Brent türü ham petrolün varil fiyatı, 2014 Haziran ayında 115,67 dolarla yılın en yüksek seviyesine ulaşmasının ardından küresel petrol arzının artacağı, talep tarafının ise düşük kalacağı beklentisiyle yüzde 60 düşerek, yaklaşık 6 yılın en düşük seviyesi olan 45,16 doları gördü. Türkiye'nin 2014'te 50-55 milyar dolar olarak gerçekleşeceği tahmin edilen enerji faturasının, 2015 yılında petrol fiyatlarının desteğiyle yarı yarıya azalması bekleniyor.
AA muhabirine petrol fiyatlarındaki sert düşüşün Türkiye ekonomisine etkisini değerlendiren analistler, 2014 yılında 50-55 milyar dolar olması öngörülen enerji faturasının 2015 yılında petrol fiyatlarının 50 dolar seviyesinde kalması durumunda 25 milyar dolar azalacağını tahmin ediyor.
"2015'te cari açığın milli gelire oranı yüzde 3,9'a gerileyebilir"
Odeabank Genel Müdür Yardımcısı Serkan Özcan, 2014'te milli gelire oran olarak 2013 sonundaki yüzde 7,9'dan yüzde 5,6'ya inmesini bekledikleri cari açığın, 2015 yılında son dönemde petrol fiyatlarındaki keskin düşüş sayesinde sürdürülebilir seviye olan yüzde 3,9’a gerileyeceğini öngördüklerini ifade etti.
Özellikle yılın ikinci yarısında petrol fiyatlarında yukarı yönlü trendin başlayacağını ve 2015 ortalamasında 75 dolar olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirten Özcan, "Ancak son dönemdeki düşüşlerin büyük ölçüde korunması durumunda cari açık 2015’te iyimser tahminlerimizin dahi altında kalabilir. Petrol fiyatlarındaki her 10 dolarlık düşüş cari işlemler açığını 4,5 milyar dolar civarında düşürücü etki yapıyor" dedi.
Serkan Özcan, brent petrolün son iki günde yüzde 9’dan fazla düşerek 45,2 dolarla Mart 2009’dan bu yana en düşük seviyesine gerilediğini ve 2009’da yaşanan küresel krizde tepe noktasından 6 ayda yüzde 75 düşen petrol fiyatlarının, sınırlı büyümenin sürmesine rağmen güçlü dolar ve arz yönlü pozitif gelişmeler nedeniyle son 5,5 ayda tepen noktasından yüzde 60 aşağı geldiğini anlattı.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün petrodolar miktarında azalışa yol açarken, emtia ithalatçısı ülkelere açıklarını daraltarak ciddi rekabet avantajı sunduğunu kaydeden Özcan, şöyle devam etti:
"Bu noktada petrol fiyatları düşük seyrini korurken, ihracat pazarlarımızda ılımlı büyümenin sürüyor olması ihracatta risklerin sınırlanması açısından çok önemli. Öte yandan tarım fiyatları arz yönlü kaygılarla artmaya devam etse de hem petrol hem temel metal fiyatlarındaki keskin düşüşler küresel deflasyonist koşulları besleyerek piyasa faizlerinin de baskı altında kalmasına yol açıyor. Küresel ekonomik ortamın Türkiye’ye yansıması olarak, içerde de enflasyonun keskin bir şekilde hız keseceği yönündeki beklentiler ışığında iyileşme patikasındaki makroekonomik istikrar, tahvil faizlerinin hızla çift haneli seviyelerden yüzde 7,1 mertebesine kadar gerilemesini sağladı. Gelişmekte olan ülkelere dair risk iştahının azaldığı, TL'nin hızla değer kaybedip dolara karşı rekor düşüğe indiği bir yılda, Türkiye ekonomisi yüzde 3 büyümeyle G20 ülkeleri içinde yine en hızlı büyüyen ülkelerden biri olmayı başardı.
