TDP bu günlerde hiç olmaması gereken bir kriz ile boğuşuyor.
Elbette mevzu genel anlamda parti içi iktidar mücadelesi.
Yersiz zamansız ve son derece gereksiz.
Ve maalesef yaratılan bu kriz derinleşerek devam ediyor.
Oysa TDP’lilerin bugünkü koşullarda odaklanacakları hususlar bunlar olmamalıydı.
TDP’yi nasıl geniş kitlelere anlatırız kaygısı daha ağır basmalıydı.
Malum bundan bir müddet önce TDP konjonktörün ortamı ve Mehmet Harmancı’nın kişisel duruşu ile LTB Başkanlığı gibi önemli bir seçimi kazandı.
Akabinde aynı gelenekten gelen Mustafa Akıncı cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandı.
Bunlar TDP adına olumlu gelişmelerdi.
Nitekim beklenen bu seçim süreçlerinin ve sonuçlarının TDP için bir motivasyon kazandırmasıydı.
Zira bir momentum yakalanmıştı, TDP’yi ileriye taşıyabilmek adına.
Lakin olmadı.
TDP bir bütün olarak bunu başaramadı.
Geniş kitlelere TDP’yi anlatamadılar.
Bu doğrultuda politikalar ortaya koyamadılar.
Kısacası bu süreçte büyüme trendi yakalamak için kendiliğinden oluşan şartları TDP’liler değerlendiremedi.
Değerlendiremedikleri gibi ellerinin tersi ile itelediler.
Şimdi ise bölünüp parçalanacakları bir sürece girdiler.
Fikir ayrılıklarını parti içi demokrasi zenginliği güzelliğinde yürütemediler.
Parti içerisinde iktidar mücadelesi veren gruplar mutlaka olur ki zaten bu her siyasi partide olağan bir durumdur.
Ancak bunun bir boyutu olur.
Bu mücadele demokratik koşullar yaratılarak verilir.
Parti içi demokrasinin daha çok yaygınlaştırılıp işletilmesi ile bu sağlıklı değerlendirilebilir.
Kaldı ki TDP’nin bugün içine girdiği kriz illa ki ihtiyacı hasıl olan bir durum değildi.
Son derece gereksiz bir süreci hep birlikte başlatarak kendi ayaklarına kurşunu sıkma hevesi TDP’ye pahalıya mal olabilir.
Şu an için gereksiz olan bu mücadelenin bir kazananı olmayacağı gibi TDP’yi de bu süreç birçok hedefinden uzaklaştıracaktır.
Bunun eminim ki TDP’liler de idraki içerisindedirler.
Ve/fakat bunun önüne geçmek yerine ısrarla bu krizin derinleşmesi için adımlar attıkları anlaşılıyor.
Ki bu adımlar doğru adımlar değildir.
Bugün özellikle TDP yönetiminin yapması gereken şey parti içi sıkıntıları en aza indirgeycek ortak akıla yönelmesidir
Kimseyi dışlamadan, kimsenin üzerini çizmeden.
Ha TDP iyi yönetiliyor mu?
Açıkça belirtmek gerekirse, şu ana kadar TDP’nin çok başarılı yönetildiğini söyleyemeyeceğim.
Özellikle belediye seçimleri ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası parti içi devinim sağlanamadı.
Örgütlenme ayağı da aktif bir şekilde yürütülemedi.
Toplumu da içine alacak şekilde politikalar ortaya konulamadı.
Toplumsal sıkıntılara alternatif çözümler üretilemedi.
TDP kadrolarına nitelik kazandırılamadı.
Mecliste sayı olarak az olan TDP, bu handikapını sokakta yenemedi.
Kısacası geniş kitlelere hitap eden bir TDP yaratmaktan çok, küçük bir zümreye hitap etmeyi daha cazip bulan bir yönetim anlayışı ile yönetildi TDP.
Sonuç ise ortada.
Etkisiz bir muhalefet.
Gereksiz gündemler.
Parçalanmaya yüz tutmuş bir TDP.
Bu nokta da sadece yönetime hata bulmak değildir maksatım.
Zira TDP içerisinde diğer paydaşların da en az yönetim kadar sorumluluğu var bu kötü gidişatta.
TDP bu yüzden kollektif düşünmek zaruriyetindedir.
Ortak akıl yaratmanın TDP için elzem olduğu günlerden geçiliyor.
Bunu kavramak bu kadar zor olmamalı.
Aksi bütün bu olumsuzlukların üzerine yeni yeni olumsuzluklar eklenerek sorunlar daha da derinleşecek..
TDP küçük bir siyasi parti olmak durumunda değildir.
Bu TDP’nin kaderi de değildir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.