Peki süt nasıl ortaya çıktı? Bilim insanları sütün evrimsel tarihini incelediğinde sandığımızdan çok daha eskilere dayandığını gördü. Süt, yüz milyonlarca yıl öncesine, karada yürümeye başlayan ilk hayvanlara kadar gidiyor. Ama bu bildiğimiz süte benzemiyordu.
“Memeliler” terimini ilk olarak 18 yüzyılda İsveçli biyolog Carolus Linnaeus ortaya atmıştı. Canlıları incelediğinde bazı türlerin dişilerinin yavrularını beslemek için süt bezleri olduğunu keşfetmişti.
Peki, evrim sürecinde emzirme nasıl ortaya çıkmıştı? Süt bezleri kemikler gibi fosilleşmediğinden bu yolla tespit zordu.
Bu nedenle araştırmacılar süt üreten hayvanların genlerini inceleyip diğerleriyle karşılaştırdılar.
ABD’nin Maryland eyaletindeki Çevre Araştırma Merkezi’nden Olav Oftedal’a göre süt bezleri ilk memeliler ortaya çıkmadan önce, sudan karaya çıkan ilk canlılarda gelişmişti. Bunların bir kısmı amniyotlara, omurgalı, dört bacaklı canlılara, sürüngenlere, kuşlara ve memelilere evrildi.
Amniyotlar da balıklar gibi yumurta üretiyordu. Bu yumurtalar karada canlılığını koruyabiliyordu. Ama yumurta kabukları gözenekli olduğundan aşırı sıcak havalarda çabucak kuruduğu için amniyotların onları koruyacak bir yol bulması gerekiyordu.
Yumurtayı nemli tutmak
Sürüngenler ve kuşlar su kaybetmeyecek şekilde kireçli sert kabukları olan yumurta üretmeye başladı.
Memelilerin ataları ise gözenekli yumurta üretmeye devam etti. Oftedal’a göre, bu kabuklara dışarıdan ekstra su ve besin aktarabiliyorlardı. Bunu ilk olarak derilerindeki basit bir bezeden su sızdırma yoluyla yaptılar.
Bugün kara kurbağaları hala bu yöntemle yumurtalarına su aktarıyor. Solucana benzer kör kertenkelelerde ise dişilerin derisi yağlı ve besleyici maddelerle kalınlaşıyor ve yavrular yumurtadan çıkınca bu tabakayı dişleriyle kazıyıp besin olarak kullanıyorlar.
Oftedal bu yöntemlerin ilkel bir emzirme şekli olduğuna ve bu bezelerin daha sonra memelilerin yağlı süt üretmesini sağlayacak şekilde geliştiğine inanıyor.
Yumurtaları nemli tutmak için deriden su sızdırma yöntemi zamanla başka kimyasallarla birleşerek yumurtadaki besinin yerini almış ve yavruların asıl besin kaynağı haline gelmiş olabilir. Oftedal bütün bu gelişmelerin memeliler ortaya çıkmadan önce olup bittiğini söylüyor.
Neden sadece memeliler?
Memelilerin genleri incelenerek bu gelişim aşamaları görülebilir. Sütle ilgili birçok genin memelilerden eskiye dayandığını biliyoruz.
Örneğin memelilerin sütünde en bol olan kasein maddesi çok eskilere dayanır ve kalsiyum ve fosfor gibi besinlerin yavruya taşınmasına, iskelet ve kasların gelişmesine yardım eder.
Peki, süt üretimi bu kadar eskiyse bugün neden sadece memeliler süt üretiyor?
Oftedal’a göre, bunun en basit açıklaması, memeliler öncesi tüm kökenlerin soyunun tükenmiş ve süte bağlı tek grup olarak memelilerin kalmış olmasıdır.
Süt üretiminin yeniden gelişmemiş olması tuhaf gelse de memeli olmadığı halde süte benzer maddeler üreten bazı canlılar vardır.
Örneğin bazı hamamböcekleri bol proteine sahip süte benzer bir madde üretmekte ve yavrularını bununla beslemektedir.
Güvercin, flamingo ve imparator pengueni gibi bazı kuşlar da boğazlarına yakın keselerde süte benzer besleyici sıvılar üretiyor. Ancak bunlar memeliler gibi yavruyu beslemek için kullanılsa da bileşimleri ve üretilme biçimleri memelilerin sütünden farklılık gösteriyor.
Bakteriye karşı meme ucu
Gerçek süt bezleri yalnızca memelilerde bulunuyor. Kanguru gibi keseliler ile yavruları plasenta içinde büyüyen memelilerde meme ucu bulunuyor.
Oftedal’a göre meme ucu enfeksiyona karşı gelişmiş. Derisinden süt salgılayan canlıların sütünde bakteriler kolaylıkla çoğalabilir. Oysa meme ucu sütün doğrudan süt bezinden yavrunun ağzına aktarılmasını sağlar.
Meme uçları olan memeliler arasında bile süt üretimi büyük farklılık gösterir.
Plasentalı memelilerde yavrular anne karnındayken de plasenta vasıtasıyla anneden aldıkları besinlerle beslenebilir. Böylece bu canlılar keseli hayvanlardan daha uzun süre anne karnında kalabilir. Bu nedenle kanguru gibi keseli hayvanlar yavrularını kendi başlarına beslenmeye başlayıncaya kadar emzirirler.
Özetleyecek olursak, emzirme ve süt üretimi yüz milyonlarca yıl öncesine dayanıyor. Bugün gördüğümüz yavrusunu emziren annenin kökeni, karada yürümeye başlayan ilk hayvanlara kadar gidiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.