Başbakan Tufan Erhürman, Dome Hotel konusunda adalete uygun bir sonuca ulaşmaya çalıştıklarını belirterek sözleşmenin uzatılmasından yana olduklarını söyledi.
Vakıflar’ın kira sözleşmesi uzatmalarında bugüne kadar ihaleyle yapılan bir örnek bile olmadığını kaydeden Erhürman, eğer buradan yola çıkılacaksa, Dome Hotel dahil tüm kira sözleşmelerinde bunun uygulanacağını belirtti.
Erhürman, Dome Hotel konusundaki tartışmalarının doğru zeminde yapılması gerektiğini vurguladı.
Meclis Genel Kurulu güncel konuşmalarla devam ediyor.
ERHÜRMAN
Genel Kurul’da UBP Milletvekili Faiz Sucuoğlu’nun iddialarını yanıtlayan Başbakan Tufan Erhürman, Sayıştay raporuna katıldığını söyleyen Sucuoğlu’nun, aslında buna katılmadığını belirtti.
Dome Otel sözleşmenin imzalanması sürecinde bir takım aykırılıklar olduğunu ve uyulmayan haller bulunduğunu ifade eden Sucuoğlu’nun sözlerine işaret eden Başbakan Erhürman, kendisinin UBP’nin hükümette olduğu dönemleri de kapsayan bir araştırma yaptığını; Dome Otel’le ilgili olarak bir kez dava açıldığını, bunun da 2009’da yani UBP’nin iktidarda olduğu yıl olduğunu aktardı.
Dome Hotel ile ilgili Sayıştay’ın raporunda “kira sözleşmesinden” bahsedildiğini kaydeden Erhürman, Sucuoğlu’nun konuşmasında süresi dolan sözleşmenin imzalanması sürecinde ve sözleşmenin kendisinde bir takım hukuki sıkıntılar olduğunu belirttiğini kaydederek, sözleşmeye ilişkin sadece bir davanın söz konusu olduğunu ifade etti.
Başbakan, 2009’da UBP iktidarında açılan davaya ilişkin 2012’de yine UBP iktidarında okunan kararda tüm iddiaların reddedildiğini anlattı.
Erhürman, hükmün istinaf edilmediğini ve kesinleştiğini kaydetti.
Başbakan Erhürman, Şubat 2018 yılında göreve geldiklerini süreçte fesih sebebi olması durumunda siyaseten bunun kendi sorumluluklarında olduğunu, ancak ondan önceki dönemlerde bu noktadaki sorumluluğun siyaseten UBP’nin, hukuki olarak Vakıflar’ın ise sorumlu olduğunu söyledi.
“SAYIŞTAY’IN İHALE GEREKLİ Mİ GEREKSİZ Mİ KONUSUNDA GÖRÜŞ VERME YETKİSİ YOK, HUKUKİ GÖRÜŞ VERME YETKİSİ İSE KESİNLİKLE YOK”
Erhürman, 2017’de bir yıllık kâr aktarımının 90 bin Euro olduğunu açıkladı. Başbakan Erhürman, Dome Hotel konusunda ihale gerekli mi gereksiz mi konusunda Sayıştay’ın görüş verme yetkisi olmadığını, hukuki görüş verme yetkisinin ise kesinlikle olmadığını kaydetti.
Sayıştay’ın yaptığı diğer denetimlere de değinen Erhürman, sadece 2017 yılında devlete ait arazilerde 23 tane hiç ihale yapılmadan dava konusu kiralama olduğuna işaret etti.
2008-2017 yılları arasındaki Dome Otel’in mali tablosu ve bağımsız denetim raporları hakkında bilgi veren Başbakan Erhürman, bunların hem şirkete, hem Vergi Dairesi’ne ve Vakıflara gönderildiğini anımsattı.
Kamu İhale Yasası’nın 15 Kasım 2016’da yürürlüğe girdiğini belirten Başbakan Erhürman,
Devlet Emlak ve Malzeme Dairesi’nin kiralamalarının Kamu İhale Yasası altında ihale ile mi yapılması gerektiğini Başsavcılık’a sorduğunu ve savcılığın ise Devlet Emlak Malzeme yapacaksa bunun ihaleyle yapılması gerektiği konusunda görüş verdiğini kaydetti.
“BUGÜNE KADAR BİR TANE KİRA SÖZLEŞMESİ UZATMASI YOKTUR Kİ İHALEYLE YAPILSIN”
Ancak görüşün devamında Kamu İhale Yasası altında ihaleye çıkılması konusunda eksikliklerin bulunduğunu ve düzenleme içermesi gerektiğinin ifade edildiğini kaydeden Başbakan Erhürman, “Bugüne kadar bir tane kira sözleşmesi uzatması yoktur ki ihaleyle yapılsın” dedi.
Başbakan Erhürman, bugüne kadar yapılan tüm kira sözleşmelerinin ihaleyle uzatılmadığını söyledi ve bundan yola çıkılması halinde Dome Hotel dahil tüm kira sözleşmelerinde bunun uygulanacağını kaydetti.
“ADALETE UYGUN BİR SONUCA ULAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ”
Adalete uygun bir sonuca ulaşılmaya çalıştıklarını ifade eden Erhürman, Dome Hotel konusundaki tartışmalarının doğru zeminde yapılması gerektiğini belirtti.
Başbakan Erhürman, sözleşmenin uzatılmasından yana olduklarını vurgulayarak, geriye dönük on yıllık sürecin ise incelenmesi gerektiğini kaydetti.
Erhürman, en çok tartışılan “yüzde 10” konusunda yapılan araştırmalar sonucunda vergi kaçırılmasının söz konusu olmadığının ortaya çıktığını da ifade etti.
