.
Demokrat Parti'nin açıklaması şu şekilde;
"Uzun yıllardan beridir, ülkenin köklü bir reforma ihtiyacı olduğu herkesin malumudur.
Gerek ekonomik gerekse de siyasi nedenlerle, uzun yıllardan beridir ülkenin hayati ihtiyacı olan kamusal, ekonomik ve siyasi reformaların yapılamaması, bugün ülkenin gerek ekonomik gerek siyasi gerekse de sosyal hayat anlamında neredeyse bir çıkmaza sürüklemiştir.
Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan, ülkenin ekonomik ve iktisadi kalkınmasına direk olarak etki edecek olan, gerek ekonomik reformalar gerek kamusal düzenlemeler gerekse de insan hak ve özgürlüklerine, özel hayatın gizliliği ilkesine ve insan haysiyet ve onurunun korunması ilkelerine bağlı kalınacak şekilde sosyal düzenlemeleri içeren mali ve iktisadi işbirliği protokolü, uzun vadede, ülkenin kalkınmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Üzerinde yapılan tartışmalar, türkiye KKTC ilişkileri bağlamında son derece yanlış ve en başta protokolün ruhuna aykırı bir zemin teşkil ettiğini belirtmek isterim.
Protokol üzerinde yapılan tartışmaların zemini sadece, Anadolu halkı ile Kıbrıs Türk Halkının, yüzyıllardan beridir, manevi bağlarla ördüğü gönüldaşlığını gölgelemekten ileri gitmeyecektir.
Ülkemiz siyasetinin hakim olduğu popülizim sayesinde, gerek ekonomik hayatımızı gerekse de sosyal hayatımızı, demokrasinin kavramsal çerçevesinin dışına çıkararak, siyasi ve sosyal alandaki insani etik değerleri de maalesef yok etme noktasına gelmiştir.
Ahlak ve etik değerler, gerek sosyal gerekse de ekonomik hayatın neredeyse dışına itilerek, herkesin, herşeyi yapabileceği bir noktaya taşımış, Kıbrıs Türk Siyasi yaşamındaki ideolojik erozyonların, temelden uzak, toplumsallıktan çok bireyselliği ön plana çıkaran bir zemine taşımıştır.
Ekonomik, siyasi ve sosyal anlamda yaşanan bütün bu olumsuzluklar karşısında, KKTC Devleti’nin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması elbette kolay olmayacaktır.
Daha sürdürülebilir bir yapının inşası, elbette sancılı olacaktır.
KKTC Devleti’nin güçlenmesini ve çağdaş bir yapıya kavuşturulmasını arzu eden her bir KKTC yurttaşının alması gereken sorumluluklar, vermesi gereken ödünler olacaktır.
Zaman mücadele etmek zamanıdır. Var olabilmek için, sorumluluk almak kaçınılmazdır.
Demokrasi ile yönetilen ülkemizde, parlamentoda halkı temsil eden ve sağlıklı siyasette iktidarın politikasını eleştiren, denetleme görevini yerine getiren muhalefetin de bu noktada büyük bir sorumluluğu vardır.
Yapılan eleştiriler, ortaya konan alternatiflerle, hükümete yön vermeli, hükümetin alacağı kararlara katkı koymalı ve varılacak mutabakatla halkın tüm kesimlerini kapsayacak uygulamaların hayata geçmesine katkıda bulunmalıdır.
İmzalanan protokol ile ilgili elbette muhalefetin eleştirileri olacaktır. İmzalanan her bir maddenin, eleştirilmesi demokrasimiz gereğidir.
Ancak yapılan eleştiri, sadece muhalefet olmanın gereğinden değil, yapıcı ve alternatifleri de barındıracak şekilde yapılması, ülkenin menfaatlerini gözeterek yapması sorumluluk gereğidir.
Örneğin, Sağlık Bakanlığı tarafından denizlerinde yapılan tahlil sonuçlarının “Mükemmel” derecede sonuç elde edildiği yönündeki açıklamaya karşı ortaya konulan eleştiri, özellikle turizm sezonu başlangıcında, iktidarı değil, ülke ekonomisini hedef alır bir muhalefet şekli ortaya koymuş olur.
KKTC Devleti’nin siyasi, ekonomik ve sosyal yaşam açısından sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulabilmesi için, sadece hükümete değil, muhalefete de büyük sorumluluklar düşmektedir.
Unutulmamalıdır ki bugünün muhalefeti, belki yarınlarda hükümet etme noktasında olacaktır.
Bizim Demokrat Parti olarak en baştan beridir savunduğumuz mutabakat hükümeti modeli belki bu koşullarda hayata geçememiştir ancak, ülke sorunlarının geldiği nokta, ülkemizin iktidarı ile muhalefeti ile mutabık bir işbirliğini gerekli kılmayı zorunlu hale getirmiştir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.