• BIST 10025.47
  • Altın 2956.432
  • Dolar 35.1368
  • Euro 36.5946
  • Lefkoşa 12 °C
  • Mağusa 13 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 11 °C
  • İskele 13 °C
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 5 °C

Dünya su günü…

Arif Alasya

Dünya su gününü geride bıraktık. Ülkemizde bu günü KTMMBO’sı salonlarında konu ile ilgili konuşmacıların yaptıkları konuşmalarla kutladık.KTMMBO’sına bağlı odaların temsilcileri, Belediyelerin ve siyasi partilerimizin temsilcileri suyun önemine dair konuşmalar yaptılar.KTMMBO’sı Başkanı Ahmet Hüdaoğlu önemli bir konuya temas etti.’’Geçici su anlaşmasını’’nın bitmesine kısa bir süre kaldı ve bizim tolum olarak bir hazırlığımız yok.’’

Su günümüzde petrolden daha önemli bir noktaya gelmiş ve su kullanımının azaltılması ve tasarrufu ile ilgili çok ciddi çalışmalar yapılmaktadır. Artık dünyamızda savaşlara neden olabilecek en büyük sebebin petrolden fazla su nedenlerine bağlanacağı iddia edilmektedir.

1974 öncesi yer altı su kaynaklarının denetimi Kıbrıs Cumhuriyeti tarafında yönetildiği için biz Türkler bu denetim alanlarının dışında yaşamaktaydık.1974 sonrası ise bu yönetimi nasıl yapacağımıza işin uzmanlarının değil siyasilerin yönetimine bıraktık.

En önemli sulanacak alanlarımız başta Güzelyurt olmak üzere Mağusa ve Lapta bölgesiydi. En ciddi sulama bölgesi da Güzelyurt idi.

Bu gün su’nun adamızda çok çok kıymetli hale gelmesi 1974 sonrası elde ettiğimin su kaynaklarının bilinçsizce kullanılmasıdır.

Maalesef 1974 sonrası Kuzeyde kurulu bulduğumuz her şeyi yıka yaka yolumuza devem ederek sonuçta yer altı ve yer üstü tüm kaynaklarımızla birlikte toplumsal onurumuzu dahi yok etme noktasına geldik.

Düşünün bu ülkenin Başbakanına bir başka ülkenin Başbakanı ‘’senin maaşın ne kadar’’diye basın toplantısında sorabiliyor ve ayni başbakan Kıbrıslılar için ‘’Beslemeler’’diyebiliyorlar.

Bütün bunların sebebi bu güne kadar bizi yönetenlerdir.

Konumuz su olduğu için yok ettiğimiz 162 fabrika ve binlerce dönüm Narenciyeden bahsetmeyeceğim.

1974 sonrası Kuzeyde Kurulu bir sulama mekanizması vardı. Elde ettiğimiz kayıtlara göre da en büyük su aküferi olan Güzelyurt’da uygulanan vahşi sulama yöntemi ile bu aküferde ciddi su kayıpları ile tuzlanma tehlikesi vardı.Bu nedenle en tasarruflu sulama metotları ile yeni sulama sistemini tesbit etmek için pilot uygulamalar başlatılmıştı.Bu metot saptanıp uygulamaya konana kadar da su kullanımına bir denetim getirilmişti.

Çok gerekli olmadıkça yeni kuyu açılmasına izin verilmemekteydi.

Mevcut su kuyularına debi tespiti yapılarak kuyudan günlük çekilecek su miktarları belirlenip kuyulara sayaç takılmıştı.

Başta Narenciye olmak üzere sulu tarım yapılan girişlerine su saati takılmış ve dönüm başı alınacak sulama suyu kısıtlanmıştı.

Biz ne yaptık. Tüm bu kontrol sistemini yok ettik.Su kuyularını partizanca şahıslara vererek onların su satıp para kazanmasını sağladık,Tüm kuyu ve bahçe,tarla girişlerini kırıp yok ederek tam bir vahşi su tüketimine başladık.

İlginç bir anım var ‘’Tanıdığım bir üretici Arif bey ben bahçeme çok çok iyi bakıyorum ama ağaçlarım sarardı kuruyor’’demişti.Ben de gidip bahçesine bakalım dedim.Gittim ve hayretler içinde kaldım.Adama partizanca bir kuyu vermişler.dönümü da fazla bir bahçe.Adam kuyuyu 24 saat çalıştırıp devamlı bahçeyi vahşi sulama ile suluyor.Sonuçta bahçedeki toprak eğimine göre su ile taşınmış ve tüm kökler ortaya çıkmış bu nedenle bahçe kuruyor..

İşte biz böyle vurdumduymazlıkla suyu tükettik ve 1979 yılında saptadığımız güvenilir ekonomik sulama olan damla sulama sistemine popülist politikalar yüzünden geçmedik.

Şimdi de Tuzlanan Güzelyurt aküferini yeniden kazanmak için ne yapacağımızı bilmez şekilde başkalarından medet ummaktayız.

43 yılda yönetemeyip yönetilmeye boyu eğenlerin vebali büyüktür.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları