Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir erkek tarafından yüzüne asit türü bir sıvı dökülmesiyle yüzünün bir bölümü yanan, sağ gözünü de kaybeden Berfin Özek davasında zanlı Casim Özan Çeltik'in 'kasten yaralama' suçundan 13 yıl hapis cezası almasına tepki gösterdi. Yargı mensuplarına seslenen Erdoğan, "Bu kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınıza kulak verin" dedi.
Yargı mensuplarına, "Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa orada bu olayı nasıl değerlendirirsin?" diye soran Erdoğan, "Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu böyle bir adalet olur mu buna bakacaksın? Her zaman söylüyorum benim yolum kanun yolu değil hukuk yoludur" diye konuştu.
Evlenme yaşının yükselmesinden şikâyetçi olan Erdoğan, "Genç yaşta maalesef evlenmiyorlar. Çoğu 30'u aşkın evleniyor ya da evde kalıyor. Böyle bir şey olabilir mi ya!" tepkisini dile getirdi. "Hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor. Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığıyla meşrulaştırılmaya daha defa vahimi özendirilmeye çalışılıyor. Televizyonların çoğu bunun kampanyasını yapıyor. Aile kurumlarını kökünden kurutmaya amaçlayan sembollerin önü bilinçli bir şekilde açılırken aile kurumuna sahip çıkan davranışlar küçümseniyor" diye konuşan Erdoğan, "Bu büyük tehlikeye hep birlikte karşı koymalıyız" çağrısında bulundu.
Beştepe'de Engelli Memur Atama Töreni'nde konuşan Erdoğan 2020'yi 'erişilebilirlik yılı' ilan etti.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Türkiye sosyal devlet gereklerini yerine getiren bir ülke olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Engellilere ve devlet korumasında yetişen gençlere sahip çıkıyor kendilerini en iyi geleceğe hazırlamaya çalışıyoruz. Tek parti döneminde millete tepeden bakan bir anlayış egemen oldu. Çok partili sisteme geçerken milletimiz değerlerine saygı duyan, kendisine hak ettiklerini sunan bir yönetim anlayışının özlemi içerisindeydi. AK Parti'nin en büyük başarısı hem demokrasiyi geliştirmesi hem de kalkınmayı sağlamıştır. Tabii ki kalkınma bu ülkenin vatandaşlarını her birini kapsayınca anlamlı hale gelir. İmkânlar sadece bir avuç. mutlu azınlığın eline verilince yapılan işin adı kalkınma değil adaletsizlik olur. "
"Sosyal yardımlar için ayırdığımız yıllık bütçeyi 2 milyar liradan 55 milyar liraya çıkardık. Son 17 yılda 339 milyar liralık sosyal yardımda bulunduk. Milli gelirimiz içindeki sosyal yardımların payını yüzde 1,2 seviyesine yükselttik."
"Engellilerimizin toplumsal hayatın her alanında olmalarını sağlamak için çok yönlü çalışmalar yürütüyoruz. Bunlardan ilki erişilebilirliktir. Sağlık ve eğitim kurumlarıyla birlikte her alandaki hizmetlerin engelli ve yaşlılarımız tarafından erişilebilir şekilde verilmesini özellikle istiyoruz. "
"Aynı şekilde bu vatandaşlarımız günümüzün vazgeçilmez araçları olarak teknolojiden yararlanmak konusunda hiçbir bariyerle karşılaşmamalıdır. Şüphesiz bunu sağlamanın yolu tüm hizmetleri engelli ve yaşlılarımız için erişilebilir olarak tasarlamaktan geçiyor. Bir şehirde hâlâ yolar, kaldırımlar, hayatın her anında ihtiyaç duyulan unsurlar erişilebilir değilse orada ciddi bir eksiklik var demektir. Ve siz medeni olmaktan da bahsedemezsiniz. Bu konuda sorumluluk sahibi her kurumun artık bu gerçeği kabul ederek buna uygun davranması şarttır. "
Erdoğan, 2020'yi 'erişilebilirlik yılı' ilan etti
"Türkiye artık böyle bir ülke yeni yatırımlar erişilebilirlik esasına göre yapılmalı eski binaların bu doğrultuda da dönüşümleri tamamlanmalıdır. 100 bin konut inşa edeceğiz. Diyoruz ki gecekondu mu var, size hem destek vereceğiz hem de gelin bu yeni konutlara sizleri taşıyalım. Zira öyle konutlarımız var ki, o dar sokaklarda bir yangın çıksa itfaiye oralara giremiyor. Niye? Erişilebilir değil de onun için. Bu sürecin rastgele yürütülmesi de doğru dildir. Erişilebilir standartları belirlenmelidir. Bu amaçla 2020 yılının erişilebilirlik yılı olarak ilan edilmesinde fayda görüyorum. Hayırlı olsun."
"Gençlerin çoğu 30'u aşkın evleniyor ya da evde kalıyor; böyle bir şey olabilir mi!"
