Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, BRT’de yayımlanan Manşet+ programında, soru üzerine, ABD ordusunun Rum Milli Muhafız Ordusu ile ortaklık kurarak, Rum askerleri eğiteceğinin açıklandığını belirterek tepki gösterdi.
ABD’nin Rumlara silah ambargosunu kaldırdığına değinen Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, “Amerika’da muhataplarımızla bunları da tartıştık, hep, ‘size karşı değil, Ruslara karşı’ gibi cevaplarla bizi aldatmaya çalışıyorlar, asla inanmadığımızı da net bir şekilde ifade ettik” dedi. Rusların, 1 Ekim nedeniyle Rumlara gönderdiği kutlama mesajlarına işaret eden Ertuğruloğlu, Rus-Rum ilişkilerinin gayet sağlam bir zeminde olduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, şöyle konuştu:
“ABD ordusu, Güney RMMO’yu almış, eğitecekmiş. RMMO nedir, videolarda ispatlıdır, Türk kanı içeceğine yemin ederek eğitilen askerleri var, ‘en iyi Türk ölü Türk’tür diye eğitim sırasında slogan attırılan askerler var. Amerikan ordusu şimdi bunlarla ortak, Amerikan askerleri bunları eğitecekmiş, kime karşı!
Yunanistan’ı Amerikan üsleri ile donatıyorsun, Güney'in silah ambargosunu kaldırıyorsun, Güney'in ırkçı, faşist ordusu ile ortaklık kuruyorsun, sonra bizden bu konularda anlayış bekliyorsunuz. Yok böyle bir anlayış. Biz de gereğini yapacağız. Anavatan yetkilileri de bunu ifade etti; Kıbrıs Türkü bu Ada’da Rum’un insafına terkedilecek bir halk değildir.
Öyle bir coğrafyadan bahsediyoruz ki, neredeyse 100 milyon Türk, 11 milyon da Yunanlı var. Bulunduğumuz coğrafya bu, bunun gerekleri de yapılır.
Kıbrıs Türkü'ne veya Türkiye’ye yönelik bir askeri bir hareket öngörüyorsa Güney komşularımız veya Yunanistan, onun cevabı verilir.”
ERTUĞRULOĞLU: KKTC HEPİMİZİN DEVLETİDİR, DEVLETİN TANINMASI HEPİMİZ İÇİN GEREKLİDİR
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusunda model tartışmaya gerek olmadığını ifade ederek, “KKTC devleti hepimizin devletidir, devletin tanınması hepimiz için gereklidir. Türk ulusu için gereklidir. Kıbrıs Türkü'nün bu adadaki güvenliği için, refahı için gereklidir” dedi.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, BM Genel Kurulu’nda “KKTC’nin resmen tanınması” çağrısının sürpriz olmadığını, 2017’de Crans Montana zirevesinden beri savunulan politikanın açık açık ifadesi olduğunu belirten Ertuğruloğlu, “Açık tanınma talep etmeden tanınmayı gündeme getiren bir politika ile 2017’den beri bir siyaset güdülüyordu. Şimdi adı kondu” dedi.
“O GÜN TARİH YAZILDI”
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanıması ve Kıbrıs Türk halkı üzerindeki insanlık dışı ambargoların kaldırılmasını resmen talep eden bir konuşma yaptığını anımsatan Ertuğruloğlu, “Bu ciddiye alınması gereken bir çağrı. Bizler için fevkalade önemli, o gün tarih yazıldı. Daha önce de belirtmiştim; buna inanan Kıbrıs Türk halkı için bayram niteliğinde bir olay yaşandı o gün. Gurur duyduk. Bu çağrıya sevinenlerimiz olduğu gibi maalesef küçük bir zümre dahi olsa buna üzülen insanlarımızın da olduğu bir gerçek. Bir insanın, kendi devletinin tanımasını talep etmenin yanlış olduğunu düşünebileceğini ben şahsen düşünemiyorum” dedi.
