Her ülkede kadınlar farklı haklara sahip. Bu nedenle feminizmin tek bir türü olamaz.
Hindistan, Gine, Amerika Birleşik Devletleri, Polonya, Almanya ve Guatemala'dan aktivistlere ülkelerindeki kadınları sorduk. Durumu nasıl değerlendiriyorlar? En büyük sıkıntı kaynağı ne? Ve bunlarla mücadele için ne yapıyorlar?
Rebeca Lane, 34 yaşında, Guatemala
Guatemala'da kadın cinayetleri büyük bir sorun teşkil ediyor. Meksika ile birlikte kadın cinayetlerinin en yüksek olduğu ülkeyiz. Ancak bu durum kadına yönelik şiddet konusunda buzdağının görünen yüzü. Örneğin geçtiğimiz yıl 10 ila 19 yaşındakiler arasında yaklaşık 91 bin gebelik görüldü. Bu gebeliklerin bu yaşta gerçekleşmesi, ağırıklı olarak cinsel istismar sonucu olduğunu gösteriyor.
Guatemala yoğun olarak Katolik bir ülke. Çoğu siyasi görüşün temelinde din yatıyor. Bu nedenle okullarda cinsellik eğitimi yok, kürtaj yasak. Ben müziğimle kadına yönelik şiddet ve baskı ile mücadele ediyorum. Rap ve hip-hop müziğinde insan kendi deneyimlerinden cesurca bahsedip, görünür kılabiliyor. Somos Guerreras adlı kadınlardan oluşan 2014'te kurduğum rap grubu ile kadınlara nasıl feminist rap şarkıları yazabileceklerini öğretiyoruz. Meksika ve Arjantina'ya kıyasla burada kadın hareketi çok küçük çünkü femist aktivist olmak hayatınızı riske atabilir. Tüm bunlara rağmen işlerin sonunda iyiye gideceği konusunda iyimserim.
Aranya Johar, 20 yaşında, Hindistan
Hindistan'da çoğu zaman daha eşit bir ülke talebimiz saldırı ile karşılık buluyor. En azını talep etmenin bile çok fazlasını istemek olduğu bize söyleniyor.
Ben farkındalığımı daha fazla insana ulaştırmak ve diyalog başlatmak için şiiri kullanıyorum. "Esmer Kız" lakabını kullanıyorum çünkü küçükken ana akım medyada esmer kadınların olumlu şekilde temsil edildiği çok az örnek gördük.
Esmer Kızın Cinsiyet Rehberi adlı şiiri sahnelemeye başladığımda, daha fazla kadının platforma, hikayelerini anlatacak bir mikrofona ihtiyaç duyduğunu, haklarını talep ettiğini ve asla ana akımda yer almayan sohbetler başlattığını gördüm. Umarım gelecekte kadınlar lider rolleri daha çok üstlenecek, daha fazla kadın çalışacak ve eşit ücret alacak, daha fazla kadın kendi geleceğinde kendisi söz sahibi olacak ve hak ettikleri alanda varlık gösterecek.
Hadja Idrissa Bah, 19 yaşında, Gine Cumhuriyeti
Gine'de kadınların ve kızların durumu endişe verici. Ülkedeki kadınların yüzde 97'si sünnet ediliyor ve yüzde 52'si çocuk yaşta evlendiriliyor. Hâlâ çok sayıda kadın doğum sırasında hayatını kaybedioyr, aile içi şiddet de yaygın.
Yönetim yasaların uygulandığından emin olmalı çünkü yasalar iyidir. En büyük engel gelenekler ve din. Örneğin sünnet tamamen dini nedenlerden yapılıyor.
2016 yılında genç kadınların özgürleştirilmesini desteklemek ve dini ayrımcılığa son verilmesini sağlamak amacıyla bir grup kurdum. Adalet Bakanı ile görüştüm ve ondan yasaya saygılı olmasını istedim. Baş İmama sünnetin kadınlara ne yaptığını anlattım.
Yani işimizin bir bölümü önleyici, insanları bilinçlendirmek için çabalıyoruz. Diğer bölümünde, şiddet vakası hakkında ihbar aldığımızda doğrudan müdahale yoluyla oluyor. Bence bir gerçek devrim başlatmak üzereyiz. Gine'de eskiden tabu olan konuları artık konuşuyoruz. Benim neslimle birlikte birşeyler değişecek!
