Gençlik Gücüne bu yakışmıyor

Bugün yine sayfayı kiraladık. Bu kiralama işinden bize bir pay düşmedi. İnşallah Mehmet’ten bir kahve olsun koparırız. Mehmet Sporcuoğlu Lefkoşa’nın güzide köklü kulüplerinden biri olan Gençlik Gücünün bugünkü bulunduğu ligdeki konumu tüm camiayı ve Gençlik gücüne sempati duyan sporseverleri üzüyor. Bir zamanların her yıl en centilmen takım kupasını kimseye kaptırmayan ve Oyna Gege sloganıyle gönüllere taht kuran bu güzide kulübümüz tarihinde ilk defa eski adıyle 2nci liğe düştüğü her yıl çıkmaya oynayan ve sezon sonunda liğe çıkan Gençlik Gücü ilk kez düştüğü 2nci liğ serüveninde bu yıl bu kadar kötü bir çizği çiziyor ve bir alt liğe düşmeme mücadelesi yapıyor. Geçmiş tarihine bakıldığı zaman birçok başarıya imza atan Gençlik gücü en büyük başarısı 1981-82 sezonunda yaşamış ve o sezon başka hiçbir kulüpte olmayan ATATÜRK'ün doğum yılı olan 100 yıl kupasını,Cumhurbaşkanlığı kupası ve Federasyon kupasını müzesine götürmek suretiyle tarihinde ilk defa lig şampiyonluğu dışında kalan tüm kupaları müzesine götürmüştü. Bu güzide kulübün en büyük artısı o dönemlerde takımın kolej havası vermesiydi. Takımda oynayan futbolcuların nerdeyse tamamı ilk lisansını Gençlik Gücünde çıkarmış ve takımın hem genç takımında ve hemde A takımında devamlı yer almışlardır. Çünki o dönemlerde gençler maçını oynayan futbolcuların bir kısmı A takımın da yedek listesinde yer almakta Antröner ihtiyaç duyması halinde kendisine görev verdiği sürecede yorgunluk nedir bilmeden elinden geleni yapıyorlardı. Şimdiki Gençlik Gücünün pozisyonu yalnız bu camianın değil esasında KKTC futbolunun durumunu yansıtmaktadır. Çünki birçok kulübümüz bu camia gibi başarısız duruma düşmüştür. Nerde hata yaptık diye düşünecek olursak futbolumuza en büyük hatayı kulüplerin gelir düzeyi alt yapısı oluşturmadan acele acele profesyonelliği Fytbol Genel Kurulunda geçirten kişlerde aramak gerekiyor. Tüm ülkelerde uygulanan Profesyonellikte futbolcunun futbol işidir ve gününü sadece futbol için yormaktadır. Hâlbuki bizde Futbol iş olarak değil nerdeyse hobi zihniyeti ile oynanmaktadır. Bizde kaç tane futbolcu sadece futbol oynayarak ve başka bir işte çalışmadan hayatını kazanıyor. Belki de hiç. Ama zamanında bunlar hiç düşünülmedi ve alınan o acele kararın sonucunda futbolumuzun kulüplerinin gelmiş olduğu nokta ortada. O nedenle bugün Gençlik Gücünün düştüğü ortama bu nedenlerde katkı yaptı. Transfer edilen futbolculara ve takımda oynayan futbolculara vaat edilen tutarlar ödenmeyince derhal isyan bayrağı açılmakta ve günün sonunda istekleri gelene kadar da diretmektedirler. Çünkü artık futbolcular renk aşkı, kulüp aşkı için futbol oynamıyor. Hem işinden palsın ve hemde ek bir gelir elde etsin diye futbol oynuyor. Durum böyle olunca da takımların bu gibi durumlara düşmesi kaçınılmaz oluyor. Halbuki Gençlik Gücü Başkanı Tekin Birinci baş kaldıran futbolcuları kadro dışı bırakmış ve bunların yerine A takımda pırıl pırıl gençler ellerinden gelenin fazlasını yapmak istercesine sahada mücadele etmeye başlamıştı. Takım zaman zaman puan almakta bazı zaman mağlup olsalar dahi sahada ezilmeyen elinden geleni yapmaya çalışan bir takım vardı. Son üç haftaya girilirken ne olduysa oldu ve isyanları oynayan futbolcular afedildi ve onların yerine oynayan gençler yedek olmaya başladı ve takımda ruh nerdeyse kalmadı. Ondan sonra Gençlik Gücünün şimdiki durumu belli. Bundan sonra alınacak en gerçekçi karar camianın parasal durumuna göre futbolculara her ay düzenli ödenecek maaşlar açıkça söylenmeli oynamak isteyen oynasın, oynamak istemeyen ile de yollar ayrılsın. Geri kalan maçlarda genç futbolculara takımda yer vererek onların tecrübe kazanmasına ve en kötü ihtimalle bu yıl küme düşülse dahi gelecek sezonlarda bu gençlerle yola devam edip Gençlik Gücünü hak ettiği yerlere yeniden taşımanın yollarını bulmaktır. Bugün sporumuzdaki kulüplerin yüzde doksandan fazlası mali yönden çökmüş durumdadır. Artık