Düşünün ki bir göktaşının Dünya’ya çarpacak şekilde yaklaştığı tespit edildi. Bunu önlemek için yapılabilecek şeyler, çarpma öncesi ne kadar zamanımızın kaldığına bağlı olacak ve nükleer silah kullanımı bile devreye girebilecektir.
Dünya’ya büyük göktaşlarının çarpması sık rastlanan bir olay değildir, birkaç yüzyılda bir olur. En son 1908’de Sibirya’nın Tunguska bölgesine bir göktaşı düşmüş ve yerleşimin yoğun olmaması sayesinde bilinen can kaybı olmasa da 2000 km karelik bir ormanlık alanı yerle bir etmişti.
Aynı göktaşı dört-beş saat sora düşmüş olsaydı Rusya’nın en büyük şehirlerinden biri olan St Petersburg’a düşecek, bu kalabalık kentte dev bir nükleer patlama etkisi yaratmış olacaktı.
2013’te ise daha küçük çaplı bir göktaşı Rusya’nın Chelyabinsk bölgesinde yerden 30 km yukarıda parçalanmış, 1400 kişinin yaralanmasına neden olmuştu. 500 kiloton gücündeki bu patlama 30 Hiroşima bombasına eşdeğerdi; ama patlamanın çok yüksekte olması etkisini azaltmıştı.
Bu tür küçük çaplı olaylar ise yılda üç kez kadar yaşanıyor. Çoğu okyanuslara ya da ıssız bölgelere düştüğü için farkına bile varmıyoruz.
İki uzay aracı
Hükümetler bu konuyu ciddiye alıyor ve tehlikeli bir çarpmayı önlemek için gerekli tedbirleri almaya çalışıyor. ABD’nin Uzay ve Havacılık Dairesi NASA bu amaçla Ocak ayında Gezegen Savunma Koordinasyon Ofisi (PDCO) kurdu.
Bugün PDCO Dünya için tehlike teşkil edebilecek göktaşlarının yerini saptama işiyle uğraşıyor. Bunu birkaç yıl öncesinden tespit etmek gerekiyor ki gerekli tedbirler zamanında alınabilsin.
Bunun en basit yöntemi, göktaşına çarpıp yön değiştirmesini sağlayacak bir uzay aracı ya da ağır bir cismi uzaya fırlatmak.
Avrupa Uzay Ajansı ile NASA önümüzdeki yıllarda bu teknolojiyi teste tabi tutacak. Bu çerçevede, 2020-21’de iki uzay aracı gönderilecek.
2022’de bu araçların iki göktaşına varması planlanıyor: 65803 Didymos adlı 780 metre çapındaki göktaşı ile onun uydusu gibi hareket eden 170 metre çaplı Didymoon. Birinciden 1100 metre uzakta olan ve onun yörüngesinde dönen ikinci göktaşı her 11,9 saatte bir tur tamamlıyor.
İki uzay aracından biri uydu göktaşına çarpacak, diğeri ise bu çarpmanın uydunun yörüngesi üzerindeki etkisini inceleyecek. Bu deneme adımları ile göktaşlarını daha tehlikeli bir menzile sokmayacak şekilde yönlerinin nasıl değiştirilebileceği tespit edilmeye çalışılıyor.
Dört megaton enerji
ABD’nin Arizona bölgesindeki ünlü göktaşı kraterini yaratan göktaşının büyüklüğü Didymoon’un üçte biri kadardı, ama 1,18 km çapında bir krater açmıştı.
Didymos büyüklüğündeki bir göktaşı saniyede 125 metre hızla (minimum) dünyaya çarptığında iki megatona eşdeğer enerji meydana gelecek, bu ise bir şehir yıkmaya yetecektir. Saniyede 186 metre maksimum hızda ise dört milyon ton TNT patlayıcısına eşdeğer dört megatonluk enerji ortaya çıkacaktır.
Daha önce laboratuvarda küçük çaplı yapılan deneyler gerçek boyutlara uygulanarak doğrulukları sınanmış olacak.
Göktaşına çarpma yoluyla menzil değiştirtmenin yanı sıra yerçekimi yöntemi de uygulanabilir. Büyük bir uzay aracı göktaşı çevresinde yörüngeye sokulur ve karşılıklı yerçekimi kuvvetiyle göktaşının yön değiştirmesi sağlanır.
