• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • Lefkoşa 22 °C
  • Mağusa 22 °C
  • Girne 22 °C
  • Güzelyurt 21 °C
  • İskele 22 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 15 °C

Ebeveynim Bir Helikopter

Melin ULUÇ

“Ben çok ilgili ve bilinçli bir ebeveynim, çocuğumla yakından ilgileniyorum, bütün çocuk-kişisel gelişim kitaplarını okuyorum’’ mu diyorsunuz?Çocuğunuzun odasını kaç yaşında olursa olsun siz mi topluyorsunuz?Ödevlerini yaptığınız oluyor mu? Düşük not aldığında “Üzülme bu kadar, ben yarın okula gider öğretmeninle konuşurum” diyerek onu avutur musunuz?Gün içinde onunla defalarca telefonla konuşur musunuz?Başkalarıyla yaptığı tartışmalarda onu korumaya çalışır mısınız?Okulda problem yaşadığında, öğretmeni de dahil, her zaman başkalarını mı suçlarsınız?Okulda kitabını, ödevini unuttuğunda hemen okula koşup alır mısınız?İsteklerine “hayır” diyebilir misiniz? Yoksa her istediğini yapabilmek için elinizden geleni yapar mısınız?Çocuğunuzun yerine cevap verip onun başarı hikayelerini anlatır mısınız?Çocuğunuzu evde babasıyla bile yalnız bırakmakta zorlanıyor musunuz?Oyunlarda, yarışlarda kaybetmesine ondan daha fazla üzülüyor musunuz?Çocuğunuz işyerinde haksızlığa uğradığında patronu ile konuşmaya çalışıyor musunuz?Aileniz, arkadaşlarınız dünyanın merkezine çocuğunuzu koyduğunuzu söylüyorlar mı?Çocuğunuzun hikayelerinden bahsederken onun adını kullanmak yerine “biz tıp okumak istiyoruz” diyor musunuz?Kendi kendine yemeğini ısıtabileceği yaşa geldiğini bildiğiniz halde aç kalmasından korkup eve koşuyor musunuz?Kendi programınızı onun programına göre sürekli değiştiriyor musunuz?Lise/üniversite çağındaki çocuğunuzu sabahları siz mi uyandırıyorsunuz?Bu soruların çoğuna olumlu cevap verdiyseniz siz de çocuğunun üstüne aşırı derecede eğilen, bir “helikopter” gibi tepesinde bekleyen bir anne-babasınız.

Haddinden fazla annesiniz

Tebrikler artık kanatlarınızla çocuklarınıza kol kanat geren fazla bir ebeveynsiniz ama onların kanatları kırık...Herşeyi siz biliyorsunuz, ‘’nasılsa o halen çocuk yapsa da yanlış yapar aklı ermez hem ben tecrübeliyim’’ diye baskılayan iç sesinize şunu sormak isterim; Kim demiş? Değişen ve gelişen dünyada onların dünyası sizinkinden o denli farklı ki erişmeniz, kendi zamanınıza uyarlamanız her zaman yerinde olmayabilir. Üstelik bunu yapmanın size fedakar kıldığını sanıyorsunuz ama aslında bencillik… Şöyle ki siz tecrübe edindiniz çocuğunuz edinmesin mi? Öyle olsaydı çocuğunuz anne karnından koşarak çıkardı. Düşe kalka büyür deyimi sanırım buradan çıkmıştır.Çocuklarınızın bireyselleşmesini kendinize tehdit olarak görmeyin aksine onları sizin bir zaman olamama riskinize göre büyütün. Şunu da eklemeliyim çocuğunuz sizin uzantınız değil o aslında apayrı bir dünyadır. Sürekli çocuklarınızın önündeki engelleri süpürmek yerine çocuğa süpürge tutmayı öğretin. Çünkü inanın bana o engeller ne zaman olsa yine karşısına çıkacaktır ve yanında siz yoksanız çocuk ya süpürge tutmayı bilmeyecek ya da süpürge bulacak yer bulamayacaktır.

