Hasan Topaloğlu'na verilen ceza ile ilgili üç gündür yazmamamın nedeni basit; Disiplin Talimatı'nı incelemek, hakem raporlarını değerlendirmek ve bunların ışığında Federasyon'un verdiği cezanın uygunluğunu araştırmak ama en önemlisi, yangına körükle gitmemek adına biraz beklemek istedim.
Ceza ile ilgili düşüncemi baştan söyleyip, sonra gerekçelerini yazmam en doğrusu olacak. Hasan Topaloğlu, futbolu seven, bilen, futbolla yatıp kalkan, yenilikleri takip eden, başarılı olmak adına bazen hırsına yenilen bir teknik adam. Bu nedenle de kenar yönetimi görevi anında agresif davranabiliyor. Çok başarılı hakemlik hayatları olan babası ve ağabeyini düşünerek empati yapması gerekirken, tam tersini yaparak, kendince hata yaptığına inanan hakemlere gereğinden fazla itiraz eden, bağıran, hatta fiziki olarak yakın temasa giren biri olabiliyor.
Kısaca, geçen haftaki karşılaşmada hakemlere karşı hatalı davrandığı ve bu nedenle de Futbol Federasyonu tarafından cezalandırılması gereken davranışlar içine girdiği kesin.
Buraya kadar tamam da, bundan sonrası biraz çetrefilli...
Bu denli ağır ceza ile Hasan Topaloğlu'nun şahsında sanki başkalarına gözdağı vermek misyonu üstlenilmiş gibi geldi bana. Aksi olsaydı, Disiplin Talimatı'nın ilgili maddelerinin en üst sınırları bu denli zorlanmazdı.
Örneğin "Saldırı ve Darp" konularını kapsayan 44/1 ve 44/2 maddeleri uyarınca 150 gün ceza verilmiş. 5-25 maç arasında ceza verilebilir diyor Disiplin Talimatı ama Hasan Topaloğlu hakemleri mi dövmüş? yumruk mu atmış? hakemi altına alıp tekmelemiş mi? "Göğsüyle vurarak darp etmiş" deniliyor. Elbette bunun bir cezası olmalı ama yok da 150 gün.
"Kişilik Haklarına Saldırı, Hakaret, Küfür" başlığı altındaki 41 madde 15-75 gün cezayı kapsıyor. Hasan Topaloğlu'na 75 gün ceza verilmiş. Yani yine en üst sınırdan.
"Sportmenliğe Aykırı Hareketler" başlığını altındaki 35. madde uyarınca da 100 gün ceza verilmiş. Oysa madde "En az 15 gün ceza verilir" diyor. Üst sınırı yok. Bunlar da yetkilerini! alabildiğine kullanmışlar.
Müsabaka sonrası basına yaptığı açıklamalar için de 45 günlük ceza uygun görmüşler. 37. madde en az 15 günlük bir ceza öngörüyor. Yine bunun da bir üst sınırı yok. Burada da "Vur Abalıya" hikayesi vizyona sokulmuş.
Bugüne kadar hakem dövenler, saha içinde taaaa soyunma odasına kadar hakemi kovalayanlar dahil böylesi bir ağır ceza kimseye verilmedi. Hasan Topaloğlu'nun geçmiş davranışları belki bu cezalar için bardağı taşırmış olabilir diye düşünen olabilir ama bence kazın ayağı öyle değil.
Belli ki Federasyon Başkanı basın toplantısında dile getirdiği "Bakın bundan sonra hakemlere karşı yapılanları nasıl cezalandıracağız" sözünü hayata geçirmiş ve Hasan Topaloğlu'na darbeyi indirmiş. Yani Sertoğlu, egosunu tatmin etmek için H.Topaloğlu'nu harcamış. Aksi olsaydı, onun yaptıklarını topluca cezalandırırlar, üst sınırları zorlamazlardı.
Aynı davranışları kapsayan benzer suçlar için ayrı ayrı maddeler kullanılmış, üstelik bu maddelerde ceza üst sınırının yazılmamasından faydalanarak kafalarına göre ceza vermişler. Bu da gösteriyor ki, H. Topaloğlu'nun nezdinde "Kızım Sana Söylüyorum, Gelinim Sen Anla" diyerek birilerine aba altından sopa gösterilmiş, olan da Hasan Topaloğlu'na olmuş.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.