Bu yöntemin avantajı, uzaya bir araç göndermenin yeterli olmasıdır. Bu deneylerin bir parçası olarak bir göktaşının Dünya’ya yakın bir yere getirilmesi planlanıyor.
Ancak burada zaman sorunu ortaya çıkıyor. Dünya yörüngesinin ötesine uzay aracı göndermek dört yıl alıyor; ayrıca göktaşına ulaşmak için de bir-iki yıl geçmesi gerekiyor. Zaman sorunu varsa başka bir yönteme başvurma zorunluluğu doğuyor.
Lazer ışınları
Bazıları da lazer kullanmayı öneriyor. Lazer ışınıyla göktaşı parçalanmayacak, ama yüzeyinden küçük bir parça koparılacaktır. Yeterince erken davranılabilirse bu küçük parçanın kopması göktaşının menzilini binlerce km değiştirmesine yetecektir.
Dünya’nın yörüngesinde kurulacak bir lazer bir gigawatt güçte bir ay boyunca ateşlense Tunguska’ya çarpan 80 metre çapındaki göktaşının yönünü saptırmaya yetecektir.
Daha küçük çaplı bir lazerle göktaşının daha yakınlarına daha uzun süreyle müdahale ederek bu sorunu çözmek de mümkün olabilir. Ama bunun için yıllar öncesinden bu işe başlamak gerekir.
California Üniversitesi’nden fizikçi Qicheng Zhang bu işin daha önce yapılmış olmasına rağmen çok da kolay olmadığını söylüyor. “Başlangıçta Rosetta uzay aracı 46P adlı farklı bir kuyruklu yıldıza ulaşmayı hedefliyordu. Ama aracı taşıyacak roket geç ateşlenince 46P’nin uygun bir konumda olmaması nedeniyle hedef değiştirildi.
Ancak Dünya’ya çarpmak üzere olan bir kuyruklu yıldızdan sapıp başka birine yönelme lüksümüz olamaz” diyor. Göktaşlarını bulmak kolaydır, ama bir başkasına ulaşmak en az üç yıl alacaktır.
'Nükleer seçenek'
Ne var ki en büyük sorunlardan biri şimdiye kadar kimsenin yörüngeye bir km boyutunda bir nesne oturtmamış olmasıdır. Güneş enerjisini lazere dönüştürme düşüncesinin ise yeterince olgunlaşmadığına inanılıyor.
Bir de “nükleer seçenek”ten söz edilebilir. Ancak bu yöntem de o kadar kolay değil. Hedeften biraz uzakta patlatılacak bir nükleer bomba ile göktaşının bir parçası koparılarak yörüngesinden sapması sağlanmaya çalışılabilir.
Ancak bu yöntemlerin bazıları 1967 Uzay Anlaşması ile sınırlanmış durumdadır. Örneğin uzayda nükleer silah kullanımı ve denenmesi yasaktır. Ayrıca uzayda bir gigawatt gücünde lazer ışınının yörüngede tutulması bazı insanları korkutabilir.
Zhang, bu lazerin gücünün 0,7 gigawatt’a indirilmesi halinde göktaşının 1911 km kadar uzaklaştırılabileceğine inanıyor.
“Şehirleri yok edebilecek güçte küçük göktaşları, gezegenleri parçalayacak kadar büyüklerden daha yaygındır. Diyelim ki New York’a yaklaşan bir göktaşı var. Yörüngeden saptırma girişimleri pek başarılı olmuyor ve bu defa Londra’ya doğru yaklaşıyor. Bu durumda Avrupalılar ABD’nin göktaşını saptırma girişimlerini desteklemeyecektir.”
Uzay anlaşmaları balistik füze atışlarını yasaklamıyor. Bunlar nükleer silahla donanmış olabilir. Ayrıca gezegeni savunma amacıyla bu tür sınırlamalara göz yumulabilir.
Bazıları, diğer doğal felaketlerin tersine göktaşı çarpmasını önleyecek tedbirlerin mümkün olduğuna, göktaşı riski tsunami gibi felaketlere kıyasla çok daha küçük olsa da önlemek için bir şeyler yapılabilecek tek felaket olduğuna inanıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.