Çocuğunuz yetişkin yaşa geldiğinde hayata yetişemiyor

Size kötü haberlerim var; bu aşırı koruyuculuğunuz çocuğun gelişimine ket vurmaktadır. Bu problem daha çok varlıklı aileler arasında görülüyor. Bu aileler, çocuklarının başarılı olmaları için, hayal kırıklığına uğramamaları, yenilgi yaşamamaları için o kadar çok uğraşıyorlar ki aslında bu çabalarıyla onların gelişimine engel oluyorlar. “Aşırı yardım,destek,müdahale, çocukların üniversiteye girme aşamasında etkileyici bir özgeçmiş hazırlamalarına yardımcı olmakla beraber, kim olmak istediklerini, ne sevdiklerini ve bu hayatta nasıl yollarını bulacaklarını öğrenme şanslarını ortadan kaldırıyor. Sonuç olarak bu çocuklar, hayatlarını şekillendirmek ve kendilerini tanımak için gerekli becerilerden, istekten ve karakterden yoksun gençler haline geliyorlar. Bunun sonunda öz saygı ve yeterlilik duygusu eksikliği,bastırılmış kişilik,sağduyudan yoksunluk, şişirilmiş ego,karar vermekte zorlanma,problem çözme becerisinden yoksun,daha iyiyi yapma ve çabalamada isteksizlik, güçlü aile bağına sahip olma ve aile bireylerine (özellikle anneye) bağımlılık gibi sorunlarla başeden bir nesneyle sahip olmuş olursunuz, artık bir robotunuz vardır.

Çocuğa sorduğum soruların yanıtlarını heyecanlı anneden aldığım oldu

Size bu kısımda kendi yaşantıladığım bir olayı anlatmak isterim. Çocuğunu tanıştırmak üzere, ileride yapacağı tercihler için danışmak için gelen bir ebeveyn inanılmaz derecede kapsayıcılığı ta ilk andan sezinlemiştim. Rastladığım vakalar içinde genelde çocukla konuşmaya çalışıp, sorular sorduğumda, cevaplarını heyecanlı ebeveynlerden aldığım oldu ama bu çok farklıydı adeta evhamla donanmış gibiydi fakat bunu bir meziyet gibi ‘’benim gibi anne bulamaz’’ dillendiriyordu. Ben de ‘’bulmaması lazım zaten’’ dedim.Bu çocuk geliştirdiğim önyargıya rağmen başarılıydı fakat her sorunda anne beni arayıp ‘’acaba ne yapsak acaba okul mu değiştirsek’’ gibi sorular soruyordu.  Sırf bu kaygılar yüzünden çocuk da kaygı duymaya başladı ve zamanla durum depresyon vakasına döndü, bölümü ise 7 sene bitirebildi. Bundandır ki her zaman çocuk ailenin özellikle annenin yansımasıdır derim. Bırakın kendi başarsın eğer düşecekse de düşsün, bırakın davranışlarının sorumluluğunu alsın, bırakın keşfetsin hem siz hafiflemiş olursunuz hem de o tecrübeyle ağırlaşmış.

Ne Yapmalı?

Gelelim yapmanız gerekenlere: Eğer sizde birer helikopter anne babaysanız yol yakınken bu tutumunuzdan vazgeçin ve bırakın çocuklarınız hata yapsınlar. Yaptıkları hatalardan ders alarak büyüsünler. Çünkü insan hata yaparak öğrenir. Hata yapılmasına fırsat verilmeyen çocuklar, toplum içindeki yerlerini aldıkları zaman en küçük baskıda hüsrana uğrarlar. Benlik ve özgüvenleri gelişmediği için kendilerini korumayı bilemez, yaşadıkları her kötü olay, onlarda travmaya dönüşür.

Sevgili anne babalar lütfen çocuklarınızın akademik başarılarına takılıp, kişiliklerini bastırmayın. Sadece okulda başarılı olmaları mutlu ve sağlıklı bir hayat sürmelerinin garantisi değildir. Hayatta başarılı olmalarının garantisi; sağlıklı bir kişiliğe sahip olmaları, normal gelişim aşamalarından geçmeleri, kısacası sağlıklı bir anne baba tutumuyla büyümüş olmalarıdır.