"Aile kurumu mili varlığımızın bel kemiğidir. Bugün Batı toplumlarını bekleyen en büyük toplum budur, çöküyorlar. Niye? Aile diye bir kavram buralarda kalmamış. Ama şimdi bizi tehdit ediyor. Nüfusları da azalıyor. Ben niye en az üç çocuk diyorum. Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur. Yıllarca maalesef doğum politikasında kısırlaştırma politikası güttüler. Niye? Türkiye'nin nüfusu azalsın diye. Ben de tam aksini söylüyorum. Nüfusumuz çoğalmalı. Aile kurumu dağıldığında nüfus da azalmaya başlıyor. Çünkü sadece bireylerin ve onların hayat biçimlerinin hâkim olduğu yerde çocuğa yer bulunamıyor. Bu yüzden pek çok Batı toplumu bir süre sonra yeryüzünden silinme tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır. Bakın gençlerimizin evlilik yaşı giderek yukarı doğru çıkıyor. Genç yaşta maalesef evlenmiyorlar. Çoğu 30'u aşkın evleniyor ya da evde kalıyor. Böyle bir şey olabilir mi ya! Devlet babadan bahsediyor muyuz? Onun da başında Erdoğan var mı? Var. Ben de şu anda tavsiye ediyorum. Hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor.
"Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığıyla meşrulaştırılmaya çalışılıyor"
Evlilik dışı hayat biçimi medya aracılığıyla meşrulaştırılmaya daha defa vahimi özendirilmeye çalışılıyor. Televizyonların çoğunda bunun kampanyası yapılıyor. Aman bunlara dikkat edin! Aile kurumlarını kökünden kurutmaya amaçlayan sembollerin önü bilinçli bir şekilde açılırken aile kurumuna sahip çıkan davranışlar küçümseniyor. Bu büyük tehlikeye hep birlikte karşı koymalıyız.
"Nikâh dışı evliliklere tavır koymamız lazım"
Burada anneler var, babalar var, hepimiz birlikte bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor. Ailemizin içinde yer aldığı değerlerimize sahip çıkmanın bizi küçülten değil yücelten bir tercih olduğunu gençlerimize göstermeliyiz. Rabbimiz nihâklanınız, çoğalınız buyuruyor. Nikâh dışı evlilik bizim değerlerimizde yok. Buna bir defa hep birlikte tavır koymamız lazım. Sevgili peygamberimiz ne buyuruyor; kıyamet gününde diğer topluluklara karşı ümmetimin çokluğuyla övüneceğim. Bunlar çok önemli. Hep birlikte bunun gayreti içinde olacağız. Yeni nesil okumaktan ve duymaktan ziyade görmekten etkileniyor. Bir başka ifade ile bizler ne kadar örnek bir aile hayatı ortaya koyarsak, çocuklarımız da benzer bir gelecek tasavvur eder. Kadına şiddet başta olmak üzere sıkıntısını yaşadığımız pek çok sorunun çözümü aile kurumunun güçlendirilmesinden geçiyor.
Berfin Özek tepkisi
Geçenlerde bir olay daha yaşadık. Bir namussuz, bir alçak, meşru olmayan bir yaşamla maalesef bir kıza, onunla beraber yaşıyor neyse, asit veya kezzap yüzüne atıyor ve tabii bir göz gidiyor. Mahkemenin verdiği ceza ortalama 13 yıl. Ben soruşturuyorum, bana verilen cevap şu; kanunun diyorlar en yüksek oranı bu. Şimdi ben de diyorum ki bunu da bizim getirdiğimizi söylüyorlar. Ben de diyorum ki, arkadaşlar siz niye kanun diyerek bize böyle bir cevap yolunu buluyorsunuz? Ben kanundan bahsetmiyorum, ben haktan bahsediyorum, hukuktan, adaletten bahsediyorum. Siz burada hakkı, hukuku, adaleti arayacaksınız. Böyle bir olay kendi kızının başına gelmiş olsa orada bu olayı nasıl değerlendirirsin? Kanunlara mı bakacaksın? Yoksa böyle bir hak olur mu böyle bir adalet olur mu buna bakacaksın. Buradan tüm yargı dünyasına sesleniyorum; bu kanunların sayfaları arasındaki maddelere değil vicdanınıza kulak verin. Her zaman söylüyorum benim yolum kanun yolu değil hukuk yoludur."
Doğu Akdeniz açıklaması
"Bir terör koridoruyla güney sınırlarımızı kuşatma girişimiyle karşı karşıya kaldık. Başarıyla sonuçlandırdığımız harekatlarla bu koridoru paramparça ettik. Akdeniz'de ülkemize kendi sahillerine hapsetmeye yönelik bir senaryoyu hayata geçirmeye çalıştılar. yaptığımız anlaşmalarla bu oyunu da bozduk. Şimdi de Akdeniz'deki hamlelerimizi itibarsız hale getirmenin gayreti içindeler. Türk askerinin çöllere gönderilmesinden ülkemizin bataklığa saplanmasından bahsedenlerin kendi zihinleri çölleşmiş kendi gönülleri bataklık haline dönüşmüştür. "
"Şu anda bizler ecdadımızın oralarda tarih yazdığı bu yerlerde sadece adaletsizliği gidermek için oradayız. Davet üzerine oradayız. Davetsiz yere icabet etmeyiz. Türkiye, Suriye'de de Irak'ta da Akdeniz'de de kendi hak ve menfaatlerini sonuna kadar savunmaya devam edecektir. Ülkemizin güvenliğinin ve geleceğinin kendi sınırlarımızda değil çok daha ilerisinde başladığını anlayamayan kifayetsizlere milletimiz yanıtını verecektir."
"Zafere kadar durmak, duraksamak hele hele geri adım atmak asla yoktur. Ya olacağız ya öleceğiz anlayışıyla hep daha ileriye gitmeyi sürdüreceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.