Sn Hüseyin Özgürgün Başbakanım,
Öncelikle, neden unvanınıza isminizi de eklediğimi açıklamam gerekirse;
Her gün başbakan değiştiği için. siz bu satırları okurken, başka bir kişinin başbakan olabileceği ihtimalindendir .
Dolayısıyla siz bu hükümet değiştirme telaşındayken, ülkede olan biteni gözden kaçırdığınız inancındayım.
Bu yüzden de, dün dile getirdiğiniz “Ülkemizdeki çalışa koşulları Dünya standartlarına uygundur” sözünüz, yanlış anlaşılıp (!), tepki aldı.
Kendi dünyanızdan söz ettiğinizi anlamamış olmalılar ki, herkes tepki gösterdi.
Ama tepki gösterenlere kızmayın lütfen çünkü sizin dünyanızın dışındaki dünya, pek de sizinkiyle aynı değil ne yazık ki.
Mesela dışarıda çalışanların karınlarını ucuz yollu doyuracakları bir Meclis restoranları olmadığı için, yemeklerini genellikle ya evden sefer tası ile getiriyorlar, ya da sandviç ile geçiştiriyorlar.
Yine çalışanların makam arabaları olmadığı için ya toplu taşımayı tercih ediyorlar ya da üç beş kişi birleşip, her gün birinin arabasıyla işe gidiyorlar.
Böyle yapmalarına rağmen çoğunun yarı maaşı yol parasına gidiyor.
Sakın, “iki adımlık yola o kadar para mı gider” demeyin. Çünkü çoğu insan evinden kilometrelerce uzakta çalışıyor artık.
Mesela onlarca öğretenin, Karpaz, Lefkoşa ve Lefkegibi üç birbirinden uzak yerde görev yaptığını biliyor muydunuz?
Evet bir öğretmen bir hafta içerisinde bu üç görev yerine gidiyor.
Ya da Mağusa, Erenköy ve Lefke gibi.
Varın siz hesap edin artık, bu öğretenlerin aldıkları iki bin TL yibile bulmayan maaşlarının ne kadarını yol parası olarak verdiklerini.
Bu işin bir boyutu tabi ki.
7 saat ders verdikten sonra öğlen yolda uyuya uyuya araba kullanmaya çalışmaları da ayrı bir boyut.
Çünkü bir önceki gün, eve gidene kadar ilkindiolmuştur, akşam yemeğinin ardından ertesi günün hazırlığını yapmışlardır ve muhtemelen gece yarısı uyuyup, okula yetişebilmek için de güneş doğmadan kalkmışlardır.
Hele bir de evli ve çoluk çocuk sahibiyseler, o, azıcık uykuyu da bulamamışlardır.
Öğretmen özelinde örneklediğime bakmayın, memurlar da aynı durumda.
Çünkü, öğretmeninden, doktoruna, memurundanişçisine ,çalışanlar hep genç nesil ve sayenizde “Göç yasası” ile açlığa mahkum edildiği için, hepsi aynı durumda.
Peki ya işçiler?
Onlardan haberiniz var mı?
Bahçe evlerinde, üç beş işçinin birleşerek, aileleri ile birlikte birevde kaldıklarından haberdar mısınız mesela?
Kaç işçi çocuğu, elektriksiz evdeders çalışmaya çalışıyor biliyor musunuz?
İsterseniz bir Güzelyurt tarafına gelin ve bahçe evlerine bakın bir.
Peki ya, yıkılmak üzere olan evlerin pencerelerini naylonla kapatıp içinde yaşayanlardan haberdar mısınız?
Aslında bunları tahmin edebilmelisiniz.
Verdiğiniz asgari ücretten haberiniz var nasılsa.
Eğer, sadaka mahiyetinde verdiğiniz asgari ücretle geçinmenin açlık sınırının altında yaşamak olduğunu hesap edemiyorsanız, o zaman hükümeti nasıl yöneteceğiniz sorgulanır.
O yüzden asgari ücretin, açlık sınırının altında bir gelir olduğunu bilmediğinizi sanmıyorum.
Eğer gerçekten bilmiyorsanız, Millet vekili maaşı ile geçinemediklerini söyleyen vekillerinize sorunuz, asgari ücretin ne anlama geldiğini.
Hadi geçtim verdiğiniz sadaka paradan, özel sektörde insanların kaça kadar ve hangi koşullardaçalıştırıldığından haberiniz var mı?
Herhangi bir markete, bir gün sabah uğrayıp sonra akşam tekrar uğrarsanız, aynı kişilerin çalıştığını görürsünüz mesela.
Eminim ki, özel sektörde çalıştırılanlardan çoğunun sigortasının yatırılmadığından ,ya da çalıştığı günler eksik gösterilerek yatırıldığından da haberiniz yoktur.
Pekisadece bu yıl, kaç işçinin, işyerinde alınmayan önleler yüzünden öldüğünden haberiniz var mı?
Ya işyerlerinin tümünde uygulanan psikolojik tacizden?
Mesela bu gün 1 Mayıs İşçi ve Emekçinin Bayramıydı.
Güzel sözlerle kutlayıp, iyi temennilerde bulunmuşsunuz ama sizce bayramını kutlamaya kaç işçi katıldı dersiniz?
Daha doğrusu kaç işçi katılabildi?
Sizin çalıştırdıklarınız, size hizmet edenler, meydanlarda mıydı mesela?
Gördüğünüz gibi, ülkedeki çalışma koşulları, dünya ile pek uyumlu olmadığı gibi, sizin dünyanızdaki standartlarla da pek uyumlu değil.
Yani demem o ki; bizim dünyamız , sizin dünyanızla bile uyuşmuyor ki, koskoca dünya ile standartlarımız uyuşsunSn Başbakan.
Siz kendi dünyanızdan bakarak çalışanların koşullarının dünya standartları. İle uyuştuğunu söylemişsiniz ama halk da kendi dünyasından bakarak söylediğinize tepki gösteriyor.
Bence bu tepkilere biraz kulak verin ki; dünyalarımız uyuşsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.