Bir vücut geliştirme sevdasıdır aldı başını gidiyor.
Bundan önceki iki yazımda bir annenin bu konudaki feryadını yazmıştım size.
Umarım dikkatleri çeker ve bu konuda önlemler alınır.
O yüzden bu gün bir kez daha konuyu dikkate getirmek istedim.
Bu yönde , bir çok salon açılmış durumda.
Bir hayli alet, edevat.
Hadi aletlerle çalışmayı anlarım.
Sonuçta yapılan spordur.
Peki ya alınan takviye, dopingler?
İlaç ya da vitamin adı altında satılan kimyasal zehirler?
Bu konuda bir denetim var mı?
Bunların, zararları konusunda kim ne kadar bilgilendiriliyor?
Bilgilendirilmediği gibi, zararlarını bildikleri halde, bunları gençlere satan eczaneler var.
Zararlarını bildikleri halde,bu zehirleri,gençlere satan eczacılar, nasıl bir vicdan taşıyorlar?
Sırf daha fazla para kazanma uğruna, kansere, kalp krizine, solunum yetmezliğine ve daha bir çok hastalığa, sebep olduğunu, bile bile, bu vücut geliştirme kimyasallarının, gençlere satılması ne kadar insanlığa sığar?
Nasıl bir meslek etiğidir bu?
Hadi diyelim, gençlere bu zehirleri temin edenler, para uğruna, vicdanlarını da, haysiyetlerini de, kişiliklerini de kaybetmişler.
Peki ya eczacılar birliği, sağlık dairesi, hükümet , kısacası Devlet ne yapıyor bu konuda?
Neden, zararları bilimsel olarak kanıtlanmış bu “ ilaçların” ya da “vitaminlerin” ülkeye girişleri yasaklanmıyor?
Neden, eczaneler ve bu tür spor salonları bu konuda denetlenmiyor?
Yıllardır dile getirmeye çalıştığım bu olay, neden gözlerden kaçırılıyor ve çok fazla gündeme gelmiyor?
Gündem olmasa da, bir çok gencin, vücudunda oluşan kitleler , iç organlarında oluşan hasarlar ve kalplerinde meydana gelen ritim bozukluğu sebebi ile tedavi gördüğünü biliyorum.
Bir çok genç ve tabi ki aileleri, bu durumu utanç vesilesi yaparak ya da duydukları korku sebebiyle gizli tutuyorlar.
Utanması gereken, bilinçsizce bu zehri, kullanan, sonrasında da ciddi sağlık sorunları yaşayan gençlerimiz mi?
Yoksa, gençlerinin sağlığını, hiçe sayıp, denetim yapmayan yetkililer ile, para uğruna kişiliklerini satan, bu zehrin satıcıları mı?
Peki ya korku?
Neyin korkusu, bir evladı kaybetme korkusundan daha büyük olabilir ki?
Gençlerin, gözlerimizin önünde yok olup gitmesini izlemekten daha korkunç ne olabilir ki?
Daha ne kadar göz yumulacak, gençlerin, kendi kendilerini yok ettikleri bu sürece?
Peki ya kim DUR diyecek bu vahşete????
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.