Güç istismarı, hemen hemen her iş yerinde, her meslekte ve her sosyal çevrede meydana gelen bir sorun. Bu sorunla siyasetten iş yerine, bilimsel araştırmalardan sağlık sektörüne, her yerde karşılaşılıyor. Güç istismarı, aileler ve arkadaşlar arasında da meydana gelebiliyor.
Tüm bu deneyimlerin ortak paydasında ise yetki sahibi belirli kişilerin, bu konumlarını istismar etmesi bulunuyor. Siyasi lider olsun, iş yerindeki patronunuz olsun, tüm bu insanlar, diğer insanları etkileyen kararlar alıyor.
Güç istismarcılarının düşünüş ve davranış biçimlerini anlamak gerektiğini söyleyen psikologlar, bu başarıldığı takdirde, istismar henüz gerçekleşmeden onu durdurmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Güç istismarı nedir?
Güç istismarı ya da gücü kötüye kullanmak, bir kişinin hiyerarşik yapıdaki yetki veya makamını avantaj elde etmek, insanları kendi istediğini yapmaya zorlamak veya onlara zarar vermek için kullanmasına verilen isim.
Güç istismarı, psikolojik, fiziksel, finansal veya cinsel istismara evrilme potansiyelini bünyesinde barındırıyor. Aynı zamanda güç istismarının, iş yerindeki atmosferi etkilemesi, verimliliği düşürmesi ve insanların akıl sağlığına zarar vermesi de mümkün.
Çoğu güç istismarı vakası, sıklıkla kayda geçirilmiyor veya bunun farkına varılmıyor. Bu, sıklıkla istismarda bulunan kişinin yüksek bir sosyal statüye, itibara veya etkiye sahip olmasıyla ilintili.
Güç istismarcılarının davranış şekli
Gücünü istismar eden insanlar, istediklerini elde etmek için sıklıkla korkutma, aşağılama, eleştiri veya zorlama gibi yöntemlere başvurur. Yalan söyler ve diğer insanları manipüle ederler.
Sohbetler ve durumları domine etmeye çalışırlar ve sıklıkla konuşmakta olan diğer insanları bölerler. Aynı zamanda kişisel ve profesyonel ilişkilerini kontrol etmekten de hoşlanırlar.
Güç istismarlarının ortaya çıkmasını engellemek için diğer insanlardan sadakat ve gizlilik beklentisine sahiptirler. Buna rağmen, kendi davranışlarına ilişkin ise gizliliği tercih ederler. Bu kişiler, orantısız ve mantıksız talep ve beklentilere de sahip olabilirler.
Güç istismarcıları sıklıkla empati yoksunudur, diğer insanların sağlık ve iyiliği için endişe etmezler ve diğer insanların endişelerini görmezden gelirler. Karşılarındaki kişinin durumu algılayış biçimini reddedip onun hakikati görme ve hissetme şeklini sorgulamaya başlamasına neden olabilirler ve asla suçlama kabul etmezler.
Güç istismarına karşı ne yapılabilir?
Bunu söylemek, elbette yapmaktan daha zor, ama öncelikle sizin kendinizi kötü hissetmenize yol açan her türlü baskıya direnmeyi denemelisiniz.
Ama eğer sosyal faktörler ve konumunuz elverişliyse, "hayır" deyin. Eğer diyemiyorsanız, başka yerlerden yardım almaya çalışın. Çalıştığınız kurumun güç istismarı politikasını araştırın. Aynı zamanda çalışma arkadaşlarınız ve patronunuzla nasıl bir iletişim içerisinde olduğunuzu ve bu iletişimin uygun olup olmadığı üzerine de kafa yorun: Kendi davranışınız üzerinde bazı değişiklikler yapmanız gerekebilir.
Dresden Teknik Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Daniel Leising, "Bu şekilde davranmanız, gücün istismar edildiği durumları daha hızlı ve daha kolay biçimde algılamanızı mümkün kılacaktır" diyor.
Bunu uygulamak zor olsa da psikologlar, sesinizi çıkarmanın güç istismarı hakkında şikayette bulunmanın yanı sıra güvendiğiniz iş arkadaşlarınız, aileniz ve arkadaşlarınızla bu konuda konuşmanın ve profesyonel kimselerden tavsiye almanın da çok önemli olduğunu söylüyor.
Güç iyi insanları kötüleştiriyor mu?
Peki güç istismarının arkasında nasıl bir psikoloji yatıyor?