Futbol federasyonu ülkede uygulanan profesyonellik anlayışını gözden geçirmeli ve gücü olan kulüpler için gerekirse ayrı bir lig ve ayrı bir başarılı takımları motive edecek teşvik ödül bulma yoluna gitmelidir. Değirmen taşıyla bu işler olmuyor. Gerçek anlamda sporumuza ve bilhassa futbolumuza çözüm bulma zamanı geldi ve geçti bile. ***** SAHİBİNE MESAJLAR Sayın Arif Alasya, Sayın Akıncı ve Sayın Özersa mal varlıklarını açıkladı. Sırada kim var. Tavlacı mı? Yoksa ilk kadın mı? Diye soruyorsun. Hemen söyleyeyim Arif Salih Kırdağ var. Arif Salih Kırdağ bir ‘Guspo’ bir de küreğim var diyecek. Gusbo ile bu Cennet ülkeyi Cehenneme çevirenlerin köklerini kazıyacağım. Kürek ile de kaşıyacağım diyecek Arif gardaş. Haaaa başkalarından mal varlıklarını açıklamasını istersen sanırım daha çok bekleyecen. Bunların mumu ne yanınca ne üfleyince söner. Gabal yanar Arif gardaş. ** Sayın Ayhan Salih Korel, Mustafa Akıncı’nın mal varlığını açıklamasından sonra sırada kim var diye soran Arif Alasya’a  ilk kadın hic açıklamaz çünkü DP’nin kurucu üyesi iken ansızın kendini Başbakan ve Meclis Başkanı olarak buldu. Şimdi Cumhurbaşkanı mı olacak. Zor be buba zor diyorsun da burasının Afrodit’in kırmadık ceviz bırakmadığı fettan adası olduğunu unutuyorsun. Burası KKTC ve burada her şey olur Ayhan gardaş. ** Sayın Hasan Nihat Erduran, Maydanoz ve enginarda limit üstü ilaç kalıntılarına rastlandı.Siz raporlar Face Book’ta yayınlanınca taammüden ve işkenceyle adam öldürmenin bir şekli uygulanıyor bize. Bunun hesabını sormamız lazım açıklamasında bulundunuz. Ah be Müdürüm, anamızı öpen kadı hesabı kime soracağız dersin? Dosyalar Savcılık ve Sayıştaylık raflarında dizi dizi. Onlar yetkililere yetkililer de onlara bakar. Malın ucuzunu seç tamir ederken canın sıkılmasın diyen büyüklerimiz seçtiklerimizi görünce herhalde biz bu lafı boşuna söylemedik diyor değil mi? Haaa birde Müdürüm, bu adamlar olmasa  ‘Mezarcılar’ sinek avlamaz mı? Sahi mezarcıların fenalığını mı  istiyorsun? ** Sayın Hasan Evren, Büyükkonuk Beldesindeki Pine View tesislerinde düzenlenen pikniğe bölge insanının rağbet etmediğini söylüyor bizim minik kuşlar.  Bu yönde yazılan mesajlara  da arkadaşlar kendinizi fazla yormayın. 15 Şubat’a az kaldı. Dışarıda değil bizim olan yerde piknik yapılacak ve bu piknik de muhteşem olacak diyorsun. Büyüklerimiz nişanlıyken erkek konuşur kız dinler. Evlenince ikisi konuşur mahalle dinler der. O büyüklerimiz bunu günümüze uygularsa, herhalde şimdi misafirler konuşur. Zamanı gelince de ev sahipleri konuşacak diyecek. ** Sayın Adem Durak, tesislerde düzenlenen piknik ile ilgili olarak yazdığın mesajda adamlar gider ayak personeline bedava yemek verdi. Belde halkını da çağırmışlar. Bu zamana kadar aklınız nerdeydi şimdi giderayak şirinlik yapmaya çalışıyorlar. Neyse artık biz sizi davet ederiz veda partinizi de yaptınız güle güle diyorsun. Sayın Durak,sizlerin eski yöneticileriniz bir gönülde bir çiçek olmayı tercih etmişler. Halbuki bir gönülde bir çiçek olacaklarına bölge halkını kucaklayıp her gönülde buket olsalardı bunlar başlarına gelmezdi. Değilmi?. ** Sayın Erkut Yilmabasar Face Book’ta yaptığın açıklamada Yunanistan’da, Radikal Sol İttifak (Syriza) lideri Aleksis Çipras başkanlığında kurulan yeni koalisyon hükümeti, bakanlıklardaki lüks makam araçlarını "lüzumsuz ve masraflı" olduğu gerekçesiyle satışa çıkardı. İdari Reformlar Bakanı Yorgos Katrugalos, da gereksiz ve masraflı olan araçları satarak para kazanmayı hedeflediğini kaydetti. Bak Erkut’cuğum. Vekil, Bakan, Başbakan ve Cumhur dediğin zaman bizimkiler gibi olmalı. Altında makam arabası olarak son model Vosvos veya Mersedes olmalı. Meclisin koltukları ceylan derisi ile yapılmalı. Aylıklar 8 binden aşağı olmamalı. Her maaş artışı da fiks 500 olmalı. Yoksa böyle saat 10.00’da gittiğiniz ve 11.30’da ayrıldığınız Meclisin bu yoğunluğu çekilir mi? [caption id="attachment_50422" align="alignleft" width="650"] Günün Fotoğrafı[/caption]