Son günlerin yeni algı operasyonu, beyaz güvercinler ve Euro.
Bilindiği üzere, sosyal medyada facebook bir uygulama başlattı.
İsteyen profil resimlerini çerçeveye içine alabiliyor, isteyen de resminin üzerine herhangi bir obje yerleştirebiliyor.
Bu objelerin bir tanesi de ağzında zeytin dalı olan beyaz güvercin.
Tabi ki, facebook bu objeyi, dünyada yaşanan savaşlara karşı koymuştur ancak, Kıbrıs’ın şu an içinden geçmekte olduğu sürece de çok uygun olduğu için, bir çok kişi profil resmine bu objeyi yerleştirdi.
Hatta öyle ki, bu objeyi koyanlar arasında sadece KKTC’de yaşayanlar yok.
Türkiye’de olup, barış sürecine destek verenler de var, Kıbrıs Rum kesiminde yaşayanlar da.
Kısacası sadece Kıbrıs sorunuyla ilgili de değil, gönlü barıştan yana olan herkes profil resminin köşesine beyaz güvercini yerleştirdi.
Kırk yıl düşünsem, birilerinin barıştan ve barışın simgesi olan beyaz güvercinden rahatsız olacağı aklıma gelmezdi.
Barıştan, sevgiden, saygıdan, insanca yaşamaktan daha güzel bir şey olabilir mi bu dünyada?
İnsan böyle bir şeyden rahatsız olabilir mi?
Ama olunuyormuş işte.
Facebook beyaz güvercinli profil resimleriyle dolunca, minicik bir güvercinden korkup, telaşlananlar oldu.
Kimisi, neden Rum tarafında yaşayanların çoğunun bu uygulamayı kullanmadığını konu etti ve bunu bir nefret söylemine, bir ırkçılığa dönüştürdü.
Kimisi de bilindik yola baş vurup, kişilerin bu uygulama karşılığında para aldığını iddia etti.
Ancak tüm bunların, anlaşmanın olma ihtimaline karşı duyulan bir telaş olduğu o kadar belli ki.
Örneğin, “Kan döktük aldık vermeyiz” diye celallenenler, aynı zamanda “anlaşma olursa Rumlar bizi kesecek” diyecek kadar çelişkili davranabiliyorlar.
“Fetih kahramanlığı” gösterenler, kendileriyle çelişip, “Rum’un kendilerini keseceği” korkaklığını sergileyebiliyorlar.
Çünkü asıl niyet, önce kan üzerinden milliyetçilik yapıp sonra da yaratacakları korku algısıyla, olası bir anlaşmayı engellemek.
Yıllarca da bu böyle olmadı mı zaten.
Bu gün yeni bir anlaşma zemini doğduğu için, yeniden dillendirilmeye başlandı.
Tıpkı her anlaşma döneminde, barış isteyenlerin AB’den para aldığı algısının yaratılmaya çalışıldığı gibi.
Kimi zaman barış ya da anlaşma isteğini dile getiren gazeteciler, yazarlar para almakla suçlandı, kimi zaman da Rum tarafıyla ortak etkinlikler düzenleyen dernekler, sendikalar ve Sivil Toplum Örgütleri.
Bu günde facebookta profil resimlerine beyaz güvercin koyanlar suçlanmaya çalışılıyor.
Neymiş efendim, bunun için AB Kıbrıs’a oluk, oluk para akıtmış ve profiline güvercin resmi koyan herkese 100 Euro ödenmiş.
Ancak bunu yazıp konuşanlar, bu paraların kimlere gönderildiğini ya da facebookda bu resmi koyanlara parayı kimin ödediğini dile getirilmiyor.
Birileri, “ profiline güvercin koyanlar bunun karşılığında 100 Euro aldı” diyor, diğerleri de sorgulamadan, “onlar zaten satılık.” “AB bunu hep yapıyor”, “Vatanı satıyorlar” gibi yorumları döşüyor.
Ancak biri de kalkıp demiyor ki, “arkadaş 100 Euro nedir ki? 100 Euroya vatan mı satılır?” diye.
Kaldı ki, profiline güvercin koyan insanların hemen hemen hepsi iş güç sahibi, parası ve itibarı olan insanlar, bu kişiler 100 Euro ya onurlarını mı satarlar?
Zaten barış isteyecek kadar aydın ve hümanist bir insan, yemiş parasına mı tenezzül eder.
Doktoru, mühendisi, avukatı, gazetecisi, öğretmeni, dişçisi, eczacısı, esnafı, işçisi, memuru, milletvekili, v.s bir çok meslekten insan bu uygulamayı kullandı.
Bunların 100 Euro’ya ihtiyaçları mı vardı?
Bu insanlar onurlarını, haysiyetlerini bırakın 100 Euro’ya, milyarlara satarlar mı?
Hangi mantık, hangi zihniyet böyle bir meblağ ortaya atarak, “para alıyorlar” algısını yaratmaya çalışabilir ki?
Ama doğru, bu argümanı kullananlar, zamanında bir paket dönere oy satın alan insanlar, çantalarla oy avcılığı yapan insanlar.
O yüzden de onlara 100 Euro’ya irade satın almak mantıklı gelebilir.
Ancak, onların dışındakileri güldürdüklerinin farkında bile değiller.
Ne diyeyim, Allah akıl, fikir, biraz da mantık versin?
Toplumun büyük bir kesiminin 100 Euro gibi komik bir paraya onurunu sattığını söyleyecek kadar cehalet içerisinde olan bir zihniyetin, anlaşma konusundaki söylemlerinin ne kadar gerçekçi olup olmadığını da, varsın artık bu zihniyettekileri dinleyip, inananlar düşünsün.
Bir doktorun, bir hakimin v.s, kendini 100 Euro karşılığı satacağını söyleyebilen bir zihniyetin, “Rumlar sizi kesecek” argümanını kullanabilmesi de çok normal.
Dil bir kere yalana alışmaya görsün.
Kendi söylediğine kendi bile inanmaya başlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.