Avrupa Parlamentosu, ‘Ermeni soykırımı’ iddialarının neredeyse "kabul edileceği" bir metni 15 Nisan’da kabul etmeye hazırlığında.
AP’deki tüm siyasi grupların ortak metni olarak kabul edilecek karar Türkiye’yi rahatsız edecek unsurlar içerecek.
Ankara’nın şu ana kadar yaptığı diplomatik ve siyasi girişimler ise sonuç vermedi.
Uzun süredir Avrupa Parlamentosu metinlerine yansımayan ancak 1915 olaylarının 100’üncü yılı olması nedeniyle farklı bir boyuta taşınan ‘soykırım’ kararı, Ermeni lobilerinin sürekli ve yoğun şekilde işlediği tezleri yansıtacak bir içeriğe sahip olacak.
Ermenistan’a destek veren ve Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşerek iddiaları tanımasını talep eden, olayların sorumluluğunu Türkiye’ye yıkan kararın ‘siyasi boyutu’ ağır basacak.
Özellikle tanıma konusunun Türkiye’nin Avrupa Birliği süreciyle ilişkilendirilme dozu ise Brüksel-Ankara hattındaki olası krizin de dozunu belirleyecek unsur olacak.
Türkiye’nin “tek tarafı suçlayıcı ve provoke edici” unsurlardan mümkün olduğu kadar arındırmaya çalıştığı metinle ilgili olarak siyasi grupların ayrı ayrı hazırlayacakları kararlarda “olayların Osmanlı döneminde gerçekleştiği” ya da “konunun tarihçilere bırakılması” gibi vurgular yer alacak olsa da kabul edilecek ortak nihai metinde bu vurguların korunması ihtimali yüksek görünmüyor.
ESAS KRİTİK NOKTA
Geçen haftalarda Ak Parti milletvekilleri Afif Demirkıran, Seyit Sertçelik, CHP milletvekili Faruk Loğoğlu ve MHP milletvekili Yusuf Halaçoğlu’ndan oluşan bir heyet Brüksel’de konuyla ilgili temaslarda bulunarak “parlamentoların kararlarının yargı kararlarının yerine geçemeyeceği” tezini işlemişti. Benzer bir heyetin önümüzdeki hafta da Brüksel’e gelmek istediği öğrenilirken AP çevrelerinde ‘son dakika girişimlerinin herhangi bir sonuç doğurmayacağı’ görüşü hakim. Karar, AP’de yapılacak bir oturumun ardından aynı gün oylanacak. AP üyelerinin yaklaşımları az çok belli. Dikkat edilmesi gereken konuyu ise şu ana kadar Türkiye’yle ilgili karar ve belgelerinde ‘soykırım’ vurgusundan kaçınan AB Komisyonu ile AB Konseyi’nin oturumda yapacağı açıklamalar oluşturacak.
Milletvekilleri AP'de neler konuştu:
Halaçoğlu, tehcirin 1915 tehcirinin Birinci Dünya Savaşı şartlarında gerçekleştiğini, Ermenilerin, Türklerin kin ve nefret duygularıyla yerlerinden edilmediğini parlamenterlere, Türkler 4 cephede savaşırken 23 yerde çıkan Ermeni isyanlarını gösteren harita ve Divan-ı Harp arşivlerinden belgeleriyle anlattı. BM’nin 1922 Kasım’ına ait bir belgesinde 1 milyon 200 Ermeni’nin hayatta olduğu, bunların 281 binin İstanbul’da olduğunu hatırlatan Halaçoğlu, dönemin Osmanlı yönetiminin tehcir sırasında Ermenilere zarar verenleri cezalandırdığını tehcir yıllarında bir çok Ermeninin salgın hastalıklar, açlık ve Kürt aşiretlerinin saldırılarına maruz kalarak öldüğünü belgeleriyle anlattı. Halaçoğlu ayrıca Ermeni çetelerinin 535 bin Türkü öldürdüğü ve bu konuda toplu mezarlar bulunduğunu da anlattı. (Nevin Bilgin)
Ermeni Soykırımı nedir?
Ermeni Kırımı veya Ermeni Soykırımı (Ermenice: Հայոց Ցեղասպանություն, Hayodz Dzeğaspanutün; Մեծ Եղեռն, Medz Yeğern, "Büyük Felaket"), Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı esnasındakiİttihat ve Terakki iktidarı döneminde Ermeni tebaasına karşı uyguladığı tehcir esnasında meydana gelen, 22 ülkenin resmi olarak soykırım olarak tanımlayıp tanıdığı toplu ölümler. Bazı kaynaklar, II. Abdülhamiddöneminde Hamidiye Alayları'nın gerçekleştirdiği katliamları da buna dâhil etmektedir.
Türkiye'de “Sözde Ermeni Soykırımı” ve “Ermeni Soykırım İddiaları” başlıklarıyla akademik ve tarihsel anlamda tartışmalar mevcuttur. Kimi tarihçiler tarafından bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Ermenilerin devlet yönetimi tarafından kasıtlı ve emirler dahilinde öldürüldüğü ve bu sebeple olayların ilk modern soykırımlardan biri ve bir etnik temizlik olduğu ileri sürdürülür.[12][13][14][15] Bazı tarihçiler ise olayları I. Dünya Savaşı'nda dağılmakta olan Osmanlı İmparatorluğu'nun cephe gerisini güvene almak için uyguladığı tehcir sonucunda milletler arasında gerçekleşen bir iç çatışma olarak değerlendirmekte ve devlet duruşunun bu yönde olmadığını iddia etmektedir.[16]
Ölen Ermenilerin toplam sayısı konusundaki yaygın kabul 1 - 1,5 milyon kişidir. Türkiye'nin eski Millî Eğitim Bakanlarından Yusuf Hikmet Bayur, 1928'de Yarbay Nihat tarafından Türkçeye çevrilip Genelkurmay Yayınlarınca yayımlanan La guerre Turque dans la guerre mondiale (Dünya Savaşı İçinde Türkiye Savaşı) adlı eserindeki “Savaşla İlgili Osmanlı Kayıplar” tablosu ve “Anadolu, bundan maada, Vilâyat-ı Şarkıye Müslümanlarından savaş işlemleri yüzünden, veya mülteci olarak 500.000'ini kaybetmiştir. 800.000 Ermeni ve 200.000 Rum da katl ve tehcir yüzünden veya amele taburlarında ölmüştür...” kaydını ve Yarbay Nihat'ın “Bizim [Türkiye'nin] resmî kaynaklara göre de doğru saymak gerekir.” tespitini aktarır.
Türk Tarih Kurumu Ermeni Araştırmaları Masası Başkanı Kemal Çiçek, Ermeni meselesinde Türkiye'nin resmî bir tezinin olmadığını söylemektedir. Türkiye'de yaygın olan tezlerde, tehcir sırasında ve sonrasında birçok Ermeni'nin öldüğü kabul edilmekle birlikte, ölümlerin sebebinin sistemli bir devlet politikası olmadığı belirtilmektedir. Savaş koşulları, hastalıklar, iklim, bölgedeki çete ve aşiretlerin saldırıları ve Ermenilerin zorunlu göçünü kolaylaştıracak olanakların bulunmaması ve Ermenilerin isyan başlatarak birçok Müslüman Osmanlı tebaasını öldürdüğü de savunulmaktadır. Bu durumun açıklığa kavuşabilmesi için Ermeni yetkililere her iki ülkenin de belgelerinin ortaya sunulması ve tarihçilerin birlikte çalışılması teklif edilmiştir. (Vikipedia)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.