[caption id="attachment_24474" align="alignleft" width="100"] OSHAN SABIRLI[/caption] 1990’lı yıllardı ve delidoluyduk. Eylemler yapıyorduk. Üstelik birçoğumuzun siyasi görüşü veya siyasi parti bağlantısı yoktu. O dönemlerde, hem UBP’ye hem de CTP’ye karşı farklı zamanlarda üniversite harçları ve eğitim hakları için meydanlarda toplanıyor ve hakkımızı arıyorduk. Teknoloji, cep telefonu bu kadar yaygın değildi. Sosyal medya henüz bulunmamıştı. E-mail bile kullananların sayısı kısıtlıydı. Biz Başbakanlığın, Milli Eğitim Bakanlığının önünde eylemler yapıyorduk. Taleplerimiz netti. Eğitim hakkımız için devletin gençlere sahip çıkması gerektiğini, eğitimde planlamanın şart olduğunu, döviz ile eğitim verilmesinin sürdürülebilir olmadığını, iş gücü planlamasını gerekliliklerine dikkat çekiyorduk. Gençtik. Kirlenmemiştik. Heyecanlıydık. Taçam Gökbörü, Doç.Dr.Ercan Hoşkara, Olsan Oran, Hasan Sadıkoğlu, Murat Kantlı, Mutlu Azgın, Görkem Bulunç, Erkut Yılmabaşar, Manolya Özkan, Cem Tilki, Buğu Sümen, Çiler Teran, Hasan Ekingen, Derviş Aygın, ve daha yüzlerce genç yollara dökülmüştük. Yukarıda saydığım isimler arasında bugün kendi alanlarında çok başarılı iş insanları, akademisyenler, siyasetçiler, belediye başkanları, gazetecileri, sendika temcilerini ve daha birçok farklı alan uzmanını görebilirsiniz. Kaygımız eğitim almak, bu topraklara kök salmak ve göç etmemekti. Delidoluyduk dedim ya, Mağusa’dan Lefkoşa’ya yürüyerek gelecek kadar inançlıydık. Yazın 45 dereceye kadar yükselen sıcaklarda, ülkenin dört bir yanından yaz tatili, deniz, dinlenme demeyecek kadar inançlıydık. Günlerce çadır kuracak, yönetenlere en sert eleştirilerde bulunacak kadar, siyasete alet olmayacak kadar inançlıydık. O zamanlar ülkemde üniversite sayısı azdı. Doğu Akdeniz Üniversitesi amiral gemisi gibiydi. YDÜ, GAÜ, LAÜ, GÜ, UKÜ, AKÜ, LİÜ gibi üniversiteler neredeyse yok gibiydi. Aradan neredeyse tam 20 yıl geçti. O gün savunduğumuz sorunlar bu günde devam ediyor. Ne eğitimde planlama var, ne işgücü planlaması. Ülkedeki üniversite sayısını bile kopya çekmeden hesaplayamıyorum. Okul harçları yine gençler ve aileleri için büyük sorun olmaya devam ediyor. Planlama konusunda herhangi bir gelişme sağlayamasak da, okul harçları konusunda önemli kazanımlar elde etmiştik. En azından döviz ile okul harcını ertelemeyi başarırken, kardeş indirimi almaya hak kazanmıştık. Şimdilerde, sırf hobi olsun diye yeniden üniversite öğrencisi olmayı düşünüyorum. Okul harçlarına bakarken, bu hobinin gerçekten bedelinin ağır olduğunu fark ediyorum. Ben gemisini kurtaran kaptanlardan olmama karşın, gençlere gelecek vaat edemediğimizi, parası olanın eğitim hakkı kazanabildiğini, devletin ise elinin kolunun bağlı olduğunu görüyorum ve üzülüyorum.
ÖDÜLLÜ FOTOĞRAF Fotoğraf 1968 yılında Jacksonville Florida’da fotoğrafçı Rocco Moratibo tarafından çekildi. Floridalı J.D. Thompson ve Randall G. Champion’un mesleği elektrik direklerine tırmanıp oluşan arızaları gidermek. Fotoğrafın çekildiği gün Randall yüksek voltaja maruz kalıyor ve belindeki emniyet kemeri sayesinde düşmüyor. Bilinci kapanan arkadaşının yanına koşan meslektaşı Thompson tüm soğukkanlılığıyla arkadaşını yardımına koşuyor ve ortaya Pulitzer ödüllü “Hayat Öpücüğü” adlı bu muhteşem fotoğraf çıkıyor. Thompson kalp krizinden hayatını kaybettiği 2002 yılına kadar da bu "hayat öpücüğü" sayesinde yaşama tutunuyor.
