Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kendini bilen, tarihini bilen, medeniyetini bilen, inançlı, ahlaklı, erdemli gençler yetiştirmeden geleceğimize güvenle bakamayız" ifadelerini kullandı.
Ankara'da 'Geleneksel Sporlar Gençlik ve Spor Kulübü Tesisi Açılış Töreni'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, atçılık, okçuluk ve güreş gibi geleneksel sporların Türk tarihindeki ve kültüründeki yerine dikkat çekti.
Erdoğan, 1.5 yıldır faaliyette olan tesisin açılışının bugüne nasip olduğunu belirten ve günde 48 öğrenciye at binme, 150 öğrenciye okçuluk eğitimi verme kapasitesi bulunan tesise gençlerin dört elle sarılacağından şüphe duymadığını söyledi.
Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
- Tarihte hangi toplum atla tanışmış, kaynaşmış, bütünleşmişse hemen arkasından büyüme, genişleme, özellikle bu döneme girmiştir. At bu bakımdan bir medeniyet kurma aracıdır. Osmanlı, devletle birlikte sarayın at ihtiyacını karşılamak için çiftlikat-ı hümayunu da kurmuştur.
- Cirit başta olmak üzere at ile ilgili pek çok oyunun yer aldığı geleneksel sporlarımızın yeniden canlanması bizi memnun ediyor. Tarihimizin ve medeniyetimizin bu önemli sembolüne sahip çıkmak boynumuzun borcudur.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra ülkemize gelen misafir devlet başkanlarının karşılama törenlerinde Muhafız Alayımıza bağlı bir atlı birliğimizin de yer almasını temin ettik. Bunları dahi eleştirecek kadar tarih, kültür, medeniyet yoksunu, hatta düşmanı kişiler çıktı, bundan rahatsız oldu. Aynı zihniyet muhtemelen bu tesisi de eleştirecektir, varsın eleştirsinler, biz işimize bakalım. Halbuki, kökü olmayanların akıbeti esen her rüzgarın önünde sürüklenip gitmektir. Biz köklerimize, tarihimize, kültürümüze sahip çıkarak maziden atiye güçlü bir köprü kurmanın gayreti içindeyiz.
'Osmanlı döneminde Okmeydanı’na abdestsiz ve sarhoş girilemiyordu'
Yayın merkezi, okun ise uç beyliklerini temsil ettiği siyaset geleneğimizde bu semboller devlet idaresinde hakimiyet nişanesi olarak görülüyor. Ecdadın okçulukta gösterdiği başarı dünyaya parmak ısırtacak derecededir. İstanbul’un önemli yerlerinden birinin doğduğum, büyüdüğüm yer olması bakımından gurur duyuyorum, Okmeydanı olması tesadüfi değildir. Osmanlı döneminde Okmeydanı’na abdestsiz ve sarhoş girilemiyordu. Aynı şekilde okçular kabzar sınavında kabiliyetleri yanında ahlak ve karakterleriyle de imtihan ediliyordu.
Okçuluk müsabakaları öncesinde muhakkak besmele çekilir, Peygamber Efendimize salavat gönderilirdi. Bu alanda kendini geliştirmek isteyenlerin rekabetle beraber dayanışma, mücadele ile birlikte çelebilik hasletlerini de gerekiyordu. Aynı değerler tüm spor dallarıyla uğraşanlar için de geçerliydi. Er meydanında yiğitlik gösteren pehlivanın hayatının diğer kısımlarında da civanmert olması gerekiyordu. Ata sporlarımızı ihya etmek için çalışırken aynı zamanda bu değerleri yeni nesillere aktarmayı hedefliyoruz.
Evlatlarımızı biniciliğe, okçuluğa, güreşe yönlendirirken aslında onları kendi medeniyet ve kültür miraslarına sahip çıkmaya ediyoruz. Kendini bilen, tarihini bilen, medeniyetini bilen, inançlı, ahlaklı, erdemli gençler yetiştirmeden geleceğimize güvenle bakamayız. Son dönemde tarihimizi ve kültürümüzü anlatan dizilerin ilgi çekmesinin gerisinde milletimizin geçmişini bilme, tanıma ve yaşatma heyecanı yatıyor. İşte bu anlayışla yılların ihmalini giderecek, ata sporlarımızı insanımıza tanıtacak, özellikle çocuklarımızın tarihlerine sahip çıkmasını sağlayacak her çabaya destek veriyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.