Ebeveynim Bir Helikopter

“Ben çok ilgili ve bilinçli bir ebeveynim, çocuğumla yakından ilgileniyorum, bütün çocuk-kişisel gelişim kitaplarını okuyorum’’ mu diyorsunuz?Çocuğunuzun odasını kaç yaşında olursa olsun siz mi topluyorsunuz?Ödevlerini yaptığınız oluyor mu? Düşük not aldığında “Üzülme bu kadar, ben yarın okula gider öğretmeninle konuşurum” diyerek onu avutur musunuz?Gün içinde onunla defalarca telefonla konuşur musunuz?Başkalarıyla yaptığı tartışmalarda onu korumaya çalışır mısınız?Okulda problem yaşadığında, öğretmeni de dahil, her zaman başkalarını mı suçlarsınız?Okulda kitabını, ödevini unuttuğunda hemen okula koşup alır mısınız?İsteklerine “hayır” diyebilir misiniz? Yoksa her istediğini yapabilmek için elinizden geleni yapar mısınız?Çocuğunuzun yerine cevap verip onun başarı hikayelerini anlatır mısınız?Çocuğunuzu evde babasıyla bile yalnız bırakmakta zorlanıyor musunuz?Oyunlarda, yarışlarda kaybetmesine ondan daha fazla üzülüyor musunuz?Çocuğunuz işyerinde haksızlığa uğradığında patronu ile konuşmaya çalışıyor musunuz?Aileniz, arkadaşlarınız dünyanın merkezine çocuğunuzu koyduğunuzu söylüyorlar mı?Çocuğunuzun hikayelerinden bahsederken onun adını kullanmak yerine “biz tıp okumak istiyoruz” diyor musunuz?Kendi kendine yemeğini ısıtabileceği yaşa geldiğini bildiğiniz halde aç kalmasından korkup eve koşuyor musunuz?Kendi programınızı onun programına göre sürekli değiştiriyor musunuz?Lise/üniversite çağındaki çocuğunuzu sabahları siz mi uyandırıyorsunuz?Bu soruların çoğuna olumlu cevap verdiyseniz siz de çocuğunun üstüne aşırı derecede eğilen, bir “helikopter” gibi tepesinde bekleyen bir anne-babasınız.

Haddinden fazla annesiniz

Tebrikler artık kanatlarınızla çocuklarınıza kol kanat geren fazla bir ebeveynsiniz ama onların kanatları kırık...Herşeyi siz biliyorsunuz, ‘’nasılsa o halen çocuk yapsa da yanlış yapar aklı ermez hem ben tecrübeliyim’’ diye baskılayan iç sesinize şunu sormak isterim; Kim demiş? Değişen ve gelişen dünyada onların dünyası sizinkinden o denli farklı ki erişmeniz, kendi zamanınıza uyarlamanız her zaman yerinde olmayabilir. Üstelik bunu yapmanın size fedakar kıldığını sanıyorsunuz ama aslında bencillik… Şöyle ki siz tecrübe edindiniz çocuğunuz edinmesin mi? Öyle olsaydı çocuğunuz anne karnından koşarak çıkardı. Düşe kalka büyür deyimi sanırım buradan çıkmıştır.Çocuklarınızın bireyselleşmesini kendinize tehdit olarak görmeyin aksine onları sizin bir zaman olamama riskinize göre büyütün. Şunu da eklemeliyim çocuğunuz sizin uzantınız değil o aslında apayrı bir dünyadır. Sürekli çocuklarınızın önündeki engelleri süpürmek yerine çocuğa süpürge tutmayı öğretin. Çünkü inanın bana o engeller ne zaman olsa yine karşısına çıkacaktır ve yanında siz yoksanız çocuk ya süpürge tutmayı bilmeyecek ya da süpürge bulacak yer bulamayacaktır.

