Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile heyetinin Cenevre’de Kıbrıs konusunda ortaya koyduğu görüşlerin sergilediği tutumun gayet yerinde ve doğru olduğunu vurguladı.
Hasipoğlu, Kıbrıs Türk tarafının bunca yaşanandan ve Rum tarafının hala iddia ettiklerinden sonra, egemen-eşitliğimiz kabul edilmeden ortaya çıkacak çözümün adil, kalıcı ve yaşayabilir olamayacağını kaydetti.
Hasipoğlu, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin 6.5.2021 tarihinde yapılan Meclis Danışma Kurulu toplantısında, Meclis Kapalı oturumuna katılma yönünde imza verdikten 2 gün sonra meclise girmekten vazgeçmelerinin, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman'ın, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a yönelik sözleri ile tavırlarının halka iradesine ve Devlet’in en yüce makamına karşı yapılmış kabul edilmez bir tutum haline geldiğini belirtti.
UBP Genel Sekreteri Hasipoğlu, açıklamasında şunları ifade etti:
"Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar dün Cumhuriyet Meclisi’nin olağanüstü toplantısına katılarak Kıbrıs konusundaki gelişmeleri, Cenevre görüşmelerini anlattı, parti temsilcilerinin görüşlerini dinledi. Bu toplantıya diğer Meclis’te temsilcisi bulunan tüm partiler katılırken Cumhuriyetçi Türk Partisi gereğini yapmadı. Yapmadığı gibi, Parti’nin Genel Başkanı, hala Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a geçerli olmayan iddialarla saldırmaya devam ediyor.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile heyetinin Cenevre’de Kıbrıs konusunda ortaya koyduğu görüşlerle sergilediği tutum gayet yerinde ve doğrudur.
CTP heyeti ile hep beraber 2017 yılında Cenevre ve Crans Montana toplantılarındaydık. Bu toplantılarda Rum tarafının uzlaşmaz tutumunu hep beraber yaşayıp gördük.
Hatta, orada bulunan parti temsilcileri olarak Genel Sekreter Guterres’,in gelip süreci sonlandırması için bir belge imzaladık.
Orada birlik olabileceğimizi gösterdik. Ben 2017 yılında gerçekleşen İsviçre görüşmelerinde UBP temsilcisi olarak katılırken, bırakın bilgilendirmeyi, dönemin cumhurbaşkanı Sayın Akıncı’nın yüzünü dahi göremedim. Türkiye’nin garantörlüğünün sulandırıldığı, Kıbrıs Türk tarafının daha fazla toprak tavizi vermesi gerektiğini öngören Guterres çerçeve belgesini Sayın Akıncı kabul ettiği zaman, ne kabul etmeden önce Meclise gelip bilgi verdi, ne de kabul ettikten sonra Meclise bu konuda bilgi verildi.
2017 yılında, dönemin başbakanı Hüseyin Özgürgün ile Cenevre görüşmesindeyken harita dahil hiçbir konuda bilgi alamadık. Bütün bu yaşanmışlıklar var iken, sırf ortaya koyduğumuz görüşler benimsenmiyor, 40 yıldır görüşülen Federasyonu müzakere etmekten vazgeçtik diye, şeffaflık kisvesi altında Cumhurbaşkanı Tatar’a saldırılmasını anlayabilmiş değiliz.
Görüşümüzü benimsemeyebilirsiniz, saygı duyarız, ama makama saygı duyulmasını da bekleriz. 2017 yılındaki İsviçre görüşmelerinde UBP temsilcisi olarak bana ve dönemin Başbakanı’na karşı yapılanlara rağmen, bizler hiçbir zaman Sayın Akıncı’nın Kıbrıs’ta yaptığı toplantılara katılmamazlık, makamına saygıda kusur etmedik, ama yöntemini ve pozisyonunu toplantılara katılıp her zaman eleştirdik. Keşke Crans Montana'da sonuç alıcı bir müzakere stratejisi geliştirilseydi ve bir sonuca ulaşsaydık.
Sayın Akıncı’nın ve kendisini destekleyen partilerin en büyük hatası buydu. Rum tarafına güvendiler, dönüşümlü başkalığı ve siyasal eşitliğimizi kabul edeceklerini zannettiler ve haritayı masaya yatırdılar, ancak güvendikleri dağlara kar yağdı.
Kıbrıs konusundaki federasyon görüşmeleri 2017 yılında Crans Montana’a çökmüş, Rumlarla federasyon olamayacağı dönemin Cumhurbaşkanı, Türkiye ve Ulusal Birlik Partisi tarafından bu çöküşün hemen arından açıkça ortaya konulmuştur.
Rum tarafı dün hangi zihniyette ise bugün de aynı zihniyettedir. Kıbrıs Türkü’nün egemen eşitliğini, yönetime etkin katılımını, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün devamını, ada zenginliklerinin adil paylaşımını dün de istemiyorlardı, bugün de istemiyorlar.
Dolayısı ile Kıbrıs Türk tarafı kalıpların dışına çıkmak, hak ve hukukunu korumak için yeni bir politikayı uygulamak durumundadır ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar halktan aldığı onay doğrultusunda bunu yapmaktadır.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gerek Cenevre öncesinde gerekse Cenevre görüşmeleri sırasında siyasal partilerimize gereken değeri vermiş ve bilgi aktarma, görüş alış verişinde bulunma yoluna gitmiştir. 4’ncü Cumhurbaşkanı kendi döneminde BM’nin düzenlediği toplantılara kendisi bizzat bilgi vermekten kaçınır, temsilcisini bu işi yapmakla görevlendirirken, Sayın Cumhurbaşkanı Tatar, Cenevre’de iki defa parti yetkilileri ile bir araya gelmiştir.
Hal böyleyken, Sayın Akıncı’nın Kıbrıs Türk halkının çok büyük kesimi mağdur edecek bir haritayı, Meclis’in, dönemin hükümetinin, siyasal partilerin bilgisine getirmeden Rum tarafına sunmasına ses çıkarmayan CTP’nin şimdi, 6 maddelik öneri kendilerine danışılmadan görüşme masasına konuldu diye feryat etmesi, Cumhurbaşkanı’na yönelik hakaretamiz ifadeler kullanması, Meclis toplantısına katılmaması doğru ve inandırıcı değildir.
Altı maddelik önerilerin içeriği zaten tüm partilere daha önce paylaşılmıştır.
Önerimizin özü Egemen eşitlik ve uluslararası eşit statümüzü güvence altına bir görüşme sürecinin başlatılmasıdır. Bizler bunu söyleyip, konfederasyon veya federasyon görüşelim demedik, en baştan itibaren paylaştığımız pozisyon ne ise onu dile getirdik.
Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a yönelik sözleri ile tavırlarını halka iradesine ve Devlet’in en yüce makamına karşı yapışmış hala devam ettirilen bir tutum haline gelmiştir. İçinde bulunduğumuz dönem, Kıbrıs Türk Halkı’nın birlik beraberliğine, gerçek çıkarlarının korunmasına önem vermeli, Rum tarafının haklarımızı reddeden uzlaşmazlığına katkı sağlamaktan vazgeçmelidir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.