Adına ister kalkışma diyelim, ister darbe girişimi.
Nereden gelirse gelsin hangi gerekçelere dayandırılırsa dayandırılsın, demokrasiyi kesintiye uğratarak, milli iradenin üzerinde silah zoru ile hakimiyet kurmaya yeltenen yüzlerce masum insanların ölümüne sebep olan bir hareketi aklı başında hiçbir insan savunmaz.
Hiçbir millet böylesi bir teşebbüsü içine sindirmez.
Tasvip etmez, onaylamaz!
Nitekim 16 Temmuz 2016 akşamı Türkiye’de bir grup Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup askerin kalkıştığı böylesi akıl dışı garip darbe girişimi de başarılı olamamıştır.
Akıl dışı ve garip diyorum, çünkü bu çapta amatörce uygulanan bir hareketin
hiç ama hiç bir başarı şansı yoktu.
Bunu bile bile ve göre göre böylesi bir harekete kalkışmak en basit tabirle aptallıktı.
Onlarca generalin önderliğinde, onlarca albay ve onlarca subayın bu denli akıldan yoksun amatörce bir harekete kalkışmaları beni çok şaşırttı.
Neden mi?
Sonuçta bu insanlar alanlarında uzman insanlar.
Profesyönel askerler.
Ordunun çeşitli kademelerinde aktif görevler yapan subaylar.
Üstelik stratejik birliklere komuta eden askerler.
3 tank 40 askerle köprüye barikat kurmakla, 3 jetle alçak uçuş yapmakla ve kalkın hazırlanın tatbikata gidiyoruz diyerek peşlerine taktıkları ne olup bittiğinden habersiz kışladan çıkarttıkları ne yapacakları konusunda en ufak bir bilgiye sahip olmayan rütbesiz askerlerle darbe yapmaya yeltendiler.
Üstelik insanların yollarda sokaklarda olduğu bir saatte.
Saat 22.15’te!
Boğaziçi köprüsüne 3 tankla kurulan barikat, ya da Ankara üzerinde alçak uçuş yapan 2,3 jetle,ya da sokağa çıkarttıkları ve ne olup bittiğinden haberi olmayan rütbesiz askerlerle bunu icra etmeye çalıştılar.
Olacak şey mi bu?
Değil.
Peki aptal mıydı bunlar?
Hiç zannet miyorum..
Peki o zaman nedir mesele?
Türkiye Büyük Millet Meclisi binasına havadan bomba atacak kadar milli iradeyi hedef alan bu hareketin maksatı bu kadar dar çeçevede düşünülemez elbette.
Yoksa böylesi bir maksat güden hareketin başarı şansı olabilir miydi?
Kesinlikle hayır..
Kaldı ki bunları bile bile kendi mesleki geleceklerini, ailelerinin akibetini riske atan, yüzlerce masum rütbesiz erin hayatını da riske sokacak kadar akıl tutulması yaşatan böylesi bir sorumsuzluğun nedenleri ne olabilir?
General rütbesi taşıyan onlarca insan, albay rütbesi taşıyan onlarca insan,alt kademede onlarca subay, astsubay.
Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde önemli görevler üstlenen bir komuta kademesinin bu kadar amatörce bir düşünce içerisine girmesi bana garip geliyor.
Zira bütün bunları askerlikle uzaktan yakından ilgisi olmayan birisi olarak ben bile düşünebiliyorsam, bu alanda uzman insanların böylesi detayları atlayabileceklerini düşünmüyorum.
O zaman da aklıma gelen şu oluyor..
Ya bu hareket Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde daha büyük bir yelpazede organize edilmişti ki sonradan çözülmeler yaşandı.
Ya da askeri şura öncesi Türk Sikahlı Kuvvetler içerisinde yapılması öngörülen muhtemel ayıklanmanın zemini oluşturuldu.
Hoş operasyon bununla da sınırlı kalmadı, mevzu hakim ve savcılara kadar uzandı.
Adeta bir insan avı başlatıldı.
Muhalif duruş sergilediği düşünülen, kim varsa hakim,savcı, polis, asker, medya kurumları, gazeteci/köşe yazarı hepsi tutuklanma riski altında.
Her an kapılarına polis dayanabilir.
Kalkışma dedikleri darbe girişiminin seyri devlet içerisinde yıllardır örgütlenmesine göz yumulan hatta destek verilen Fettulahçı kesimler üzerine yoğunlaştı.
Tabi bu arada yüzlerce masum insan öldü.
Binlerce insan yaralandı.
Uç islami ve aşırı milliyetçi unsurlar bu durumu fırsat bilerek kendilerine görev çıkarttılar.
yollara sokaklara döküldüler.
Cihat çağrısı yaptılar.
Camilerde selalar okutuldu saatler boyunca.
Sarıklı sakallı cüppeli adamlar ellerinde tabancalar ve palalarla silahlarını bırakan masum savunmasız askerlere saldırdılar.
Linç etmeye kalktılar.
Hatta öldürdüler..
Ve acı olan, hatta Türkiye için asıl endişe verici olan bu tiplerin sokaklar da yarattıkları dehşetin demokrasiye sahip çıkıyorlar gibi lanse edilmesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.