Çocuğunuz yetişkin yaşa geldiğinde hayata yetişemiyor

Size kötü haberlerim var; bu aşırı koruyuculuğunuz çocuğun gelişimine ket vurmaktadır. Bu problem daha çok varlıklı aileler arasında görülüyor. Bu aileler, çocuklarının başarılı olmaları için, hayal kırıklığına uğramamaları, yenilgi yaşamamaları için o kadar çok uğraşıyorlar ki aslında bu çabalarıyla onların gelişimine engel oluyorlar. “Aşırı yardım,destek,müdahale, çocukların üniversiteye girme aşamasında etkileyici bir özgeçmiş hazırlamalarına yardımcı olmakla beraber, kim olmak istediklerini, ne sevdiklerini ve bu hayatta nasıl yollarını bulacaklarını öğrenme şanslarını ortadan kaldırıyor. Sonuç olarak bu çocuklar, hayatlarını şekillendirmek ve kendilerini tanımak için gerekli becerilerden, istekten ve karakterden yoksun gençler haline geliyorlar. Bunun sonunda öz saygı ve yeterlilik duygusu eksikliği,bastırılmış kişilik,sağduyudan yoksunluk, şişirilmiş ego,karar vermekte zorlanma,problem çözme becerisinden yoksun,daha iyiyi yapma ve çabalamada isteksizlik, güçlü aile bağına sahip olma ve aile bireylerine (özellikle anneye) bağımlılık gibi sorunlarla başeden bir nesneyle sahip olmuş olursunuz, artık bir robotunuz vardır.

Çocuğa sorduğum soruların yanıtlarını heyecanlı anneden aldığım oldu

Size bu kısımda kendi yaşantıladığım bir olayı anlatmak isterim. Çocuğunu tanıştırmak üzere, ileride yapacağı tercihler için danışmak için gelen bir ebeveyn inanılmaz derecede kapsayıcılığı ta ilk andan sezinlemiştim. Rastladığım vakalar içinde genelde çocukla konuşmaya çalışıp, sorular sorduğumda, cevaplarını heyecanlı ebeveynlerden aldığım oldu ama bu çok farklıydı adeta evhamla donanmış gibiydi fakat bunu bir meziyet gibi ‘’benim gibi anne bulamaz’’ dillendiriyordu. Ben de ‘’bulmaması lazım zaten’’ dedim.Bu çocuk geliştirdiğim önyargıya rağmen başarılıydı fakat her sorunda anne beni arayıp ‘’acaba ne yapsak acaba okul mu değiştirsek’’ gibi sorular soruyordu.  Sırf bu kaygılar yüzünden çocuk da kaygı duymaya başladı ve zamanla durum depresyon vakasına döndü, bölümü ise 7 sene bitirebildi. Bundandır ki her zaman çocuk ailenin özellikle annenin yansımasıdır derim. Bırakın kendi başarsın eğer düşecekse de düşsün, bırakın davranışlarının sorumluluğunu alsın, bırakın keşfetsin hem siz hafiflemiş olursunuz hem de o tecrübeyle ağırlaşmış.

Ne Yapmalı?

Gelelim yapmanız gerekenlere: Eğer sizde birer helikopter anne babaysanız yol yakınken bu tutumunuzdan vazgeçin ve bırakın çocuklarınız hata yapsınlar. Yaptıkları hatalardan ders alarak büyüsünler. Çünkü insan hata yaparak öğrenir. Hata yapılmasına fırsat verilmeyen çocuklar, toplum içindeki yerlerini aldıkları zaman en küçük baskıda hüsrana uğrarlar. Benlik ve özgüvenleri gelişmediği için kendilerini korumayı bilemez, yaşadıkları her kötü olay, onlarda travmaya dönüşür.

Sevgili anne babalar lütfen çocuklarınızın akademik başarılarına takılıp, kişiliklerini bastırmayın. Sadece okulda başarılı olmaları mutlu ve sağlıklı bir hayat sürmelerinin garantisi değildir. Hayatta başarılı olmalarının garantisi; sağlıklı bir kişiliğe sahip olmaları, normal gelişim aşamalarından geçmeleri, kısacası sağlıklı bir anne baba tutumuyla büyümüş olmalarıdır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları