Katıldığı televizyon programında soruları yanıtlayan Tufan Erhürman, gündemdeki konuları değerlendirdi.
“YÖDAK mevcut haliyle, istese bile bu kadar üniversiteyi denetleyemezdi”
Memlekette yaşananların kimseyi mutlu etmediğine dikkat çeken Erhürman, yükseköğretim alanında yaşananları değerlendirdi. Ortada polisin müdahale ettiği bir durum olduğunu söyleyen Erhürman, üniversitenin sahibinin başvurusu üzerine başlayan bir şeyin söz konusu olduğuna değindi. Tüm yükseköğretim alanını polisin temizleyemeyeceğini ifade eden Erhürman, “Polis bunu tek başına yapamaz. Polis olaya girdikten sonra siyasetçinin görevi, polisin ve başsavcılığın görevini en bağımsız şekilde yapmasını sağlamaktan başka bir şey değil” dedi. 36 tane üniversiteye açma ön izni verildiğini anımsatan Erhürman, ülkede faal 23 üniversitenin bulunduğunu belirtti. Eğitim kurumları sayısının da şu anda 39’a çıktığını kaydeden Erhürman, söz konusu soruşturmaların başlamadan önce de Meclis’te yükseköğretimle ilgili birçok konuşma yaptıklarını dile getirdi. Erhürman, YÖDAK’ın mevcut haliyle istese bile bu kadar üniversiteyi denetleyemeyeceğinin altını çizdi. “Bu ülkede 23 üniversite kurulmalı mıydı?” diye soran Erhürman, yabancılara mülk satışı konusunda da üniversiteler konusunda da gelinecek aşamayı çok önceden dile getirdiklerini vurguladı.
“23 üniversiteyi bu ülke ne nüfus ne de denetim mekanizması olarak kaldırır”
Ekonominin genelinde yaşanan sıkıntılardan da söz eden Erhürman, “Zihniyeti değiştirmemiz lazım” diye konuştu. Erhürman, idarede olanların birinci görevinin, polisin soruşturmasını rahatlıkla yapmasını sağlamak olduğuna dikkat çekti ve “Bizim, bu alanı temizlememiz lazım” ifadelerini kullandı. “23 üniversiteyi, bu ülke ne nüfus olarak ne de denetim mekanizması olarak kaldırır” diye konuşan Erhürman, üniversite sayısının, ülke kapasitesi üstünde bir sayıya ulaştığına vurgu yaptı ve ön izinlerin de iptal edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Erhürman, “YÖDAK’ın içine ne kadar uzman koyarsanız koyun, 23 üniversite sayısı fazladır ve bununla baş edemezsiniz” dedi. Yasayla, yükseköğretimde çalışan öğretim görevlileri birliği kurulması gerektiğine işaret eden Erhürman, ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin hiçbir şey yapmadığını belirtti. Yabancılara mal satışının bir sorun olduğunu ve söz konusu alana bir düzenleme getirilmesi gerektiğini üç yıldır söylediklerine vurgu yapan Erhürman, karşılarında zihniyetin ise önce “Abartıyorsunuz” dediğini, daha sonra ise yurtdışında konuyla ilgili haberler çıkınca, sorunun konuşulmaya başlandığını hatırlattı.
“Çocuklar okulda sandviç alamazken başka şeyler konuşmak bana zül geliyor”
Bazı alanlara geri döndürülemez zararlar verildiğine de vurgu yapan Erhürman, “Lefke ilçesinin şu anda projeksiyona göre nüfusu yaklaşık 15 bin. Lefke ilçesinin bir köyü olan sadece Gaziveren’de ise 20 bine yakın konut inşası devam ediyor” diye konuştu. Sayın Tatar’ın geçtiğimiz yıllarda bir açılış töreninde, “Emirname, imar planı dinlemeyin, yürüyün ve korkmayın. Ben arkanızdayım” ifadelerini de hatırlatan Erhürman, “Bu meseleler memlekete dair vizyon ve gaile gerektirir. Vizyonunuz ve gaileniz yoksa, tek gaileniz kurultaysa, narenciyeyi de nüfus yapısını da mahvedersiniz” diye konuştu. Tufan Erhürman, “Memleketin hali ortada. Herkesin konuşurken de dikkatli olması gereken bir dönemdeyiz” dedi. Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ile yaptıkları bir görüşmede, yapılan bir anketin sonuçları öğrenme fırsatı yakaladıklarını söyleyen Erhürman, “Pek çok çocuk, sandviç alacak parası olmadığını söylüyor. Memleketin asıl sorunları burada duruyor. Bu sorunlar ortada dururken başka şeyler konuşmak bana zül geliyor” dedi.
“Bu memlekette derin bir yoksulluk var”
Tufan Erhürman, “Bu memlekette derin bir yoksulluk var. Bu yoksulluk, Lefkoşa’nın belli yerlerine uğraşamamış olabilir. Ama başka birçok bölgede bu derin yoksulluk var. Bu gidiş hepimizin yoksullaşması gidişidir” diye konuştu. Erhürman, memleketin hem Ercan konusunda hem de elektrik konusunda milyonlarca lira zarara uğratıldığını vurguladı. Piyasanın pahalılaştıkça güneye kaydığını ifade eden Erhürman, “Kaydıkça, KDV gelirlerin düşecek. Hiçbir şey için adım atmıyorlar. Yoksul insanlar, emekliler, bu insanlar kendi kaderiyle baş başa. Hiç kimse onları konuşmuyor ve herkes hızla yoksullaşıyor, yoklaşıyor” ifadelerini kullandı. Memlekette ne eğitim ne de sağlık kaldığına dikkat çeken Erhürman, söz konusu sorunların konu bile olmadığını kaydetti.
“Seçim yok demek, ben memnunum demektir”
2024 yılının muhakkak seçim yılı olması gerektiğine işaret eden Erhürman, “Daha ne olmasını bekliyoruz? Bu ülke yönetilmiyor demek için neyi bekliyoruz? İnsanlar seçim değil de böyle mi olsun istiyor? İşler yolunda gitmiyorsa, yönettiğini iddia edenleri değiştirmek için yapılan şey, seçimdir” dedi. Ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin değişmesi, artık halkın var oluş meselesi olduğuna dikkat çeken Erhürman, “Seçim yok demek, ben bu memleketten memnunum demektir” ifadelerini kullandı. “Hem ağlayıp hem gitmek bize yakışan bir şey değil. Biz bu ülkede var oluş mücadelesini öyle kolay vermedik. Bir sürü insan göç etti, bir sürü insanımızı kaybettik. Çok zorluklar yaşadık. Bugün savaş yok, kan dökülmez ama yok olma tehlikesiyle mi karşı karşıya kalacağız?” diye soran Erhürman, “hem ağlayıp hem gitmenin, var oluş mücadelesinin bu aşamasında kabul edilebilir bir şey olmadığını vurguladı. Erhürman, “Çözüm, bu zihniyetin gitmesindedir. Bu zihniyet meselesidir. Bu zihniyeti kimlerin temsil ettiği bellidir ve bu zihniyetten bir an önce kurtulmamız gerekiyor” diye ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.