Marta Lempart, 40 yaşında, Polonya
Polonya'da sağcı muhafazakar hükümetle 2015 yılından bu yana kadınların durumu kötüleşiyor. Kürtaj yasal olmasına rağmen doktorlar, inançlarını gerekçe göstererek tıbbı müdahaleyi reddedebiliyor. Ertesi gün haplarına erişim yok ve gebeliği önleyici ilaçlara ulaşmak zor. Bir diğer konu aile için şiddet. Mağdurlara yardım eden sivil toplum örgütlerinin finansman kaynakları devlet tarafından kesiliyor ve ofislerine polis tarafından baskın düzenleniyor.
Ocak ayında hükümet, Rusya'da olduğu gibi aile içi şiddete yönelik bir yasa çıkarmak istedi. Halen konu tartışma aşamasında.
Bu delilikle mücadele için 3 Ekim 2016'da "Kara Pazartesi / Kara Portesto" adı altında Polonya'da kadınları ilk kez greve çağırdım. 150 şehirde kadınlar eylem yaptı ve kürtaj yasağına ilişkin yasa taslağını durdurmayı başardı. 8 Mart 2017'de 60 ülkeyi kapsayan Uluslararası Kadın Grevi'nin organizatörleri arasında yer aldım. Grevlerimiz şu an Polonya'daki en güçlü direniş hareketkerinden ve sürekli yeni eylemler planlıyoruz.
Umarım yenilikçi bir parti bu yılki seçimlerde nihayet parlamentoya girer. Polonya'nın laik bir ülke olmasını, insan hakları ve özgürlük timeline dayanmasını ve kadınlardan nefret etmemesini istiyorum.
Jerin Arifa, Amerika Birleşlik Devletleri
Amerikalı kadınlar şu an acı çekiyor. Bunun büyük bir nedeni cinsel saldırı hakkında övünen, LGBT'lerin sorunlarını önemsiz gören ve eğitim kurumlarına ayrımcılık karşıtı yasaları yok saymasını söyleyen bir başkanın görevde olması. Başkan Donald Trump ve diğer Cumhuriyetçilerin kadın haklarına yönelik saldırıları yılların birikimi olan feminist çalışmalara zarar veriyor.
Annem ve büyükannem gibi ben de çocukluğundan beri bir aktivistim. Müslüman ve beyaz olmayan bir aktivist olarak her gün ayrımcılığa katlanmak zorunda kalıyorum.
Feminizmin başarılı olabilmesi için başka alanlarla kesişmesi gerekiyor. Irk, köken, din gibi unsurlara bağlı ayrımcılığı ve eşitsizliğe son verirsek, kadınlar özgür olabilir. Benim kuruluşum, Genç Feministler ve Müttefikleri, 2014 yılında kuruldu ve bunu konuya ağırlık veriyor. Genç aktivistleri teşvik ediyoruz çünkü daha eski aktivistler kadar saygı görmüyorlar. Eşitlik için verilen mücadele kolay değil. Ancak, giderek daha fazla kişinin aktivist olması bana umut ve enerji veriyor.
Penelope Kemekenidou, 31 yaşında, Almanya
Almanya'da kadınların durumu çoğu insanın sandığı gibi iyi değil. Her iki günde bir kadın, partneri tarafından öldürülüyor. İspanya'da ve Güney Amerika'da milyonlarca kişi bu tarz cinayetleri protesto etmek için sokağa döküldü. Burada eksik olan ortak öfke.
Kadına yönelik şiddet medyadaki temsiliyet ile bağlantılı. 2015'te Cinsiyet Eşitliği Medyası adlı kuruluşu kurdum. Amacımız, kadın cinayetlerinin, cinsel saldırı ve tecavüz girişimlerinin medya tarafından belirli bir dil kullanarak önemsizleştirilmesinin önüne geçmek. Cinayete, "kıskançık vakası" değil cinayet demek gerekiyor. Ya da Oktoberfest'te bir erkek bir kadının kasıklarına dokunmaya çalıştığında, aslında cinsel saldırı girişimi olan bu durum sarkıntılık olarak anlatılmamalı. Şiddeti sözlü olarak olduğundan önemsiz göstermeye çalışmak onu meşrulaştırmak anlamına gelir, çünkü değerler sistemimizi değiştirir.
Kurumlar, yayın evleri ve editoryal servislerle yaptığımız atölye çalışmalarında seksist habercilik mekanizmasını çözerek, bundan nasıl uzak durulabileceğini göstermeye çalışıyoruz. Amacımız, sağlam bir kılavuz oluşturmak için gazetecilerle çalışmak ve kadınlar hakkında haber yaparken ayrımcı ve damgalayıcı olmaya son vermek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.