Filistin Merkezi İstatistik Bürosu, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze nüfusunun, yaklaşık 160.000 azalarak 2,1 milyona düştüğünü belirtiyor.
Filistin Merkezi İstatistik Bürosu (PCBS), İsrail'in bölgeye yönelik savaşının başlamasından bu yana Gazze'nin nüfusunun yaklaşık yüzde 6 oranında azaldığını tahmin ediyor.
Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre İsrail'in hava ve kara saldırıları 45.000'den fazla Filistinlinin ölümüne neden oldu. PCBS 55.000'den fazla kişinin öldüğünün tahmin edildiğini, 11.000 kişinin ise kayıp olduğunu belirtiyor. 7 Ekim 2023'ten bu yana yaklaşık 100.000 Filistinlinin Gazze'yi terk ettiğini de ekliyor.
PCBS bu nedenle Gazze'nin nüfusunun yaklaşık 160.000 azalarak 2,1 milyona düştüğünü belirtiyor. İsrail Dışişleri Bakanlığı bu sayının uydurma olduğunu söylese de, BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) tarafından yapılan tahminle örtüşüyor. OCHA, Temmuz 2024 itibarıyla Gazze Şeridi'nde yaklaşık 2,1 milyon kişinin kaldığını tahmin ediyor.
PCBS açıklamada, "Feci insani ve maddi kayıplar var," diye belirterek, "yine de İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamına yönelik acımasız saldırganlığı devam ediyor," ifadelerine yer verdi.
Merkezi Lahey'de bulunan BM'nin en üst mahkemesi Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) geçtiğimiz ocak ayında İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırım eylemlerini engellemesi gerektiğine hükmetti.
HRW ve Uluslararası Af Örgütü İsrail'i 'soykırım eylemleri' ile suçluyor
Çok sayıda insan hakları örgütü, ölüm ve yıkımın boyutları nedeniyle İsrail'i, Gazze'deki Filistinlilere karşı soykırım yapmakla suçladı.
Aralık ayında İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Gazze'nin su kaynaklarının sistematik olarak kısıtlanması ve hedef alınmasının "soykırım eylemleri" anlamına gelen bir kampanya oluşturduğunu söyledi.
Bu, İsrail'i Gazze'deki savaşında soykırım yapmakla suçlayan ve sayıları giderek artan eleştirilerin sonuncusuydu. İsrail, bu iddiaları şiddetle reddediyor ve savaşının Gazze'deki sivillere değil Hamas militanlarına yönelik olduğunu söylüyor.
İsrail Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "İnsan Hakları İzleme Örgütü, İsrail karşıtı propagandasını desteklemek için bir kez daha kanlı iftiralarını yayıyor," denildi. Bakanlık, İsrail'in savaş boyunca Gazze'ye su ve insani yardım akışını kolaylaştırmak için çalıştığını iddia etti.
HRW raporunda, İsrailli yetkililerin bir yılı aşkın savaş boyunca Gazze'ye su ve elektrik akışını kasıtlı olarak kesmesi, altyapıyı tahrip etmesi ve kritik malzemelerin dağıtımını engellemesi sonucunda sayısız bebek, çocuk ve yetişkinin yetersiz beslenme, susuzluk ve hastalıktan öldüğünü iddia etti.
"Bir devlet politikası olarak bu eylemler sivil nüfusa yönelik yaygın veya sistematik bir saldırı teşkil etmektedir. Dolayısıyla İsrailli yetkililer insanlığa karşı imha suçu işlemektedir," dedi.
İnsan hakları grubu, raporunda özetlenen "davranış örüntüsünün" ve İsrailli yetkililerin açıklamalarının soykırım niyetine "işaret edebileceğini" söyledi, ancak kesin bir taraf belirtmedi. Uluslararası hukuka göre, soykırım suçunun işlenip işlenmediği sonucuna varmak için niyetin kanıtlanması kilit önem taşıyor.
HRW, Uluslararası Adalet Divanı'nın İsrail'in Filistinlilere temel hizmet ve yardım sağlaması yönündeki emirlerini yetkililerin görmezden geldiğini iddia etti.
Bulgularının 60'tan fazla Filistinliyle yapılan görüşmelere, kamu hizmeti çalışanlarının, doktorların ve diğer sağlık çalışanları ile yardım görevlilerinin ifadelerine ve uydu görüntüleri, fotoğraflar ve videoların analizine dayandığını söyledi.
Grup, "Doktorlar ve hemşireler İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne çok sayıda bebeğin, çocuğun ve yetişkinin yetersiz beslenme, susuzluk ve hastalık nedeniyle öldüğünü gördüklerini söylediler," dedi.
HRW'nin raporu, Uluslararası Af Örgütü'nün İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçlamasından iki hafta sonra geldi. İsrail bu iddiayı "tamamen yanlış ve yalanlara dayalı" olarak reddetti. İsrail daha önce de Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'na yaptığı, güçlerinin Gazze'de insanlık dışı eylemlerde bulunduğuna dair suçlamaları reddetmişti.
İsrail-Hamas savaşı
İsrail ile Gazze Şeridi'ni yöneten Hamas arasındaki çatışmalar, 7 Ekim tarihinde tekrar alevlendi.
İsrail sınırını aşıp baskın yapan Hamas militanları, 7 Ekim'de düzenledikleri saldırıda çoğu sivil olmak üzere yaklaşık 1.200 kişiyi öldürdü ve 250 kadar kişiyi de rehin aldı. Bu rehinelerin yaklaşık yarısı, Kasım ayında bir hafta süren ateşkes sırasında İsrail tarafından tutulan Filistinli mahkumlarla takas edilerek serbest bırakıldı.
İsrail, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun derhal ateşkes ilan edilmesini öngören kararına rağmen Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana Gazze'ye yönelik saldırılarını ve sivil katliamlarını sürdürürken, uluslararası kınamalarla karşı karşıya kaldı.
Gazze'deki sağlık yetkililerine göre, 7 Ekim'den bu yana İsrail'in Gazze'de düzenlediği saldırılarda çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 45.000'den fazla Filistinli öldürüldü ve yaklaşık 100.000 kişi de yaralandı. Nüfusun yüzde 90'ı yerinden edildi.
Harabeye dönüşen Gazze'nin pek çok bölgesinde gıdaya, temiz suya ve ilaca ulaşmak hala çok zor.
Güney Afrika'nın açtığı bir dava kapsamında İsrail, Uluslararası Adalet Divanı'nda (International Court of Justice - ICJ) soykırımla suçlanıyor.
Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı davaya müdahillik beyanını sunan ülkeler arasında, Türkiye ile birlikte Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya yer alıyor.
Mahkeme, Başbakan Netanyahu yönetiminin, 6 Mayıs tarihinde işgal edilmeden önce bir milyondan fazla Filistinlinin sığındığı güneydeki Refah kentindeki faaliyetlerini derhal durdurmasına hükmetmişti.
Son olarak geçtiğimiz haftalarda, UCM, Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı. UCM'nin 124 üye devleti var ve bunların hepsi mahkeme tarafından verilen tutuklama emirlerini yerine getirmekle yükümlü. Bu da Netanyahu ve Gallant'ı bu ülkelerden herhangi birine seyahat etmeleri halinde tutuklanma riskiyle karşı karşıya bırakıyor ve diplomatik özgürlüklerini önemli ölçüde kısıtlıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.