Düzce'de bölgesel kalkınma amacıyla çevre ve sağlık alanında çalışma yapan akademisyenler, bölgenin önemli geçim kaynağı olan fındığın "işe yaramayan" çotanak veya zuruf olarak bilinen yeşil kabuğunu laboratuvar ortamında işleyerek selüloz üretti.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı ve Kalkınma Bakanlığı tarafından yürütülen "Üniversitelerimizin Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması" temalı proje çalışması kapsamında, belirlenen 5 pilot üniversitenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 18 Ekim 2016'da açıklanmasının ardından Düzce Üniversitesi'nde (DÜ) Çevre ve Sağlık konularında çalışmalar başladı.
Düzce Üniversitesi bünyesinde kurulan Çevre ve Sağlık Teknolojilerinde İhtisaslaşma Koordinatörlüğü'nde yapılan çalışmalarda akademisyenler, bölgedeki fındık üreticileri tarafından çöpe atılan ya da tarlalarda bırakılan fındık çotanağından nanoselüloz üretimi sağladı.
Bölgede herhangi bir ekonomik değeri olmayan fındığın atığını işleyen akademisyenler, elde ettikleri malzemeyi kağıt, otomotiv ve mobilya sanayisinde deneyerek başarıya ulaştı.
Akademisyenler, yaptıkları karşılaştırmalarda, malzemenin üretimde kullanılmasıyla üretilen malzemenin daha uygun, daha dayanıklı ve daha ucuz olduğunu belirledi.
DÜ Tarımsal Atıkların Geri Kazanımı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Ümit Büyüksarı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın belirlenen 5 pilot üniversitenin çalışacağı alanları belirlemesinin ardından çalışmalara başladıklarını anlattı.
Projeyle birçok çalışmaya imza attıklarını dile getiren Büyüksarı, şöyle konuştu:
"Yüksek Öğretim Kurulu ve Kalkınma Bakanlığı destekli, bölgesel kalkınma odaklı misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma projesi kapsamında Türkiye genelinde seçilen 5 üniversiteden bir tanesiyiz. Bu kapsamda çevre ve sağlık alanında destekleniyoruz. Çevre alanında da tarımsal atıkların geri kazanımı konusunda çalışıyoruz. Amacımız başta Düzce yöresinde yetişen fındığın zurufu gibi atıkları, katma değeri yüksek olan farklı alanlarda değerlendirilmesini sağlayarak bunların ülke ekonomisine kazandırılmasıdır."
Türkiye'de 61 milyon ton yıllık tarımsal atık ortaya çıktığını anlatan Büyüksarı, bu atıklardan kimyasal ürünlerin elde edilmesi, kompozit malzeme üretimi ve enerji üretiminde değerlendirilmesiyle ilgili çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.
"Ülke ekonomisine katkı sağlamayı hedefliyoruz"
Merkezin müdür yardımcısı Doç. Dr. Ayhan Tozluoğlu da tarımsal atıkların aslında önemli bir çalışma alanı olduğunu belirtti.
Tozluoğlu, tarımsal atıkların, hiçbir ekonomik değeri olmayan, özellikle Karadeniz Bölgesi'nde yakılarak ya da tarlada çürümeye bırakılan ürünler olduğunu anımsatarak, "Bu atıklar, tarlada bırakıldığında tarlanın verimini düşüren, yakıldığı zaman da karbondioksit salınımı gibi çeşitli sebeplerle havayı kirleten malzemelerdir." ifadelerini kullandı.
Son yıllarda bu atıkların farklı endüstrilerde kullanımıyla alakalı birçok çalışma yürütüldüğüne değinen Tozluoğlu, katı, sıvı ve gaz formlarında bu malzemelerin enerji sektöründe kullanıldığını bildiklerini ama bunların dışında neler yapılabilir şeklindeki çalışmaların sürdüğünü bildirdi.
Çalışmalarında Karadeniz Bölgesi'nin önemli geçim kaynağı olan fındığın kabuğunu ele aldıklarını aktaran Tozluoğlu, şunları kaydetti:
"Yürüttüğümüz çalışmalarda özellikle Düzce bölgesinde büyük potansiyeli oluşturan fındık zurufunu, fındıktan arta kalan malzeme olan çotanak dediğimiz kısmı kullanarak nanoselüloz üretimini gerçekleştirdik. Bu üretimi gerçekleştirirken farklı yöntemler neticesinde, liflendirme, oluşan lifleri beyazlatma ve yüksek basınç altında cihazdan geçirerek jel formundaki malzemeyi elde ettik. Bu malzeme aslında son yıllarda birçok sektörde kullanılan bir malzemedir. Biz de bu malzemeyi tamamen ekonomik değeri olmayan ya da düşük olan, ham madde kaynaklarından üreterek katma değerli ürünlere dönüştürmeye çalıştık."
Tozluoğlu, üretilen malzemeyi farklı alanlarda denediklerini vurgulayarak, "Araştırma grubumuz tarafından yapılan çalışmalarda, bu malzemeyi kağıt endüstrisinde denemek istedik. Kağıt endüstrisinde çok düşük oranlarda dahi bu malzemeyi kattığımızda gerek kağıdın kopma değerinde, gerek patlama değerinde yüzde 100'e varan oranlarda artışlar belirledik. Bunun dışında MDF üretiminde bu malzemelerimizi kullandık. MDF üretiminde en büyük eksiklik mukavemet, malzemenin direnç özelliği. Yine bu malzemeyi kullandığımızda MDF levhalarda ciddi mukavemet değerlerinde artışlar tespit ettik." şeklinde konuştu.
Hiçbir ekonomik değeri olmayan atıklardan özellikli bir ürün ürettiklerine işaret eden Tozluoğlu, amaçlarının bu malzemeyi faklı alanlara kanalize edebilmek, ekonomik değeri olmayan bir üründen bunları üreterek katma değerli bir ürün ortaya koymak olduğunu sözlerine ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.