Güçlü sermayelendirilmiş bankacılık sektörü, görece güçlü mali performans ve büyümede ihracatın payını artırmayı hedefleyen 2010 sonunda hayata geçirilen yeni ekonomik programın süregelen avantajlarıyla Türkiye ekonomisi sürdürülebilir büyüme patikasına doğru emin adımlarla ilerliyor. Bu bağlamda 2014 yılının en önemli gelişmelerinden biri tarihte ilk defa hem iç hem dış talebin büyümeye pozitif katkı sağlaması oldu. 2015 yılında ise ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politika duruşuna dair belirsizlikler, Avro bölgesindeki deflasyon ve jeopolitik sorunlara rağmen, daha güçlü ve fakat halen potansiyel büyümenin altında yüzde 4’lük büyüme öngörüyoruz."
Türkiye ekonomisinin 2015 yılında makroekonomik istikrarını güçlendiren bir ülke olarak pozitif tarafta yer aldığını düşündüklerini belirten Özcan, 2014 yılını ağır kuraklık koşullarına bağlı olarak uzun dönem ortalamasının belirgin bir şekilde üzerinde gerçekleşen gıda fiyatları ve TL’deki çift haneli değer kaybına bağlı olarak yüzde 8,2’de bitiren enflasyonun, 2015 yılında yüzde 5,9’a gerileyeceğini öngördüklerini ifade etti.
"Enerji fiyatlarındaki gerilemenin enflasyona yüzde 1,5 azaltıcı etki yapması mümkün"
Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz ise petrol fiyatlarındaki düşüşün 2015 yılında ülke büyümesine katkıda bulunacağı, bu katkının enflasyon, cari açık ve şirket marjları olmak üzere üç kanaldan oluşabileceğini anlattı.
Enerji fiyatlarındaki gerilemenin TÜFE enflasyonuna yüzde 1,5 oranında azaltıcı etki yapmasının mümkün olduğunu ve böylece vatandaşların alım gücünün artacağını belirten Yılmaz, şöyle dedi:
"Hanehalkı bütçesindeki ek kısmın ister tüketim ister tasarrufla değerlendirilmesi büyümeye katkı yapabilir. Tüketim yönündeki tercih iç talebi, tasarruf yönündeki tercih ise net ihracatı olumlu etkileyecektir. Tarımda maliyeti petrole bağlı pek çok ürün kullanılmakta. Petrol fiyatlarındaki iyileşme tarımda girdi maliyetlerini azaltacağı için 2015 yılında geçtiğimiz seneki gibi olumsuz gıda enflasyonu tablosuyla karşılaşmayacağımızı düşünüyoruz. Gıda fiyatları da hanehalkı harcamalarında ciddi ağırlığa sahip olduğu için yine hanehalkı bütçesine rahatlatıcı etki beklenebilir."
"Petrol fiyatlarındaki gerilemeyle 2015 yılı enerji açığının 30 milyar dolara iyileşmesi mümkün olabilir" diyen Yılmaz, cari açığın Türkiye’nin en hassas kırılganlığı şeklinde gösterildiğini ve cari açıktaki iyileşmenin ekonomiyi daha dayanıklı hale getirip kur üzerindeki baskıyı azaltacağını vurguladı.
Kurda istikrarın, enflasyon için olumlu değerlendirileceğini dile getiren Yılmaz, aynı zamanda cari açıktaki azalmanın net ihracat üzerinden büyümeyi de olumlu etkileyeceğini vurguladı.
Artan talebi karşılamak için şirketlerin yeni yatırımlar yapmayı tercih edebileceğini, girdi maliyetlerindeki düşüşün şirketlerin kar marjlarına olumlu tesir edeceği için şirketlerin yeni yatırım ve istihdam kararları verebileceğini aktaran Tamer Yılmaz, istihdam artışının iç talep üzerinden yatırımların da doğrudan büyümeye olumlu destek vereceğini bildirdi.
Yılmaz, "Benzer şekilde enflasyon ve cari açıktaki iyileşmeyle faizler düşebilir ve şirketlerin finansman maliyetlerini olumlu etkileyebilir. Böylece yatırımlar için de belirli bir avantaj oluşabilir" dedi.
"Petrol fiyatlarındaki düşüşün büyümeye katkısı yüzde 1 civarında olacak"
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu ise Türkiye'nin enerji faturasının 2013 yılında yaklaşık 55 milyar dolar olduğunu ve geçen yıl da benzer bir rakama ulaşılacağını ifade etti.
