Hani hayatımıza hamburger girdi kola girdi de biz badadez köftesini ve portakal suyunu unuttuk ya..
Hani yine hayatımıza Lahmacun girdi de biz hellimli ve zeytinliden vaz geçtik ya..
Hani buram buram Kıbrıs kokan Dillirga’nın müziği Tuğba Özerk ile “Aşkın tam vakti” oldu ya..
Hani düğün basdişlerinin yerini nikah şekerleri aldı ya..
Hani şeftali kebabı kokularının yayıldığı dükkanlardan ,Kentucky ve tantuni kokuları yayılmaya başladı ya..
Gollifa terk edilip,çocukların 6 aylık kına törenleri unutulmaya yüz tuttu ya..
Folklor oyunlarının yerini Latin danslarının büyüsü sardı ya..
Hani Kıbrıs lehçesiyle,Türkiye kırık Türkçesinin arasına İngilizce kelimeler serpiştirilerek yeni bir dil icat edildi ya..
Pastelliler gidip yerine lolipoplar geldi ya..
Hani komşu gave içme partilerinin yerini cafe buluşmaları aldı ya..
Hani misafirlerimizi ağırladığımız macunlar yok olup ; yerine cheesecake hayatımıza hızla girdi ya..
Hani atamızdan gelen geleneksel anne- baba kişiliklerini taşırken; çocuğumuzu Avrupalı anne baba modelini taklit ederek, özgür bırakıyoruz diye sorumsuzca yetiştirmeye başladık ya..
Hani ganimetçi toplum yapısıyla çocuklarımızı doyumsuz yaptık ya..
Hani çocuğumuza iş yaptırmayıp koruduğumuzu zannederek tembel ve beceriksiz yetiştirmeyi marifet saydık ya..
Hani modaya uyup, eskisi gibi bahçede tavuk v.s beslemek yerine evimize kedi köpek alıp,anne- babamızı da huzur evlerine bırakarak ya da evlerinde yalnız bırakıp ama bakıcı tutup sorumluluğumuzu üzerimizden atarak aile bağlarını kopardık ya..
Hani Avrupa’nın modernliği adına çocuklarımızın ruhsal ve bedensel hatta duygusal gelişimini önemsemeden evlenmesine ortam sağlayıp ama Asyalı kişiliğimizle de hayatlarından hiç çıkmayarak mutsuz olmalarına hatta ayrılmalarına sebep olduk ya..
Hani toplumsal çıkarları terk edip, kişisel çıkarları yaşam felsefesi edindik ya..
Hani ne Avrupalı olabildik ne de Asyalı kalabildik ama arada Kıbrıslı olmayı da kaybettik ya..
İşte bu yüzden Biz olmayı kaybettik..
Çünkü özümüzü kaybettik..
Kimliğimizi kaybettik..
Kültürümüzü kaybettik..
Kişiliğimizi hangi kültüre göre geliştireceğimizi bilemedik..
Ortak değerlerimizi yitirdik..
Aynı acıları,aynı sevinçleri paylaşmayı,aynı duyguları yaşamayı unuttuk..
Bu yüzdendir bir araya gelemeyişimiz..
Bu yüzdendir birlikte hareket edemeyişimiz.
Bir yanı Avrupalı, diğer yanı Asyalı ama aslında ne Avrupalı ne de Asyalı; Kıbrıslılığı unutmuş, Biz olmayı kaybetmiş bir toplumun bir araya gelip, acıyı da güzelliği de paylaşarak ortak mücadele vermesini bekleyebilir miyiz?
Avrupalılığa soyunmuş, Asyalılıktan kurtulamamış ama Kıbrıslılığı da unutmuş bir toplum Kıbrıs sorununu çözebilir mi?
Özünü dünde bırakanın, aynı öz üzerine gelecek kurabilmesi mümkün mü?
Silkinip kendine gelirse elbette mümkün.
Çünkü Kıbrıslı inatçıdır, azimlidir ve mücadelecidir.
Yeter ki, giydirilmek istenen gömlekten kurtulmayı istesin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.