“Sanatçı topluma borçlu doğar” derdi ünlü yazar Halikarnas Balıkçısı namıyla tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı… Abide isim Tuğrul Hilmi’nin oğlu, sevgili dost ,kardeş müzisyen ,sanatçı , güzel insan Turgay Hilmi ;bu borcu son meteliğine kadar ödemiş olmasına rağmen hala Almanya ile KKTC arasında kurduğu sanat ,kültür ve yardım köprüsü ile,hayata geçirdiği sanat ve kültür merkezi ile,başarılı organizasyonları ile,konserleri ile ve de yüzlerce tekerli sandalyeyi yurt içi ve yurt dışı dostları ile kotararak hatta sınırlar ötesinden tek ,tek kargolayarak ihtiyaç sahibi kardeşlerimize hiç bir karşılık beklemeden ulaştıran , kurduğu ve arkadaşlarıyla kan ve can verdiği Kıbrıs Sanat Müzik ve Bale okulları ile onlarca gencimize yeni ufuklar açan ,özetle bu “borcu” tüm gayreti ve özverisi ile ödemeye devam eden bir “yüce gönüllü” …Yolu bahtı hep açık olsun…
Sevgili Turgay Hilmi geçtiğimiz hafta bloğunda çok önemli bir” sesleniş” yayınladı ..O güzelim satırları sizlerle paylaşıyorum ve İstiklal savaşı gazisi dedem Hilmi çavuşun da ismini taşıyan sevgili Hilmi’ ye eski bir bahriye tabiri ile” viya böyle ..selametle “diyorum :İşte o satırlar:
“Sevgili Evet size sesleniyoruz.
Sizin burada yaşamaya hakkınız yok.
Ama bizim var.
Biz buraya sizden önce geldik.
Evet siz vicdansızlar.
Egoistler...
Biz sizin kadar sorumsuz bir nesil ile karşılaşmadık.
Topraklarımız üzerinden kimler geldi, kimler geçti.
Binlerce yıl ayrıcalıksız kimleri barındırdık biz bu ülkede.
Romalıları mı yoksa Haçlıları mı..
Lüzinyanlar..
Osmanlılar, İngilizler ve daha kimler.
Onlar bize kültür ve sanat mirasları bıraktılar.
Dünyanın hayran kaldığı eserler.
Peki ya siz ne bırakacaksınız geleceğimize.
Günahlarınızı, pisliğinizi ve ÇÖPLERİNİZİ.
Farkında mısınız?? Ha?
Size soruyoruz..
Evet siz insanlar.
Bu ülkede şimdi yaşayanlar.
Bizim size ne kötülüğümüz oldu ki bugüne kadar?
Hade biriniz çıksın da bir tanecik örnek versin.
Hade..
Bugüne kadar ne istediyseniz verdik..
Vermedik mi?
Buğday mı istediniz?
Birkaç damlacık yağmurdan sonra size cevap verdik arpamızla buğdayımızla.
Domatesimiz, patlıcanımız, enginarınımız.
Zeytinimiz, harubumuz da vardı.
Siz ne yaptınız buna karşılık?
Toprağı zehirlediniz kimyasallarla.
Geldiniz bizi can elimizden vurdunuz.
Taş istediniz “Beş Parmağımız” dört oldu.
Yetmedi dağı taşı her tarafı delik deşik ettiniz.
Bizleri katlettiniz ama biz size bedavaya hala hizmet verirken neslimizin de tükenmememsi için elimizden geleni yapıyoruz.
Yol mu istediniz?
Acımadan önünüze ne çıktıysa katlettiniz yollarınızı yapmak için.
Daha dank etmedi mi?
Fark etmediniz mi bre insan insanlar.
Size sesleniyoruz.
Biz Zeytin, Harup, Orkide, Lale, Eşek, Tavşan, Kaplumbağa..
Birkaç hayatta kalan yılan ve keklik.
Odun mu istediniz de vermedik?
Biz Zeytin ağaçları şöminelerinizde yanarken sizi ısıtmadık mı?
Zeytinimiz size yağ mı vermedi?
Pekmeziniz eksik miydi?
Turizm dergilerinde utanmadan biz kaplumbağa, eşek ve diğer arkadaşlarımızın resimlerini koyup binbir yalan ile başka ülkelerin insanlarını ülkemize tatile gelmeleri için kandırıyorsunuz.
Bizim adımızı ne hakla kullanıyorsunuz.
Biz orkideler...
Hem de dünyada en çok çeşidi ile buradayız.
Bre insan insanlar.
Bizden size bugüne kadar ne zarar geldi?
Artık dayanamıyoruz.
Denizimizi, karamızı, ovamızı suyumuzu mahvettiniz.
Dere yataklarımızı hala çöplerle dolduruyorsunuz.
Eskiden içinde balık bile yaşayanını kuruttunuz.
Dağlarımızın içine ettiniz.
Her taraf çöp içinde.
Bütün dünya sizi mektuplar yazarak uyarmaya çalışıyor.
Sizin umurunuzda bile değil.
Sırıtıyorsunuz hala.
Bunu nasıl yaparsınız.
Bize nasıl kıyarsınız?
Biz size ne kadar iyi baktıysak yaranamadık.
Sizin ile uyum içinde yaşamaya çalıştık ama olmadı.
Bizim adımıza utanmadan festivaller düzenleyip Çilek, Portakal, Zeytin, Domates güzelleri seçtiniz.
Herşeyi işinize geldiği gibi yapıyorsunuz.
Siz, büyükler, yaptığınız pisliği okul çocukları ve yabancılar temizlerken yüzünüz kızarmıyor.
Hala etrafı çöplüğe çevirmekten usanmadınız.
Size, yağan yağmur ile yıkanmaya çalışıp en güzel görüntümüz ile karşınıza çıkıyoruz.
Doğa en güzel renkli gök kuşakları ile süslenip püslenip flört ediyor.
Umurunuzda bile değil.
Elinizde olsa o güzelim renkleri de çalıp hakkından gelirdiniz.
Havayı kirletiyorsunuz, yüzünüzü okşayan rüzgarımız temizlemeye çalışıyor.
Evet siz insanoğlu insanlar.
Şehirlerin içinde kaldırım, ev ne yaptıysanız biz yokmuşuz gibi davrandınız.
Bizim de kullanabileceğimiz geçitlere yer vermediniz.
Şimdi de seller bastı diyorsunuz.
Biz Zeytin, Keklik, Sülün, Yılan, Tavşan, Arı, Orkide, Lale, Baykuş, Kirpi, Dere, Deniz, Balık ve arkadaşlarımız bu ülkenin esas yerlileriyiz.
Bizim size faydamızdan başka zararımız olmadı.
Ama Siz bizim bu iyi niyetimizi kaale almıyorsunuz.
Bizim size hiç ihtiyacımız yok.
Biz siz olmadan çok daha güzel yaşamasını biliriz.
Kendi kendimize yeteriz.
Biz yaşadığımız yeri temiz tutarız.
Evet sizi insanoğlu insanlar YETER artık elinizden çektiğimiz.
Ya bizimle iyi geçinin, ya da defolun gidin bu ülkeden…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.