Bu yıl ise petrol fiyatı ortalamasının 50-55 dolar (Brent) civarında olması ve doğalgaz fiyatlarının da benzer şekilde düşmesi durumunda enerji faturasında yaklaşık 25 milyar dolarlık bir azalma sağlanabileceğini vurgulayan Kömürcüoğlu, "Ancak, doğalgaz ithalatının kontratlara bağlı olması nedeniyle indirimin gecikmeli olarak yansıması varsayımında 2015 yılında göreceğimiz etkinin 20 milyar dolar civarında olmasını hesaplıyoruz. Bu rakamın yüzde 50-60’ının harcamalara gitmesi beklentisiyle, büyümeye katkının yüzde 1 civarında olması, ikincil etkilerle birlikte enflasyonun ise yüzde 6 seviyelerine gelmesi olası görünüyor" diye konuştu.
Ancak düşüşün bir de karanlık tarafı olduğuna işaret eden Kömürcüoğlu, petrol fiyatlarının mevcut düşük seviyelerde kalması durumunda Rusya ve Ortadoğu ekonomilerindeki yavaşlamanın dış ticaret ve turizm kanalından Türkiye ekonomisine maliyetinin 11 milyar dolar civarında olacağının hesaplandığına dikkati çekti.
"Petrol 50 dolarda kalırsa net enerji ithalatımız 23-25 milyar dolar azalabilir"
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise brent petrolün varil fiyatının geçen yıl ortalama 100 dolar civarında olduğunu ve 2015 yılında da petrol fiyatının 50 dolar olacağını varsayımı altında, 2014 yılında Türkiye'nin net enerji ticareti açığının 50 milyar dolar civarında olacağını ifade etti.
Enerji fiyatlarının gecikmeli de olsa petrol fiyatları ile ilişkili biçimde hareket ettiğini dile getiren Kanlı, "Statik analiz bize petrolün 50 dolarda kalması halinde net enerji ithalatımızın 23-25 milyar dolar azalabileceğini söylüyor. Ancak, statik analiz ne yazık ki yeterli olmuyor. Neden mi? Ekonomideki birçok değişken birbirini birçok kanaldan etkiliyor. Mesela, tasarruf edilen 23-25 milyar dolar kamu ve özel kesim talebi kanalıyla iç talebe dönüşecek. Dolayısıyla iktisadi faaliyete ve büyümeye destek verirken aynı zamanda cari açığı da artırıcı yönde etkide bulunacak. Yani, biz ödemediğimiz enerji faturasının bir bölümünü ithal telefon, araba vs. almakta kullanacağız" dedi.
Kanlı, çakılan petrol fiyatlarının Avrupa ekonomisini destekleyeceğini ancak diğer taraftan dapetrol ihraç eden Ortadoğu, Bağımsız Devletler Topuluğu ve Rusya ekonomilerini de bir belirsizliğe iteceğini belirtti.
Bu bölgelerde büyümenin yavaşlayacağını, Rusya en az yüzde 3 daralacağını belirten Kanlı, bu bölgelerin ne yazık ki Türkiye'nin ihracat pazarları ile turist kaynağı ve bavul ticaretinde paylarının yüksek olduğunu kaydetti.
Kanlı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sonuç olarak, eğer petrol fiyatları bu seviyede kalırsa petroldeki düşüş kabaca cari denge üzerinde 2014 yılına kıyasla 15 milyar dolarlık olumlu etkide bulunur. Bu da Türkiye'nin cari açığının milli gelire oranını yüzde 4,5'in altına düşürür. Diğer taraftan iç talep ve risk primindeki iyileşmeden dolayı düşen faiz kaynaklı olarak iktisadi faaliyet üzerine yukarı yönlü bir etki yapar. Yüzde 4 veya hafif üzerinde bir büyüme ulaşılabilir olur. Enflasyonun da yüzde 6’ya doğru düşmesini çok kolay hale getirir. Geçici olarak yüzde 5’ler bile görmemiz olası olur. Düşen petrol fiyatları normalde bir arada görülmesi zor olan üç şeyi aynı anda görmemizi sağlayacak. Güçlenen iç talep, daralan cari açık ve aynı zamanda düşen enflasyon. Bu durum Türkiye ekonomi tarihinde de bir ilk olabilir."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.