ÇAVUŞOĞLU
UBP İskele Milletvekili Nazım Çavuşoğlu “Tarımın sorunları” konusunda yaptığı güncel konuşmada, tarımın her zaman sorunu olduğunu, hayat devam ettiği sürece sorunların da süreceğini, sorunu çözmenin ise hükümetlerin görevi olduğunu kaydetti.
CTP hükümetleri döneminde tarımın sorunlarının arttığını ileri süren Çavuşoğlu, ülke üretiminin nereye götürüleceğinin kendisi için önemli olduğunu söyledi.
Muhalefetin söylediğinin üzerinin kapatılmaya çalışıldığını ifade eden Çavuşoğlu, üretimin nasıl sağlanacağının izahını istedi.
Ülkede üretimde sıkıntının hat safhada olduğunu savunan Çavuşoğlu, kendi dönemlerinde arpa fiyatlarıyla bugünün fiyatların yüzde yüz arttığını, yem fiyatlarının da neredeyse iki katına çıktığını aktardı.
Süt fiyatları konusunda da eleştirilerde bulunan Çavuşoğlu, bu konuda 4 ay önce başlayan protokol sürecine de değindi.
Çavuşoğlu, “Son dört ayda ne oldu da tüm kotalar kaldırıldı ve tüm süt destek kapsamına alındı?” diye sordu.
ŞAHALİ
Nazım Çavuşoğlu’nu yanıtlayan Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Erkut Şahali de, tarımsız bir ülke düşünülemeyeceğini belirterek, Türkiye’den gelen suyun tarımsal alanlara ulaştırılması için elzem olan tünel açılışına kimlerin davet edileceğinin iki ev sahipli bir tören olduğu için tamamen kendilerine kalmadığını, davet konusundaki tek zafiyetin davetiyelerin geç ulaştırılması olduğunu kaydetti.
2017’nin ait tür değişikliğine ait ödemelerin bu yıl yapılacağını, sonrakilerin de bu yıl yapılabilmesi için çalışmasının yapıldığını ifade eden Şahali, Güzelyurt barajına su akışının devam ettiğini söyledi.
Yuvacık barajının çok uzun yıllardır kapakları olmadığına işaret eden Şahali, bunların temin edilmesi akabinde de bu baraja su akışının başlayacağını belirtti.
Tarımda yıllanmış problemler olduğuna dikkat çeken Şahali, birçok kronikleşmiş sorunla uğraştıklarını vurguladı.
Bakan Şahali, tarım konusunu idare etmekle görevlendirilmiş bir kamu görevlisi olarak, çok bilenlerden oluşan bir ekiple sorunları çözmeye çalıştıklarını kaydetti.
“TARIM SEKTÖRÜNE 2019’DA 160 MİYON TL AKTARABİLECEK KOŞULLARDAYIZ”
Hayvancılıkta saman dahil olmak üzere tüm girdileri ithal ederek, sektörün devamını sağlamaya çalıştıklarını anlatan Bakan Şahali, tarım sektörüne 2019 yılında oluşacak mükellefiyetler çerçevesinde bir yılda 160 milyon aktarabilecek koşullarda olduklarını belirtti.
Ekim ayında TL-döviz ilişkisinde meydana gelen anormal duruma dikkat çeken Şahali, geçen yıl 2 Şubat’ta görevi devraldığı dönemdeki döviz kurları ve sonrasında döviz kurlarında yaşanan artışı kıyaslayarak, fiyat değişikliklerindeki oranlardan örnekler verdi.
Bakan Şahali, süt konusunda henüz sonuçlanmamış bir süreç olduğunu, bu konuda verilmiş bir karar olmadığını vurgulayarak Çavuşoğlu’nun bu yöndeki eleştirilerini, iyi niyetli bir yaklaşım olarak görmediğini, sektörde infial yaratmaya yönelik bir tavır olarak değerlendirdiğini söyledi.
Şahali, “Bindirimi fark ediyorsunuz, indirimi kayda değer bulmuyorsunuz” dedi.
50 tane küçükbaş hayvan yetiştirmekle, aile ekonomisine katkı yapılabileceğini, ancak ülkedeki süt kaynaklarına, ekonomisine bir katkı sağlanamayacağına işaret eden Şahali, Kıbrıs Türk halkının ekonomik faaliyetlerini geliştirebilecek sektörler yaratmak amacında olduklarını söyledi.
Devletin hiçbir kamu görevlisine doğrudan gelir desteği ödemesi yapamayacağını vurgulayan Şahali, “Her kim ki girişimci olarak kayıtlıdır, devlet onu girişimci olarak muhatap almaktadır” dedi.
Tarımın bir ekonomik bir faaliyet olduğunu, dolayısıyla tarımın kurallarına göre yapılmasının, hem sağlıklı hem de gelir getirici özelliğini koruması bakımından önemli olduğunu vurgulayan Bakan Şahali, işletme disiplininden uzaklaşarak yapılan faaliyetlerin bu özelliklerin aksamasına sebep olacağını kaydetti.
Yeniden söz alan UBP Milletvekili Nazım Çavuşoğlu, eleştirilerini, kendisine gelen geri dönüşlerden yaptığını söyledi. Bakan Şahali’nin konuyu saptırdığını ileri süren Çavuşoğlu, süt fiyatlarını aşağı çekmelerinin sebebini sordu.
Çavuşoğlu, maliyeti oluşturan düşüşleri kalem kalem görmek istediklerini kaydetti. Çavuşoğlu, yürütülen bu politikayla tarım sektörünün ayakta kalamayacağını ileri sürdü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.