• BIST 9639.77
  • Altın 2948.428
  • Dolar 34.6482
  • Euro 36.4157
  • Lefkoşa 11 °C
  • Mağusa 11 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 11 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara -2 °C

Dünyanın en zengin 35’inci insanı: Bireylerin bu kadar paraya sahip olması doğru değil

Dünyanın en zengin 35’inci insanı: Bireylerin bu kadar paraya sahip olması doğru değil
Dünyanın en zengin 35’inci insanı: Bireylerin bu kadar paraya sahip olması doğru değil

2011 yılında hayatını kaybeden Apple’ın kurucusu Steve Jobs’n eşi Laurene Powell Jobs miras olarak aldığı parayı eğitim ve göç politikaları reformu gibi meseleler için kullanıyor.

Eşini kaybettikten sonra gözlerden uzak kalmayı tercih eden Powell, New York Times’a konuştu. 56 yaşındaki filantropist, ABD Başkanı Donald Trump’ın politikalarından şikayetçi. Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduğu 2017’den beri her şeyin daha kötüye gittiğini, Amerikalıların birbiriyle konuşma yeteneğini kaybettiğini, ötekileştirmenin ve yabancı düşmanlığının arttığını söylüyor.

Toplumdaki yapısal eşitsizlik meselesine kafayı takmış biri olarak kendi ayrıcalıklarının farkında. Silikon Vadisi milyoneri olarak başkalarının geçinmek için mücadele verdiği bir dünyada böyle servetlerin olması ona göre adil değil: “Dünyadaki milyonlarca insanın toplam parası kadar servetin bir insanda toplanması doğru değil. Adil hiç değil”

Dünyanın en zengin 35’inci kişisi olarak bunları söyleyen Powell sözlerini şöyle sürdürüyor: “Servetimi, para biriktirmek gibi bir derdi olmayan kocamdan miras aldım. Onun yaptıklarını onurlandırmak için çalışıyorum. Hayatımı bu parayı verimli bir şekilde dağıtarak insanların ve toplulukların sürdürülebilir bir şekilde kalkınması için elimden geleni yaparak geçiriyorum.”

‘Bu para benimle bitecek’

Servetiyle ilgili planlarını ise şöyle anlatıyor: “Miras bırakmak için servet inşa etme gibi bir derdim yok, Steve’in de yoktu. Çocuklarım da bunu biliyor. Yeterince uzun yaşarsam bu para benimle bitecek.”

Eşinden öğrendiği en önemli şeyi şu sözlerle özetliyor: “İçine doğduğumuz dünyayı değiştirilemez bir şey olarak kabul etmek zorunda değiliz. Yakından baktığınızda atomlar gibiyiz, sürekli hareket halinde. İradenin gücü ve enerjisi ile gerçekten bir şeyleri değiştirebiliriz.”

‘Ötekini şeytanlaştırma’ bir siyasi taktik olarak ilk kez kullanılmıyor

Powell yalnızca ADB’de değil küresel bir sorun olan göçmenlik meselesine de değiniyor: “Artık işlevsiz hale gelmiş ülkelerinden göçen insanları ‘şeytanlaştırma’nın ne anlama geldiğini konuşmalıyız. Onlara kapıları kapatmak istememizin anlamı ne? Kendi içimize dönebilir miyiz, neden kapıları kapatmak istiyoruz? ‘Ötekileri’ kötü göstermek siyasi bir taktik olarak ilk kez kullanılmıyor. Bunu hatırladığınızda Trump’ın söylediklerine daha farklı bakabilirsiniz.”

Sığınmacı politikaları, çevre, sağlık ve medya üzerine çalışmalar yapan kuruluşu Emerson Collective’de eğitim en çok önemsediği meselelerden biri. Kendisini derinden yaralayan bir meselenin de ilk ve ortaokuldaki nefret söylemi ve suçlarının seviyesi olduğunu söylüyor. Bunun da üç yıl önce başladığını savunuyor: “Çok acı bir durum. Çocuklar yetişkinlerin söyledikleri şeyleri duyuyor. Bu da onlara aynı şeyleri yapma izni veriyor.”

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler