Avrupa Birliği ve ABD'nin terör örgütleri listesinde bulunan Hamas'ın 7 Ekim saldırılarının ardından İsrail'in Gazze'ye düzenlediği hava bombardımanı sonrası kara harekâtı için hazırlıkları sürüyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'dan da bölgede gerilimin artması ve Gazze'deki insani durumun da giderek kötüleşmesi üzerine "garantörlük" önerisi geldi.
Saldırıların ardından diplomasi trafiği sürdüren Fidan, Mısır'daki temaslarının ardından dün Hamas lideri İsmail Haniye ile telefonla görüştü. Bu görüşme öncesi Almanya Dışişleri Annelena Baerbock, Hamas'ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için Türkiye'nin girişimde bulunmasını istemiş ve Türkiye'nin Hamas'la konuşacak kanalları olduğuna dikkat çekmişti.
Fidan bugün de Lübnan'da olacak.
Fidan, Ortadoğu'daki gelişmelere ilişkin dün Türk basınına da açıklamalar yaptı. Anadolu Ajansı'nda (AA) Fidan'ın bazı gazetecilerle yaptığı basın toplantısına ve burada Türkiye'nin saldırılara bakışı ile çözüm önerilerine ilişkin sarf ettiği sözlere yer verildi.
Fidan'dan garantörlük teklifi
Habere göre Fidan basın toplantısında Türkiye olarak çözüm için garantörlük sistemi kurulmasını önerdiklerini ama henüz bunu açıkça tartışmaya açmadıklarını belirtti.
DW Türkçe'nin diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre ise Ankara'nın garantörlük kurulması önerisi henüz fikir aşamasında ve sadece Türkiye'yi ya da belirli ülkeleri kapsamıyor. Filistin sorunu ile ilgili olarak özellikle bölge ülkelerinin sorumluluk alması gerektiğini düşünen Ankara, bu nedenle önerisini İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısında tartışmaya açmak istiyor.
Ankara'nın henüz tüm detayları bilinmeyen önerisi sadece Türkiye ile bölge ülkelerini değil aynı zamanda ABD ve Avrupa ülkelerini de kapsarken tam olarak olmasa da Suriye için oluşturulan Astana süreci ile benzerlik kuruluyor.
Basın toplantısında Türkiye'den bölgeye bir barış gücü gönderilip gönderilmeyeceğine ilişkin sorulan soruya cevaben ise Fidan "Garantörlük keyfiyetini açıkçası tartışmaya açmadık, ama ana fikir olarak şu anda ortaya koyuyoruz konuştuğumuz taraflara" dedi.
Fidan, bu konuyu İİT toplantısında dile getireceğini ifade ederek garantörlük meselesi ile ilgili "Yani bu bir tekliftir, daha iyi teklifleri olan varsa, onları da biz tabi ki değerlendiririz. Ama önemli olan bu krizi vesile bilerek, iki devletli çözümü hayata geçirme yolunda adım atmaktır. Bölgeye kalıcı barışı getirmektir" diye konuştu.
Özellikle Filistin tarafına garantör olacak ülkelerin bölgeden olmasının telkin edildiğini söyleyen Fidan, "Buna Türkiye de dahil. İsrail için de başka ülkeler garantör olsunlar. Her iki tarafın da mutabık kalacağı bir antlaşmaya varıldıktan sonra, bunun gereklerinin yerine getirilmesi hususunda garantör ülkeler sorumluluk üstlensin" dedi.
Bölgedeki ülkelerin sorumluluk alması gerektiğine işaret eden Fidan, "Eğer Filistinliler içerisinde bu anlaşmanın hilafına davranacak olanlar varsa, bu ülkeler tavır koymalı" şeklinde konuştu.
"Krizi barış için fırsata dönüştürme"
AA haberine göre Fidan, "Türkiye'nin krizi barış için fırsata dönüştürme arayışında" olduğunu belirtirken bu fikri muhataplara aktardıklarını ifade etti.
Sistem içinde bazı görüşlerin tedavüle girdiğini kaydeden Fidan, "Özellikle hep şunu söylüyoruz; İsrail bugüne kadar iki devletli çözüm sürecini askıya aldı. Filistinlilerle değil, diğer Arap ülkeleriyle barış yapmayı kendisine esas meşguliyet edindi. Çünkü onların perspektifinde sivil Filistin devleti yok" ifadelerini kullandı.
Fidan, daha önce İsrail'in, Araplar ve bölgedeki diğer ülkeler tarafından kabul edilmesiyle ilgili sorunlar yaşadığını da anımsatarak "Varlığı kabul edilince, bu sefer diğerini kabul etmemek daha kolay hale geldi" yorumunu yaptı.
Fidan, ABD ile Batı'nın askeri ve siyasi desteğiyle belirli bir miktar caydırıcılık olabileceğini kaydederek "Barış garantiye alınmadıkça, hiçbir zaman için bölgedeki İsrail devleti ve halkı kendisini emniyette hissedemez. Kendisini sürekli emniyete alma adına sürekli başkalarına zulüm etme, şiddet uygulama ihtiyacı hissedecek. Bu sarmal kendiliğinden sürekli dönecek" şeklinde konuştu.
"Sivilleri sınıflandırmıyoruz"
Habere göre Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e saldırısıyla yaşananların başta İsrail olmak üzere herkes için sürpriz olduğuna işaret eden Fidan, Gazze'den diğer tarafa kolayca geçilebilmiş olunmasının ve bunun operasyonel sonuçlarının herkesi şaşırttığını dile getirdi.
Fidan, özellikle İsrail ile Gazze arasındaki duvarın belli bölümü yıkıldıktan sonra içeriye, sadece Hamas mensuplarının değil diğer grupların ve sivil unsurların da girdiğini iddia ederek, herhangi bir direniş ile karşılaşmamalarının herkes için şaşırtıcı olduğunu kaydetti.
Fidan, Hamas'ın saldırısına ilişkin, "Biz herhangi bir sınıflandırmaya gitmeden, sivillerin hedef alınmaması gerektiğini vurguluyoruz” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Batılılar Hamas'ı terör örgütü olarak tanımladığı için Hamas'ın her türlü faaliyetini terör çerçevesinde değerlendiriyorlar. Biz ise hiçbir kesimin sivilleri hedef almaması gerektiğini söylüyoruz. Bunu doğru bulmuyoruz. İsrail geçmişte de yaptığı üzere, misilleme yaparken yine hiçbir ayrım gözetmedi."
Diplomatik çabaları iki ana kulvarda sürdürdüklerini anlatan Fidan, ilk olarak 7 Ekim'den sonra İsrail'in misillemesiyle başlayan çatışmalarda, tarafları sivillerin daha fazla zarar görmesini önleyecek tavırlar almaya davet ettiklerini söyledi.
Fidan, "İsrail'in Gazze'yi şu ana kadar benzeri görülmemiş şekilde bombalıyor olduğunu” söyleyerek"Yoğun sivil ölümlerine yol açması, elektriği, suyu, yakıtı kesip orayı adeta bir yokluğa, açlığa mahkum etmesi kabul edilemez. Ayrıca sivil nüfusu korkutarak bulundukları yerlerden, özellikle Gazze'nin kuzeyinden güneyine doğru hareket ettirmesi de kabul etmediğimiz bir şeydir" dedi.
Bu kapsamda Fidan sivillere yönelik saldırıların durması, Gazze'ye insani yardımın girmesi ve sivillerin mümkün olduğunca az etkilenmesine yönelik neler yapılabileceğine ilişkin çalışmaların sürdüğünü kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.