Esendağlı, yazılı açıklamasında, “Bu günü şikayet, yakınma, sorun ve eksikleri dile getirme vesilesi yapmadan anabileceğimiz günler gelecek mi?” diye sordu.
Günümüzde toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadına karşı ayırımcılık ve şiddet, ev içi şiddet gibi sorunlarının varlığının idrakına zor da olsa varıldı gibi göründüğünü belirten Esendağlı, şöyle devam etti:
“ ‘Kıbrıs Kuzeyi’nde ya da Kıbrıslı Türk Toplumunda böyle şeyler olmaz’ şeklindeki dayanaksız inanç yıkılmış ve hatta son yıllarda sadece ifşa olan olay yoğunluğu dikkate alınırsa yerle bir olmuştur.
Evet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, kadın hakkı ihlalleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve şiddet bakımından sorunlu, hayır oldukça sorunlu bir yerdir.
Artık sadece bu sorunların farkına varılmasının sağlanmasının ötesinde, çözüm için gerçekten harekete geçilmesini sağlamak için sıkı ve ısrarcı bir baskının yükseltilmesi gerekmektedir. Bu, ilerici insanların, meslek örgütlerinin, sivil toplum organizasyonlarının, siyasi partilerin çok önemli ve geç kalmış bir borcudur.
Çünkü KKTC Devleti, daha önceleri bu sorunların varlığını kabul etmede gösterdiği isteksizliği, içinde bulunduğumuz dönemde sorunların çözümü adına atılan şekli adımları gerçek anlamda hayata geçirme konusunda sergilemektedir.
Gerçekten de belli adımlar atılmakta olduğunu ama gerisinin bir türlü gelemediğini, yapılmak istenenin tamamına eremediğini, amaca ulaşılamadığını çıplak gözle görmek mümkün:
-1996’da “Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi”, 2011’de ise “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi”ne Dair Uluslararası Sözleşmelerin Cumhuriyet Meclisi’nde kabul edilmiş olmasına rağmen; bu sözleşmelerde yer alan yükümlülük ve taahhütlerin hayata geçirildiğinden bahsetmek mümkün değildir.
-2014 yılında Yasası geçmiş olmasına karşın Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi bir türlü kurulup faaliyete başlatılamamıştır.
-Siyasette, siyasi partilerde, kamuda, mesleki ve ekonomik faaliyetlerde, meslek örgütlerinde, ev içinde, yani hayatın her alanında var olan cinsiyet ayırımcılığı ve fırsat eşitsizliğinin giderilmesi için gerçekçi, samimi ve çözüm getirici adımlar atılmamaktadır.
-Polis içerisinde kadına karşı şiddet birimi oluşturulmasına karşın; şiddet olaylarının artarak devam etmesinin önü alınamamıştır.
-Şiddete uğrayan ve ekonomik gücü bir avukatın hizmetinden faydalanmaya elverişli olmayan kadınlara yönelik kapsamlı ve gerçek bir adli yardım mekanizması oluşturulabilmiş değildir. Bu eksikliği 2 yılı aşkın süredir Çalışma Bakanlığı ile yapmış olduğu protokol tahtında, gönüllü avukatların oldukça cüzi ücretler karşılığında vermiş olduğu hizmetlerle Barolar Birliği gidermeye çalışmaktadır. Bugün itibariyle 100’ün üzerinde kadın bu adli yardım hizmetinden faydalanmış durumdadır. Bu, büyük bir sayıdır. Adli yardımdan faydalanma kriterlerinin oldukça dar tutulduğunu ve hala daha ifşa edilmemiş vakaların oranlarını da düşündüğümüzde sorunun büyüklüğü kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bunları birer hatırlatma olarak not edelim ve başladığımız gibi bitirelim:
Bu günü şikayet, yakınma, sorun ve eksikleri dile getirme vesilesi yapmadan anabileceğimiz günleri görebilecek miyiz?”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.