Bugüne kadar, KKTC’nin tanınmasını talep eden bir politika ile uluslararası arenada yer alınmadığını ifade eden Ertuğruloğlu, “Biz ‘toplumlararası görüşmeler’ denen müzakere süreçleri devam ederken hiçbir zaman KKTC’nin tanınmasını gündeme almadık, KKTC’nin hakkını müzakereler içerisinde ve sonucunda elde etmeyi öngörerek, tanınma talep etmeden müzakerelere katıldık. Anavatan Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs konusunda KKTC’nin tanınmasını talep eden bir politikaya geldi. Bu bir ilktir. Olayın önemi buradadır” diye konuştu.
“ŞİMDİ ADI KONDU”
2017’den beri adı konmadan tanınma siyasetinin yürütüldüğünü, şimdi adının konduğunu belirten Ertuğruloğlu, şunları ifade etti:
“Niye bu döneme geldi diye de sorulabilir, bu sürpriz bir çıkış da değildir. 2017 Crans Montana müzakerelerinin çöküşünden sonra Türk tarafının politikası egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü zeminine oturtulmuştu; eski müzakere süreçlerinin ortadan kalktığını, aynı şeyleri tekrarlayarak farklı neticeler beklememiz gerektiği zemininde bir politikaya geldik. Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü talebinde bulunan dış politika zeminine oturtuldu. Ne demektir egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü; zaten bu tanınma demektir. Bir devletin egemen eşitliğinin kabulü ve eşit uluslararası statüsünün tescili tanınma değil de nedir? Açık tanınma talep etmeden tanınmayı gündeme getiren bir politika ile 2017’den beri bir siyaset güdülüyordu. Şimdi adı kondu.”
“YENİ BİR DÖNEME GİRİLDİ, YENİ BİR SAYFA AÇILDI”
Egemen eşitlik varsa siyasi eşitliğin anlamı olduğunu vurgulayan Ertuğruloğlu, çok yoğun bir çalışma dönemine girildiğini söyledi.
Ertuğruloğlu, “Yeni bir döneme girilmiştir, yeni bir sayfa açılmıştır. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Eski dönemlerin literatürünün de ortadan kalkması gerekir, yeni döneme göre yeni literatür kullanımının gündeme gelmesi gerekir. ‘Oturduğumuz yerde bekleyelim, bu sürece sarılmayalım, gereğini yapmayalım, Türkiye nasıl olsa bizi biri yerlere tanıtır’ türünden yaklaşım içerisine asla girilmeyecektir. Bunu çok net söylüyorum; çok çalışmamız gerekir, çok ciddi çalışmamız, bu sürece sonuna kadar sarılmamız gerekir” dedi.
“DEVLETİN TANINMASI HEPİMİZ İÇİN GEREKLİDİR”
Kıbrıs konusunda model tartışmaya hiç gerek olmadığını, birinci görevin, Kıbrıs Türkünün egemen eşitliğinin, eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi olduğunu vurgulayan Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, şöyle konuştu:
“KKTC devleti hepimizin devletidir, devletin tanınması hepimiz için gereklidir. Türk ulusu için gereklidir. Kıbrıs Türkünün bu adadaki güvenliği için, refahı için gereklidir. KKTC’nin tanınması hiçbir şekilde birine tehdit teşkil eden bir olay olmayacaktır. Ama biz, yıllardır bize yapılan haksızlıklara, inkar edilen kimliğimize, inkar edilen egemenliğimize, haklarımıza sahip çıkacağız. Var olanın tanınmasını talep edeceğiz. Bunun dışında hedefimizin olmaması lazım. Kıbrıs konusunda model tartışmaya hiç gerek yok. Birinci görev, Kıbrıs Türkünün egemen eşitliğinin, eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesidir.
KKTC’nin tanınmasını öngörmeyen kişilerin KKTC’nin makamlarında işi olamaz, ne işi olabilir ki! Bu devletin tanınmasını öngörmüyorsanız, bu devletin makamlarına niye geleceksiniz.”
