Avustralya’daki bilim insanları tarafından yapılan analizler, Chagos Takımadaları’ndaki yuvalama alanlarından yüzerek Hint Okyanusu’ndaki yiyecek arama alanlarına kadar yüzen şahin gagalı kaplumbağaların hareketlerini haritalandırdı.
Hawksbill kaplumbağaları genellikle kısa mesafeler için dolambaçlı rotalarda seyahat eder – bunlardan biri 1.306 km yüzerek sadece 176 km uzaklıktaki bir adaya ulaşır.
Guardian’ın haberine göre, bilim insanları kaplumbağaların kısa mesafelerde göç ederken genellikle dolambaçlı rotalarda seyahat ettiğini buldu, bu da hayvanların açık okyanustayken navigasyon duyusunun nispeten kaba olduğunu gösteriyor.
Kaplumbağalar tipik olarak hedef konumlarına gereken mesafenin iki katı kadar seyahat etti. Ekip, yuvalamayı bitirdikten sonra 22 şahin gagalı kaplumbağayı uydu aracılığıyla etiketledi ve takip etti.
“KAPLUMBAĞALAR MÜKEMMEL GEZGİNLER DEĞİLLER”
Genel olarak deniz kaplumbağaları aynı coğrafi bölgede avlanmaz ve yuva yapmazlar. Bu hayvanlar, yiyecek arama alanlarından, bir çiftleşme mevsiminden çoktan göç etmiş ve dönüş yolculuğuna hazırlanmadan önce birden fazla yumurta bırakmış olacaklardı.
Deakin Üniversitesi’nde deniz bilimi alanında çalışan ve araştırmada yer alan Prof. Graeme Hays, “Kaplumbağalar mükemmel gezginler olsaydı, muhtemelen yiyecek aramak için yuvalama alanlarından yiyecek arama alanlarına doğrudan yollarda seyahat ederlerdi. Takip ettiğimiz o kaplumbağalar, büyük ihtimalle dört ya da beş aydır yemek yememişlerdi” dedi.
Önceki araştırmalar, kaplumbağaların, daha sonra yumurtlamak için geri döndükleri doğum alanlarının manyetik alanına damga vurduklarını ve okyanusta gezinmenin bir yolu olarak Dünya’nın manyetik alanındaki değişiklikleri tespit ettiklerini ileri sürmüştü.
Hays, yeni çalışmayla kaplumbağaların “neredeyse jeomanyetik bir harita kullandığını, ancak bunun oldukça kaba bir çözünürlük olduğunu” öne sürdüğünü söyledi.
“Dolayısıyla, kesin olarak düz hat geçişine izin vermiyor, ancak rotadan çok uzaklaştıklarını onlara bildiriyor” diye ekledi.
Araştırma, Royal Society Interface Dergisi’nde yayınlandı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.