Göze ÇARPANLAR Mine Çeliker, Cem Kar ile birlikte yaz sonuna doğru Ege turu için hazırlıklara hız vermişsiniz. İsmail Arter için yürüttüğünüz kampanya sonrasında bu tatili çoktan hak etmenize karşın neden bu kadar geciktiğinizi anlayamadık. Umarım tatil dönüşü midye dolmalarımı getirmeyi unutmazsınız. Sayın Fatih Yarımbaş, ülke medyasında önemli bir boşluğu dolduran Radyo Vatan’ın 15’inci kuruluş yıldönümü için çalışmalara hız vermişsiniz. Açıkçası zamanın bu kadar hızlı geçtiğini biz de fark edemedik. Kuruluş yıldönümünüz şimdiden kutlu olsun. Sayın Mehmet Çakıcı, ailenizle birlikte Antalya’da “haçlı seferinden” çıktığınızı ve yeni döneme gayet enerjik şekilde hazırlandığınızı duyduk. Bu aile tatillerinin tadını çıkarmaya bakın çünkü çocuklar büyüdükçe ailece gidilen tatillerin de sonunun geldiğini fark edeceksiniz. Sayın Bülent Günkut, güzellik yarışmalarında yine sezona damganızı vuracağınızı görüyoruz. “Miss Kuzey Kıbrıs” ve “Bay Kuzey Kıbrıs 2014” yarışmalarının finalistleri kamuoyu ile buluştu. Yıllara meydan okuyan enerjinin kaynağını merak etmiyor değiliz. Sayın Dr.Cemal Mert, Oda olarak, ülkemize çok önemli bir kaynak kitabı sunmanız tüm emektar doktorları da heyecanlandırdı. Dr.Kaya Bekiroğlu ile başlayan bu süreçte ülkeye emeği geçen doktorların sırasıyla hayatlarından kesitlerin de kitaplaştırılması çok önemli bir çalışma olacaktır. Umarız bu çalışmalarınız devam eder. Sayın İlker Edip, 4. Patates Kültür Sanat Festivali’nde kesenin ağzını çekine çekine açtığınızı görüyoruz. Bir yandan ise masraflar konusunda cebinizde akrep olduğu ve para konusunda düşünceli olduğunuz yorumları yapılıyor. Festival için size hizmet verenler, ödemelerin gecikeceğinden endişe duyuyorlar. Sayın Sunat Atun, UBP üzerindeki ölü toprağının yavaş yavaş atıldığını ve oralarda bir hareketlenmenin yaşandığını görüyoruz. Anlaşılan UBP yavaş yavaş muhalefette olduğunu fark etmeye başladı. CTP-DP hükümetinin icraatlarını siz eleştirmeyecekseniz kim eleştirecek diye merak ediyorduk. Sayın Birikim Özgür, genç bir vekil olarak yaşanan birçok olumsuz gelişme, iç çekişmeler ve gerginlikler bizi de oldukça endişelendiriyor. CTP’nin bu süreçteki tutumu, çocuklarımızın geleceği konusunda kafamızda soru işaretlerinin oluşmasına neden olurken, sürdürülebilir diyalog ortamları için sizin yapıcı çalışmalarınızı bekliyoruz.
ESKİ FOTOĞRAFLAR Bir zamanın Limasolu… Kemal Raik, Hasan Öztürk, Öztürk Vehbi, Ömer Gaga. Hasan Öztürk hariç diğerleri bu dünyadan göçtüler… (Yusuf Derin’in arşivinden)
FIKRA Noel Baba Postanede çalışan görevliler mektupları ayırırken bir adres dikkatlerini çeker. Adres "Noel Babadır." Böyle bir adres olamayacağı için mektubu açıp okurlar. -Sevgili noel baba ben kimsesizler yurdunda kalan bir çocuğum. Geçen senede seni geleceksin diye çok bekledim ama gelmedin. Bu sene gelirsen bana bir ayakkabı bir boyama kalemi bir de kalem kutusu getir. seni çok seviyorum. yazılıdır. Tüm postacılar çok duygulanır. Bu yetim yavrunun isteğini yerine getirmek isterler. Aralarında para toplayıp bir ayakkabı bir boyama kalemi takımı alırlar ancak paraları kalem kutusu almaya yetmez. Aldıklarını çocuğun adresine gönderirler. Bir hafta sonra çocuktan noel babaya yeni bir mektup gelir. Postacılar merakla açıp okurlar. -Sevgili noel baba. Gönderdiğin hediyeleri aldım çok teşekkür ederim. Ancak içinden kalem kutusu çıkmadı. Herhalde postanedeki şerefsizler açıp aldılar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.