Herkesin kendine çeki düzen vererek görevini iyi yapması gerektiğini ifade eden Eruğruloğlu, “Bu kimsenin kişisel meselesi değil. Bu bir halk meselesidir, ulus meselesidir” dedi.
“CEVAPSIZ KALACAK BİR ÇAĞRI DEĞİL”
Tanınmanın zaman alan bir süreç olduğunu belirten Ertuğruloğlu, önemli olanın, tanınma siyasetinin bu kadar ön plana çıkarılması olduğunu, sonucunun da alınacağını kaydetti.
Ertuğruloğlu, “Bu, cevapsız kalacak bir çağrı değildir” dedi.
Ertuğruloğlu, “Türkiye ile KKTC arasında tanınma diye bir sıkıntı yoktur, bunu gündeme getirmek de ayıptır. Kıbrıs Türkü uluslararası etkinliklerden uzak tutuluyorsa bunun suçlusunun Rum olduğunu kimse unutmasın” diye konuştu.
ATAŞE ATAMALARI KONUSU
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, yurt dışına atanan ataşelerin hepsinin Dışişleri Bakanlığı’nın ataması olmadığını, yanlış ve gereksiz atamalar da yapıldığını belirterek, gelecek yıl, yanlış ve gereksiz görülen atamaların geri çekilmesi gerektiğini, bu konuda Bakanlardan anlayış beklediğini söyledi.
Ertuğruloğlu, “Dışişleri Bakanı olarak onları ben geri getiremem, atamayı Dışişleri Bakanlığı yapmadı. O atamayı yapan bakanlık onu getirebilir. Bakan arkadaşlarımdan talebim, gelecek yıl 1 Ağustos’tan itibaren, yanlış atama diye gördüğümüz, gereksiz görevlendirmeleri sonlandırmaları. Budan sonra yasada da bir eksikliği gidererek; Dışişleri Bakanlığı ile istişare edilmeden hiçbir ataşenin yurt dışına görevlendirilmemesini talep ediyoruz” dedi.
“BM BARIŞ GÜCÜ BİZİM TOPRAKLARIMIZDA GÖREV YAPACAKSA BİZİM ONAYIMIZIN OLMASI LAZIM”
Yeni bir döneme girildiğini ve yeni dönemin gereklerinin bir bir ortaya çıkacağını, bunlardan birinin de BM Barış Gücü (UNFICYP) konusu olduğunu belirten Ertuğruloğlu, New York temaslarında, BM Barış Gücü’nün KKTC’deki faaliyetleriyle ilgili anlaşma yapılmasını BM’ye sunduğunu anımsattı.
KKTC topraklarının, BM Barış Gücü’nün Rum tarafının onayı ile görev yapacağı topraklar olmadığını, KKTC’de görev yapacaklarsa bunun iznini verecek tek makamın KKTC olduğunu BM’ye ifade ettiklerini aktaran Ertuğruloğlu, anlaşma konusunda bir aya kadar BM’den yanıt beklediklerini söyledi.
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, “Yanıt olumsuz gelirse, alınması gereken kararı almaktan da asla çekinecek değiliz” dedi.
Egemen eşit, eşit uluslararası statü ve KKTC’nin resmen tanınması politikasında, BM’ye eskiden olduğu gibi misafir olarak bakma lükslerinin olmadığını, bunu BM’ye de söylediklerini belirten Ertuğruloğlu, “Bizim topraklarımızda görev yapacaksa bizim onayımızın olması lazım. Biz, KKTC’de Anavatanımızın güvencesiyle kendi hak ve çıkarlarımızı korumasını çok iyi biliriz. BM Barış Gücü’nün de bizim statümüze saygı göstermesini ve bu saygı gereği bizimle bir anlaşma imzalamasını talep ediyoruz…1974 ve sonrasında Türk askerinin sağladığı güvenceyle burada yaşıyoruz. BM Barış Gücü diyerek abartmayalım; ‘aman bunlar giderse yandık’ diye. Giderse gider” diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.