Filozof Lord Acton, 1800'lü yıllarda kaleme aldığı bir yazıda, "Güç yozlaşmaya meyleder ve mutlak güç mutlak suretle yozlaştırır" demişti.
Son dönemde yürütülen bazı bilimsel çalışmalar ise gücün insanları istismarcıya dönüştürdüğü fikrinin sorgulanmasına yol açtı. Bu çalışmaların elde ettiği verilere göre, güç, daha ziyade, insanların içlerinde hâlihazırda mevcut olan bazı huyların büyümesine yol açıyor.
Berkeley'deki California Üniversitesi'nde psikoloji profesörü olan Dacher Keltner, "Güç, sizin çevrenizdeki insanlara etki etme ve onların ruh halini başkalaştırma kapasitenizdir" tanımlamasını yapıyor. Keltner, güç sahibi insanların sıklıkla diğer insanlara daha az şefkat duyabileceğini ve kendi çıkar ve arzularını önceleyebileceklerine dikkat çekiyor. Keltner'a göre güç, bir insanın empati kurma yetisini zedeliyor.
Aynı zamanda güç, isnanı daha fevri veya antisosyal de yapabiliyor. 2017'de yayımlanan bir araştırma kapsamında, University College London'da sosyal biliş profesörü olan Ana Guinote, gücün bir insanın özgüvenini, iyimserliğini, kendini ifade güdüsünü artırdığını ve ket vurma kabiliyetini ise azalttığını tespit etmişti.
Stanford Cezaevi Deneyi
Güç istismarına ilişkin en ünlü deneylerden biri, Stanford Cezaevi Deneyi. 1970'li yıllarda yürütülen deneyde, gönüllü öğrenciler, hükümlü veya gardiyan rolünü üstlenmişti. Deney kapsamında, gardiyan rolünü alan öğrencilerin giderek daha istismarcı ve saldırgan hâle geldikleri ve hükümlü rolündeki arkadaşlarının durumuna karşı kayıtsız hâle geldikleri gözlenmişti.
Söz konusu deney, gücün, gardiyanları kötü insanlara dönüştürebildiği sonucuna varmıştı. Ancak araştırmacılar, elde ettikleri sonuçlara daha dikkatli baktıklarında, gücün genel olarak istismara yol açmasından ziyade yüksek bir istismar eğilimine sahip insanların deneyde yer almak istediklerini tespit etmişlerdi.
Leising, "Bazı insanlar güce sahip olmaktan ve sırf güç kullanmış olmak için kullanmaktan hoşlanıyor" değerlendirmesini yapıyor.
Güç istismarının derinlikleri
Stanford Cezaevi Deneyi'ni yeniden analiz eden araştırmacılar, gönüllülerin narsisizm, makyavelizm, saldırganlık, otoriterlik ve sosyal hakimiyet açısından daha çok puan aldıklarını tespit etti. Aynı kişilerin, empati ve iyilikseverlik açısından ise düşük puanlar aldıkları gözlendi.
Söz konusu araştırma, narsisist kişilikler ve güç istismar eğilimi ve saldırganlık arasında bir bağlantı olduğunu gözler önüne serdi. Ancak Leising, psikologların, makyavelizm ve narsisizmin tam olarak ne anlama geldikleri konusunda hemfikir olmadıklarının altını çiziyor.
Hem otoriter hem özgüvensiz
Gücünü istismar eden kişilerin sıklıkla birbirleriyle çelişen özelliklere sahip olması da dikkat çekici. Son derece sert, hiyerarşik bir dünya görüşüne ve diğer insanlar üzerinde kontrol ve tahakküm arzusuna sahip olan kimseler, diğer insanların kendilerinden farklı görüş beyan etmesinden hoşlanmıyor ve konumlarını güçlendirmek için korkutma ve zorlama yöntemlerine başvurabiliyor. Bunlar, otoriterliğin ana özellikleri arasında yer alıyor.
Ancak aynı kişiler, aynı zamanda, özgüven yoksunu oldukları izlenimi de verebiliyor. Yaptıkları iş için yeterince iyi olmadıkları veya güçlerini kaybetme korkusu nedeniyle, otorite ve kontrol arzularını pekiştirebiliyorlar. Ancak bu tür kişilik özelliklerine sahip herkes, elbette gücünü istismar etmiyor. Aynı zamanda bu tür özellikler göstermeyen kimseler, güç istismarcısı olabiliyor.
Uzmanların hemfikir oldukları tek konu, bu konuda ortak bir fikre sahip olmamaları.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.