• BIST 10025.47
  • Altın 2956.432
  • Dolar 35.1368
  • Euro 36.5946
  • Lefkoşa 12 °C
  • Mağusa 13 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 11 °C
  • İskele 13 °C
  • İstanbul 7 °C
  • Ankara 5 °C

Görüşmeler üzerine…

Arif Alasya

Son Cenevre görüşmeleri sonrası yapılan tüm liderler arası veya BM temsilcisi Eide ile ypılan birbir görüşmeler sonrası o nokta sonrası hiçbir ilerleme kaydedilmemiştir.

Türkiye’de referandum süreci, sonrasında Güney’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri hep bu dürüşme sürecini engelleyen unsurlar olmuştur.

Eminim ki bu görüşmeler sürecinin perde önündeki gelişmelerinin ardında bir de perde gerisi görüşmeler de sürdürülmektedir.

Perde önünde basına da yansıyan liderlerin görüşme sonrsı yaptıkları açıklamalardır.

Türk Lider  Cenevre için haziran ayını ön koşulsuz masaya getirip tarafların karşılıklı uzlaşacağı bir paket üzerinden çözüme ulaşmayı hedefleyen bir öneris sunarken

Rum lider Cenevre için önce toprak konusunun görüşülüp haritaların çizilmesini, ardından da güvelik ve garantiler konusunun masada olmasını istedi.

Bu iki öneriyi Cenevrede bırakılan sonuç üzerinden değerlendirirsek son görüşmelerin Liderleri orada gelinen noktanın gerisine götürdüğü aşikârdır.

Cenevrede gelinen son noktayı hatırlayalım.:

Cenevre zirvesinde karşılıklı harita teatisi yapılmış ve haritalar BM binasında kasaya kilitlenerek ‘her konuda uzlaşıldıktan sonra açılmaları’ hususunda uzlaşılmıştı.

Bunun anlamı şu idi:

Bundan sonraki görüşmelerde on bir Şubat belgesinin ilk dört maddesindeki uzlaşılmayan konular, Toprak, mülkiyet ve garantilerin birlikte göüşüleceği bir zeminde tüm tarafların görüşmesiydi. Ve ya bu amaçlanmış olmalıydı.

Ancak Cenevre sonrası iki Lider dışındaki taraflar bu ortamı sağlayabilecek hiçbir görüşme yapmamışlar tam tersi karşılıklı olarak bu ortamı sabote edercesine beyanlarda bulunmuşlar ve hala daha devam etmektedirler.

Bir taraf seksen milyonun dört özgürlüğünü istemekte, diğer taraf garantiler konusu dsa dâhil hiçbir ses vermemekte, Enerji sorunu iki tarafı da germekten başka hiçbir katkı koymamakta. Enerji gerginliğine Türkiye anında taraf olmakta ve fiili müdahale yapmaktadır.

Yıllardır süren çözüm görüşmelerinde her zaman kazan tarafın Türkiye’nin onaladığı tüm gelişmeler ile birlikte Rum kesiminin Tüm adayı temsilen hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa Birliği olmasıdır. Böylesi tanınmış bir ülke Türiye’nin onayı olmadan olması mümkün değildi. Türkiye’nin tanırım dediği halde tanınmanın gereğini yapmayarak KKTC’yi hala daha mahkeme kararları ile Türkiye’nin alt yönetimi olmaya mahkûm eden de Türkiye’dir.

İşte bütün bunların sonucu olarak her görüşme sürecinde gelinen noktanın bir sonraki sürecin kazanımları olarak devam ettiğine göre 1975 ve 1977 doruk anlaşmalarında toprak konusunda kazandığımız %29+’nın dışında hep kaybeden taraf Türk tarafı olmuştur.

Hep kaybeden Kıbrıs Türk’ü oluyor dememizin nedeni bunlardır. Zaman içinde karşımızda Tüm Kıbrıs’ı Uluslararası tüm ilişkilerde tek başına temsil eden bir Kıbrıs Cumhuriyeti ve Rum Cumhurbaşkanı. Uluslararası toplantılara çoğunlukla Türkiye heyeti içerisinde gözlemci olarak katılan KKTC temsilcileri.

Nisan 2015 tarihinden itibaren karşımızda çözüm yanlısı iki lider profili olarak Akıncı ve Anastasiadis durmaktadır. Başlangıçtaki çözüm odaklı tüm çalışmaları liderler arası çözülemeyecek konulara gelindiği süreçte onların da bundan önceki süreçlerde yaşananlar gibi ivmeyi kaybettikleri görülmektedir.

Taraflardan biri rahattır çünkü her halükarda masadan Tüm Kıbrıs’ı temsilen Cumhurbaşkanı olarak kalkacaktır. Bizim sözde Cumhurbaşkanı dememizin hiçbir anlamı yoktur. Fakat bizim Liderimiz masadan kalkınca KKTC Cumhurbaşkanı olacak ama Uluslararası anlamda Türkiye’nin alt yönetiminin Cumhurbaşkanı olacak. Bir gün KKTC tanınırsa Cumhurbaşkanı olacak. Bu mümkün mü?1983’de kurulduğundan günümüze mümkün olmamıştır.

Rum Liderin önerdiği gibi önce, Toprak ve Haritanın görüşülüp anlaşılması ve diğer konulara sonra geçilmesi önerisi çok çok tehlikeli bir öneridir. Çünkü uzlaşılan her şey sonuç uzlaşmazlık olduğu takdirde uzlaşılan her şey karşı tarafın kazanımı olarak kalacaktır.

Bütün bu gelişmelere göre artık Kıbrıs konusundaki çözüm tamamıyla Türkiye’nin insiyatifine geçmiştir. Çözüm veya çözümsüzlük sonucunda Türkiye’nin kazanımları sürecin sonunu belirleyecektir.

Çözüm olmazsa kaybeden kim mi olacaktır? Her zamanki gibi Kıbrıs Türk’ü.

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları