Sonbaharın en güzel ayı eylül geldi, gidiyor. Ufak,ufak başlayan yağmurlar da güzel adamıza bereket getirmeye devam ediyor.Aslında Afrika’dan gelen sıcak havalarla sıcaklar mevsim normallerinin üstünde günler de yaşamamıza neden oldu..Buna da en çok yüzme sezonunu uzatmak isteyen deniz tutkunları sevindi..Turizm mevsimi de yavaş, yavaş bitiyor.Ama cennet ada Kıbrıs ta mevsimlerin en güzel dilimlerinden biri hala yaşanıyor.Güneş hala parlıyor,hala yüzmek mümkün,adayı keşfetmek için daha uygun bir hava ısısı var,serin güzel gecelerin eşliğinde özgün Kıbrıs yemekleri tatillerle renk ve tat katmaya devam ediyor.. Yurt dışından Kıbrıs’a için gelmek özellikle bu zaman dilimini bekleyen çok dostum var..Ben de onlara “tabii geleceksiniz yılın 300 gününde güneşin parladığı başka bir cennet köşesi var mı ?”diye takılıyorum…
Bu yıl 60 cı kez Kıbrıs’a gelen adamızın tutkunu köklü ve asil bir aileye mensup İtalyan dostlarımız Mikaela ve MarcoFerrario,ilk açıldığı günden beri gelip kaldıkları Acapulco Tatil Köyüne yerleştiler ve Milano’ nun hareketli şehir havasından uzaklaştılar bile…Aslında bu kadim dostlara,gönüllü elçilerimiz olan bu güzel insanlara Turizm Bakanlığı bir jest yapsa ..Teşekkür için küçük bir anı objesi takdim etse diye düşünürüm hep…
Son bahara gelince…
“Ayrılık mevsimidir bu aylar…Yazlıkçılar döndüler…Kırlangıçlar kasabadan gitti…Bu aylarda renk çiçeklerden ayrılır..Güneş kumdan…Menekşe kırmızıdan…Bahçeler şarkılardan…Salkım asmadan..Yaprak dalından…Bir boş salıncak,rüzgarla terasta sallanır…
Ayrılık mevsimidir bu aylar..Her sene bu aylarda ben “ayrılık” yazımı yazarım…Her cümlenin sonuna noktalar,artı iki damla..Hüzün günleridir…Yaş gözden ayrılır…
Küçük köpek kaç gündür arkadaşını arıyor kumsalda… Arada bir koşuyor kendi kendine…Koşunca arkadaşı gelecek sanır…Nereden bilsin…Bu mevsim ayrılık zamanıdır…
Dün ilk yağmur yağdı…Çatılarda tıkır tıkır…Küçük gölcükler oluştu sokakta…Serçeler saçak altlarına sığındılar…Bu sonbahar yağmurları,sanki doğanın ayrılıklara ağlayışıdır…
Yaz aşklarında bu günlerde tenler ayrılır…Ne çok giden olur…Ne çok el sallanır bu mevsimde..O ne çok vedadır…Bu mevsimde ne çok ”Beni unutma..! “ vardır.
Ayrılık mevsimidir bu aylar…Aklında bir hüzzam şarkı…Bir de ayrılıkların sızısı kalır…”
Böyle yazmış Bekir Coşkun usta 28 eylül 2014 te gazetesi Sözcü deki köşesinde.Bu arada sevgili ustamızın da geçirdiği sağlık sorunları ile dolu günleri biran önce atlatıp, gazetesindeki köşesine dönmesini heyecanla bekliyor ve ona yüca Allah’ tan acil şifalar diliyorum….
CD de Alpay’ ın “Eylülde Gel” şarkısı çalınca da aklıma geldi..Beni etkileyen aylardan biridir eylül..Belki de yıllar, yıllar önce kitap tutkusu ile dolu bir lise öğrencisinin okuduğu Amerikalı ölümsüz kısa hikaye yazarı o Henry’nin “Son Yaprak “ adlı öyküsü..Veya yine ölmez seslerden Nat “King” Cole’ nin hala sevgiyle dinlediğim o müthiş AutumnLeaves –sonbahar yaprakları-adlı şarkısının da etkileri de vardır…Gençlik rüzgarları eserken yaşanan “Yaz Aşkları”nı da unutmadan Romantik İngiliz Şair William Wordsworth’un;
“solan yaprakların güzelliğini,
solan çiçeklerin rengini,
hiçbir şey geri getirmez.
ama her şeye rağmen hayat,
Üzülmeye değmez…”
Eylül yağmurları başlayacak….Varsın yağsın…Ne diyordu altın sesli Yasemin Kumral o müthiş bestelerinden birinde:
”Yağmuru durdura bilirmisin?…Aşkıma mani olabilir misin?...”
Hoş geldin ve güle,güle eylül…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.